Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
"Yazın izlemeniz gereken Netflix dizileri" listesinde 1985 yılının sıcak yazında geçen Stranger Things'i pas geçmek olmazdı. Kısıtlı bir sürede Duffer kardeşlerin bilimkurgu klasiği haline gelen Stranger Things, seyircisini vakum gibi içine çeken senaryosu ve gözümüzün bir yerden ısırdığı o tanıdık oyuncusuyla yeniden aramızda. Tüm ilginizin Upside Down evreninin perde arkasına çekileceği Stranger Things'in 3. sezonu için 24 saatinizi ayırmanız yeterli.
19 Nisan 1989 tarihinde Central Park'ta koşuya çıkan bir kadının tecavüze uğramasıyla ve ölüme terk edilmesiyle başlayan olaylar silsilesine gözlerimizi çeviriyoruz. O sırada tesadüfen parkta bulunan 5 Afro-Amerikan gencin, yargısız infaza maruz bırakılmasını konu alan When They See Us dizisi, ırksal adaletsizliği tüm ana hatlarıyla ele alarak büyük resmi görmemize yardımcı oluyor. Ava DuVernay yönetmen koltuğuna oturmakla kalmayıp, aynı zamanda dönemin sosyal sorunlarını filtrelemeksizin ifşa ederek yankıları uzun süre devam edecek tartışmalı bir konuya da işaret ediyor.
Hazır zaman ibremizi 80'li yıllara sabitlemişken, başka bir dönem dizisi olan Glow'un renkli dünyasına yelken açıyoruz. 1986-1990 yılları arasında vuku bulan gerçek bir kadın güreşi şovunu konu alan Glow'u tek çırpıda bitirmeye hazır olun. O dönemde kadın güreşçilerin karşılaştığı zorlu parkurlar dışında, Sovyetler Birliği'nin soğuk gerilimi ve o periyodun avangart moda algısıyla ilgili de ipuçları veren Glow kesinlikle izlemeye değer.
Seyircisiyle diyalog kuran Bandersnatch bölümünden sonra çıtayı iyice yukarı çeken Black Mirror, son sezonunda yükselen beklentilerin karşılığını verememiş olsa da, biz sadık kitlesi olarak yine buradayız. Ünlü sanatçı Miley Cyrus'ın rol aldığı yeni sezonun ardından kafamızın içinde beliren düşünce baloncuklarının birinde, "Black Mirror kendi orijinal habitatından uzaklaşıp popüler kültüre mi yöneliyor?" sorusu oluşmuştu olur olmaz. Benzeri bir senaryoyu, White Christmas bölümünde Jon Hamm'in karşımıza çıkmasıyla yaşamıştık fakat bölüm o kadar sürükleyiciydi ki Jon Hamm'in Hollywood albenisini gölgede bırakmıştı. Miley Cyrus'ta ise tam tersinin geçerli olduğunu söyleyebiliriz. Fakat yine de; bir göz atın deriz!
Hollywood'un parıltılı dünyasından Netflix'e transfer olan bir ünlü daha: yılların Bridget Jones'u, yani Renée Zellweger. Bu defa Bridget Jones'un tamamen zıttı, femme fatale bir karakter seçimiyle karşımızda Renée Zellweger. Kendi ayakları üstünde duran, varlıklı, manipülasyon kabiliyeti yüksek ve ikna edici bir iş kadını olan Anne Montgomery karakterinin seksapel aura'sıyla Netflix ekranlarını dolduran Renée Zellweger'ı daha önce hiç böyle görmediniz.
Kimlik politikalarının ve kültürel ikilemlerin kesişim noktası Dear White People, dışarıdan göründüğü kadar “siyahi dostu” olmayan Ivy League üniversitesinde okuyan siyah öğrencilerin diken üstündeki hayatını ele alıyor. Bu tarz konulara olan hassasiyetiyle tanınan film yapımcısı Justin Simien, 3. Sezona keskin bir senaryoyla merhaba diyor.
Litchfield hapishanesinin kadınları için artık dört duvarı yıkma vakti geldi. Ekranların sevilen dizisi Orange is the New Black, 7 sezonun ardından seyircisiyle vedalaşıyor. 2013 yılından bu yana beyaz perdeye Uzo Aduba, Natasha Lyonne, Samira Wiley ve Laverne Cox gibi taze yetenekler kazandıran komedi dram dizisi, ev içi şiddetten uyuşturucu kullanımına ve hatta "Black Lives Matter" hareketine kadar pek çok konuya ışık tuttu. Dizinin yaratıcısı ve showrunner’ı Jenji Kohan'ın “Yedi sezonun ardından hapisten çıkma zamanı geldi. Litchfield’ın tüm baş belası kadınlarını ve birlikte çalıştığım bu muhteşem ekibi özleyeceğim. Kalbim turuncu ancak ekranı kararıyor" sözleri ise her şeyi özetler cinste.
Bu beşliye dikkat dikkat: Karşınızda Antoni Porowski, Bobby Berk, Jonathan Van Ness, Karamo Brown ve Tan France. Her biri farklı alanlarda uzman 5 eşcinselin heteroseksüellere mentorluk yapmasını konu alan Queer Eye 4. sezonuyla Netflix ekranlarında. Standart bir şov olmanın da ötesinde, eşcinsel kültürününün dayanak noktası haline gelen Queer Eye, Netflix seyircisini yüksek dozda gözyaşına, kahkahaya ve sürprize boğacak.