Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Markaların tüketebilecek çok az kaynak olduğunu farketmesi moda kitabında yeni bir sayfa açtı. Bu sayfaya atılan başlığın rengi yeşil ve ismi "sürdürülebilirlik”.
Sunad
Dünyanın sorunları tarih boyunca insanlığın da sorunları oldu ancak bunu fark etmenin bedeli, son yıllarda göz ardı edilemez bir noktada. Bu durum haklı ve gerekli bir bilinç halini günlük hayatlarımıza taşıyor. Ürettiğimiz ve tükettiğimiz her şeyi sorgulamak, artık hayatlarımızın odak noktası.
Sorgulamanın getirdiği bilinçlilik hali kendini önce tükettiğimiz besinlerde gösteriyor. Günlük hayatımızda sağlıklı beslenmek adına dikkat ettiğimiz her kriter, yavaş ama emin adımlarla giydiklerimize de yansıyor. Kıyafetlerin bizim ve dünyanın üzerindeki etkisi hiç olmadığı kadar önemli bir konu çünkü farkındayız ki artık moda, hangi parçaları neyle eşleştirdiğimizden çok daha fazlası.
Mango Comitted Collection 2017
Birleşmiş Milletler'in yaptığı açıklamaya göre, dünya nüfusunun 2050'de 9.8 milyar olması bekleniyor. Tüketecek daha çok birey, tüketilebilecek daha az kaynak... Dünya üzerinde en çok etkiye sahip endüstrilerin en büyük sorumluluğu aldığı dönemimizde moda, sadece tüketimi sembolize eden bir alan olmaktan çıkıyor. Markaların ve tüketicilerin bunu fark etmesi uzun süre önce moda kitabında yeni bir sayfa açtı bile. Bu sayfaya atılan başlığın rengi yeşil ve ismi "sürdürülebilirlik”.
Son yıllarda özellikle yeni kurulan markaların çevreci ve etik bir moda anlayışı oluşturma motivasyonu taşıdığını görüyoruz. Küresel ısınma, doğal yaşam alanlarının tahribi, hayvan hakları ve ekonomik problemler... Bu başlıklar altında toplanabilecek sorunların hem sebebi hem de sonucu olan tek bir şey var aslında: Tüketim çılgınlığı. Başta sözü edilen biliçlilik halinin hedef aldığı nokta tam da bu.
Tüketim çılgınlığının panzehri modadaki "fast food" tavrının bir kenara bırakılmasına bağlı. Kıyafetlerin gardrobumuzdaki trafiğini yavaşlatacak yeni bir tavır, yeni bir moda algısıyla mümkün. Bu noktada moda eğitimi veren kurumların konumu oldukça önemli.
Everlane
Dünyanın önde gelen moda okulları, sürdürülebilirlik konusuna müfredatlarında daha fazla yer vermeye başladı. Bu okullardan Parsons, FIT, Savannah College of Art and Design ve Fashion Institute of Design; geliştirdikleri yeni teknik ve öğretim programlarıyla sürdürülebilir modanın geleceğini kökten şekillendirmeyi hedefliyor.Parsons asistan profesörü Brendan McCarthy: "Parsons'ta sürdürülebilirliğe bütüncül bir bakış açısıyla ele alınmasını istiyoruz. Sürdürülebilir modayı üzerine çalışılabilecek ayrı bir alan olmaktan çıkarıp, modanın içinde yedirilmiş bir kavram olmasını amaçlıyoruz." Sürdürülebilirliğin sadece materyelle sağlanmaya çalıştığı yüzeysel algısı, buzdağının sadece görünen kısmı olduğunu düşünen McCarthy ekliyor: "Öğrencilerimize kritik düşünmeyi öğretiyoruz. Her bir parçayı tasarlarken sadece sonuca odaklanan tavrı bırakıp, modayı sistemli ve bütünlüklü bir süreç olarak düşünmeyi hedefliyoruz. Bunu başarabilirsek sadece sürdürülebilirliği değil, insan hakları alanında da ilerleme yakalayabiliriz."
Tribe Alive
Butik markalardan dünya devi modaevlerine sürdürülebilir bilincin giderek yaygınlaştığını memnuniyetle ilan edebiliriz ama bu yaygınlaşmanın yeterince ulaşılabilir seviyede olduğunu söyleyebilir miyiz? Bu sorunun cevabı piyasanın nabzını tutan markaların üretim ve pazarlama stratejilerine bağlı durumda.
Popüler ve ulaşılabilir markaların başını çeken H&M, sürdürülebilirlik konusunu hız kesmeden gündeminde tutuyor. Endüstride büyük bir paya sahip olan markanın hazırladığı sürdürülebilirlik raporlarının arkasında güçlü bir motivasyon var: Ulaşılabilir, kaliteli ve sürdürülebilir modayı gelir veya statüleri fark etmeksizin herkesin kullanımına açmak. H&M CEO'su Karl-Johan Persson'un 2016 sürdürülebilirlik raporundaki sözleri, bu motivasyonun detayları hakkında ipuçları veriyor:
H&M Conscious Collection 2016
"İnanıyoruz ki sürdürülebilir moda herkes için olmalı. Modadan zevk alan herkesin sürdürülebilir modaya eşit derecede ulaşma hakkı olmalı fakat dünyanın genişleyen nüfusuna ve kısıtlı kaynaklara bakılacak olursa, sürdürülebilir modanın gelecek nesiller için de mümkün olması için yeni çalışma mekanizmaları yaratmak gerekiyor. Bu yüzden modanın üretim-tüketim döngüsünü bir çember olarak düşünüyoruz. Buna kaynakların daha etkin kullanımı ve yeni geri dönüşüm teknolojilerine daha fazla destek olmak dahil. Firmaların değişim yaratmak konusunda büyük bir sorumluluğu var. Sürdürülebilirlik konusundaki çalışmalarımız belli temellerde işliyor. Öncelik, sürdürülebilirliğin işimizin bütününe entegre olması, şirketin DNA'sının ve değerlerinin bir parçası haline gelmesinde. Bir yandan uzun vadeli çalışmanın bizi ileriye taşıyabilecek tek yol olduğuna inanıyoruz. Ajandamızda daha çok iş birliğine yer veriyoruz çünkü biliyoruz ki kısa vadeli çözümler artık yeterli değil."
Markanın 2015 ve 2016'da "World's Most Ethical Companies" ve "Global 100 Must Sustainable Corporations" gibi birçok önemli ödüle layık olduğunu göz önünde bulundurursak, "H&M'in teorisi pratiğiyle paralel ilerliyor" diyebiliriz. Üretimden satışa her basamakta dikkat edilen maddelerin arasında çalışanlara adil koşulların sağlanması da olduğunu düşünürsek (sürdürülebilirlik raporunda yer alan konulardan bir diğeri); H&M'in moda sektöründe öncül bir isim olarak etraflıca bir değişimi sağlamaya başladığını söyleyebiliriz.