Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Amerikalı tasarımcı, hayallerinin referans noktalarını ve renkli vizyonunu kendi sözleriyle aktarıyor.
Londra’daki Fashion and Textile Museum’da sergilenen “The World of Anna Sui”, çarpıcı ölçüde renkli kıyafetler, sıradışı temalar, ve Dennis Nothdruft’un küratörlüğünün sonucu canlı ve hareketli bir şov olmuş diye düşünürken en az şov kadar rengarenk görünen Amerikalı tasarımcı konuşmaya başladı.
Bu rahatlıkla bir röportaj olabilirdi. Ama Anna’nın, aslan şapkalar, mücevherler, ve makyaj gibi detaylara girerek punk’tan surfer’a, rock’tan grunge’a her sunumunu anlatışı beni öyle keyiflendirdi ki, sergiyi onun kelimelerine bırakmaya karar verdim.
Anna Sui’nin Müze Turu
“Şovun açılışındaki kırmızı, siyah, beyaz kıyafet, Anna Sui tarzının bir özeti.”
“Japonya’daki popüler dergilerden birinde anket yaptık ve bir numaralı elbiseyi okuyucular seçti. Güller, siyah, kırmızı, beyaz renkler, tüm elementlere sahip. Bu koleksiyon üzerinde çalışırken, o sırada Marie Antoinette filminin çekimlerindeki Sofia Coppola’yı ziyarete gittim. Aynı dönemde Türkiye’ye tatile gitmiştim ve İstanbul Denizcilik Müzesi’ndeki Barbaros Hayrettin Paşa sergisi beni çok etkiledi. Topkapı Sarayı ve harem odasını da gördükten sonra bu üç faktörü kesinlikle bir araya getirmem gerektiğini anladım. Marie Antoinette ve Osmanlı dönemleri bir şekilde birbirleriyle uyumluydu.”
“New York Dolls, en sevdiğim müzik gruplarından biri, duvarımda Barbaros Hayrettin Paşa ve Marie Antoinette ile beraber onların da fotoğrafları var. O dönemin renkleri siyah-beyaz veya kırmızı idi-güllere bürünebilirdin, çizgilere teslim olabilirdin, ve elbette Punk akımını uyandıran file çoraplar vardı. Hepsi tek bir kıyafette. Benim beynim de bir koleksiyon üzerinde çalışırken bu şekilde işliyor!”
Jamie Bochert, History Channel’ın Vikings serisinden esinlenen Anna Sui Sonbahar/Kış 2015 koleksiyonundaki son parçayı taşırken. Fotoğraf Kredisi: InDigital
“Orta Amerika’nın banliyölerinde, Americana ile büyüdüm. Americana stili alaycıdır -Wes Anderson’un The Royal Tenenbaums filmindeki gibi. Aradaki benzerliği görebilirsiniz, birbiriyle inanılmaz uyumlu renkler, havlu kafa bantları, spor teması.”
“Bu elbise Andy Warhol’un Dresden kağıdından yaptığı bir kolajdan esinlendi. Dresden kağıdı eskiden altın dantel örtüler için kullanılırdı. Kağıtları lazerle keserek ayakkabı ve el çantaları yapmak için kullandık. Sonra işlemeleri ve spor giyim kumaşlarını taklit ettik, balıksırtını Dresden kağıdıyla dekore ettik.”
“Seyirciyi ve kendimi farklı dönemlere götürmek istedim, okuduğum ve hayalini kurduğum zamanlara.”
Kristen McMenamy, Anna Sui’nin Grunge esintili İlkbahar/Yaz 1993 koleksiyonundan bir kıyafet ile. modelling Anna Sui's Spring/Summer 1993 "Grunge"-inspired collection Fotoğraf Kredisi: Vogue.com
“Grunge dönemi sırasında, çok fazla konsere gitmiştim ve bu yeni müzik türünün müzik endüstrisini yıkıp, yeniden inşa edişine bayılmıştım. New York modasında da benzer eğilimler hissediyordum -güç odaklı tarz sonrası bir molaya ihtiyaç vardı.”
Anna Sui’nin androjen görünümlerinden bir yelek ve şort takımı. Fotoğraf Kredisi: InDigital
“Müzik dünyasında da aynı şeyler oluyordu. Nispeten küçük bir şehir sayılabilecek Seattle’da binlerce insan rock konserlerine akın ediyordu, inanılmaz bir müzik hareketiydi. Bence bu koleksiyon anı çok iyi yakaladı ve ölümsüzleştirdi. Farklı bir vintage hissi var, Kurt Cobain’in giydiği vintage elbiseler gibi. Koleksiyonun androjen bölümünde uyumlu babydoll gecelik giymiş bir kadın ve erkek, ordu kamuflajı, gökkuşağı rengi çizgiler ve çiçek çocuk elbise vardı. Doc Martens o sıralar inanılmaz popülerdi, bu nedenle şovun son karesi hafızalara kazındı.”
Anna Sui İlkbahar/Yaz 1994 koleksiyonu grunge gruplarındaki kızlardan ilham alarak Christy Turlington, Naomi Campbell ve Linda Evangelista’ya babydoll elbiseler giydirdi. Fotoğraf Kredisi: Raoul Gatchelian, 1994
“Linda, Christy ve Naomi’nin şovdaki yeri oldukça spontaneydi, bir anda babydoll elbiseleriyle ortaya çıktılar. Linda bir şekilde Naomi ve Christy’e “Burada duralım” işareti verdi, böylece zamanın en güçlü üç süpermodelinin podyumda ölümsüzleştiği anlardan biri gerçekleşti.”
“İlk düşüncem rock yıldızlarını giydirmekti. Bu tekrarlanan bir tema, rock yıldızlarının daha şeker versiyonlarını yaratmayı seviyorum.”
“Kadifeler, fırfırlar ve hippi paltolara bayılıyorum. 1992 sonbaharında final kıyafetini Naomi Campbell giydi, pantolonun arkası yoktu ve asistanım Thomas Naomi’nin poposuna geçici bir kelebek dövmesi yaptı. Gerçeği gibi görünen sahte kürk, bolca detay ve süs vardı. En sevdiğim kombinasyon, feminen ve maskülenin beklenmedik bir şekilde bir araya getirilmesi. The Rolling Stones’un 1960’larda yaptığı gibi. Bu her zaman geri gelen bir tema, özellikle erkek giyim tasarımlarımda.”
“Naomi, Linda ve Christy ile iş dışında da arkadaştık, evime baştan aşağı Versace veya Chanel’e bürünmül olarak gelirlerdi ve giydikleri her parçaya bayılırdım. Bir yaz, her şey değişti.”
Anna Sui’nin retro 70’ler görünümlerinden biri. Siyah-beyaz baskılar Aubrey Beardsley’in çizimlerinden ilham alıyor. Fotoğraf Kredisi: InDigital
“Bu defa üstlerinde yalnızca geniş paçalı kot pantolonlar, vintage bir üst, büyük platform ayakkabılar ve modellerden birinin kendi yaptığı choker vardı. Tam o esnada ‘Belki benim zamanım şimdidir. Bir şeyler değişiyor.’ diye düşündüğümü hatırlıyorum. Sanırım benim tarzımdaki görünümler onlara birden çekici gelmeye başlamıştı, onları benimsemiş ve annelerine ait olarak görmeyi bırakmışlardı. Bir andı ama modayı uzun bir süre etkisi altında tuttu.”
Linda Evangelista, 1990’ların başında “Mod”, kazayağı desenli Anna Sui şort-takımı sergiliyor. Fotoğraf Kredisi: Anna Sui
“Yeni bir koleksiyon inşa ederken en önemli unsur yıllar içerisinde ürettiğim ve kullandığım moodboard’lar.”
Anna Sui Sonbahar/Kış 2016 moodboard’u. Fotoğraf Kredisi: Anna Sui
“Tasarım ekibim ile kumaşlar üzerinde çalışan ekibimin uyum içerisinde olması lazım. Saatlerce konuşmak dışında iki tarafa da aynı mesajı vermemin tek yolu bu board’ları hazırlamak. Yalnızca yakalamaya çalıştığım ruhu değil, renk skalasını da yansıtmamı sağlıyorlar.”
The World of Anna Sui by Tim Blanks kitabının (Harry Abrams, 2017) kapağı Anna Sui’nin vintage saykadelik posterlere olan sevgisini yansıtıyor. Fotoğraf Kredisi: Anna Sui
“Renk benim için en önemli unsur oldu her zaman. Moodboard’ları hazırlarken önce rengi seçerim, desen ve diğer ayrıntılar daha sonra gelir. Bu koleksiyon ilhamını tüm zamanların en olağanüstü moda illüstratörlerinden biri olan Antonio Lopez’den aldı. Jane Forth ve Donna Jordan gibi kendine özgü, benzersiz kadınlar keşfetmişti ve onların özelliklerini tüm çizimlerinde görebiliyordunuz. Ayrıca bu koleksiyon bana Antonio’nun en aktif olduğu, Fransız Vogue ve Elle’ine çıktığı dönemi, 70’lerin başını hatırlatıyor.”
Anna Sui’nin İlkbahar/Yaz 2013 koleksiyonundan punk bir görünüm. Fotoğraf Kredisi: InDigital
“Bu koleksiyon için moodboard’a punk imajlar eklemiştim. Kumaşlara yakından baktığınızda fileler, punk styling’ler, Victoriana ile karışık fermuarlı ceketler görebilirsiniz. Ayakkabılar da oldukça punk. Her şeyi birbirine karıştırmayı seviyorum, ortaya çıkan sonuç artık imzam haline geldi.”
“Alt kattaki ilk galeride üzerinde George Harrison’un söz konusu ceketi giyerken fotoğraflarının basılı olduğu bir ceket var. En sevdiğim ceket, en sevdiğim rock yıldızı için eBay’de aynı William Morris kumaşlarını arayıp buldum.”
“Saykadelik posterlere bayılıyorum, geniş bir koleksiyonum var. Koleksiyon için seçtiğimiz desenlerde bu his var, renk hikayelerinin posterlerden geldiğini görebiliyorsunuz.”
Isetan Mitsukoshi mağaza grubunun Anna Sui İlkbahar/Yaz 2012 koleksiyonu reklam kampanyası. Fotoğraf Kredisi: Anna Sui
“Sergide Steve Meisel imzalı bir fotoğraf var. Madonna büyük, mor bir şapka ve çok hoş bir elbise ile poz vermiş. Benim yaptığım beyaz elbise ile aynı desende ama ben Hindistan’dan gelen fularları işledim, kestim ve ona özel bir elbise yarattım. ”
“Saykadelik posterlerle olduğu gibi, neyin neye ilham verdiğini anlamaya çalışmayı hep sevdim. Alt katta Aubrey Beardsley’nin siyah-beyaz çizimleri var… Çocukken posteri buldum ve hayatım değişti. Yatak odamı siyah-beyaz olacak şekilde yeniden düzenledim ve posteri duvarıma astım. Birkaç yıl önce V&A’de bir Art Nouveau sergisinin sonunda Aubrey Beardsley ve sanatının nasıl akıma ilgiyi arttırdığını ve tüm bu saykadelik poster sanatçılarına ilham verdiği konuşuldı. The World of Aubrey Beardsley isimli bir kitap çıktı, bende de vardı ve onun dünyasını oradan öğrendim.”
Anna Sui’nin İlkbahar/Yaz 2016 koleksiyonunda sörfçu ve Polinezyalı etkiler bir araya geliyor. Fotoğraf Kredisi: Anna Sui
“Ailemle Tahiti’ye tatile gidecektik ama önce tüm kumaşların tamamlanıp, koleksiyonun yol haritasının belirlenmesi gerekiyordu o yüzden bu koleksiyon benim Tahiti fantezim. Yine renk hikayesinin doğrudan esin kaynağından geldiğini ve doğal olarak desenlerde yoğun, tropical bir his olduğunu görebiliyorsunuz.”
Gigi Hadid Zandra Rhodes desenli, Anna Sui İlkbahar/Yaz 2016 elbisesiyle. look 57 for Spring/Summer 2016 Fotoğraf Kredisi: Anna Sui
“Zandra Rhodes ile bir desen üzerinde çalışma şansı elde ettim. Telefonda ve Skype üzerinden görüştük, benden önce Tahiti’ye gitmişti ve elinde bir skeç defteri vardı. Elbisenin deseninde onun defterindeki çizimlerden öğeler var.”
“Bu da son İlkbahar koleksiyonu: Americana. Çılgın bir seçim sürecinden geçtik, her gün ne olduğu ve ne olabileceğine dair sürekli bir haber akışı içerisindeydik.”
“Politik bir kişiliğim olduğunu söyleyemem ama olup bitene karşı duyduğum yılgınlık beni ABD’nin geçmişte olduğu ve şimdi olabileceği haline dair tüm ikonlarımı toplamaya karar verdim. Kovboylar, ponpon kızlar, Pennsylvania Dutch ve kırmızı, beyaz, mavi. Bunların hepsini bir araya getirip her öğeyi styling ve tasarımda yoğun olarak kullandım. Bu tekrarı gözlemleyebiliyorsunuz, düşlediğim, hayalini kurduğum bir şeyle, şu anda olup biten birbirleriyle etkileşime geçiyor ve o dönemde beynim geçenlerin izdüşümü haline geliyor.”
Çeviren: Su Sonia Herring