Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
50 Soruda Yapay Zeka kitabının yazarı Prof. Dr. Cem Say ile yapay zekanın alternatif gelecek senaryoları üzerine konuştuk.
İllüstrasyon: Meriç Canatan
Merak duymak yeniliğe açık olmak öğrenmek ve bilgiyi faydaya dönüştürebilmek. Fikir bulmak kaynak yaratmak ve fikri eyleme geçirebilmek. Çözüm bulmak ve onu paylaşmak. Sizi de heyecanlandırmıyor mu tüm bunlar? İnovasyon nedir; yaşamımıza nasıl yön veriyor, gelecekte hangi meslekler öne çıkacak merak ediyor musunuz? Yanıtınız evet’se, farklı alanlardan akademisyenlerin, iş dünyasından profesyonellerin, danışmanların ve genç girişimcilerin anlattıklarını okurken gözleriniz parlayacak, belki de sözleri zihninizde bir ışık yakacak.
Prof. Dr. Cem Say Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi, 50 Soruda Yapay Zeka kitabının yazarı. Boğaziçi Üniversitesi Bilişsel Bilim Lisansüstü Programı’nın kurucularından olan Say, bir dönem ülkeyi meşgul eden davalardaki dijital delilleri inceleyip sahteliklerini ortaya çıkaran bilgisayar uzmanları arasındaydı. Yapay zeka ve kuantum hesaplama alanlarında araştırma yapan akademisyen, yapay zekanın bugününden ve geleceğinden bildiriyor.
Bu konunun tarihini ve bugününü iyi biliyorum ama geleceğin heyecanlı yanı ‘uzmanlar’ dahil kimsenin onu bilememesi. On beş yıl önce tek bir kişi bile blok zinciri teknolojisini ve yaratacağı sarsıntıyı tahmin edemezdi, çünkü o temel fikir henüz kimsenin aklına gelmemişti. Ama bugünden geliştirilmekte ve kullanılmakta olan teknolojiler üzerinden bir projeksiyon yapabiliriz: Önümüzdeki yıllarda evde sokakta işte temas halinde bulunacağımız cansız sistemlerin tümünün şimdikinden daha “akıllı” olacaklarını, bizi daha iyi tanıyacaklarını, işlerin daha verimli görülmesi için gereken seçeneği çoğu zaman bizden daha iyi öngörüp önerebileceklerini hatta bizim adımıza seçebileceklerini, şu an zamanımızın önemli bölümünü alan birçok zevksiz işin (vaktiyle çamaşır makinesinin icadının kadınların zamanından çalınan büyük bir kısmı geri vermesindeki gibi) bu sistemlerce devralınacağını tahmin ediyorum. Korkum, bizim akıllılık seviyemizdeki artış aynı hızda olmayacağından, bu değişimin (sosyal medyanın icadının yalan üretimini görülmemiş şekilde artırması ve kimi normal insanları linç meraklısı militanlara dönüştürmesindeki gibi) olumsuz toplumsal etkilere de yol açması. Bunun önünü almak için psikologlar bilişsel bilimciler siyasetçiler ve ayağı yere basan toplumbilimciler mühendislerle iletişim ve ortak çalışma içinde olmalı.
İnsanlarca daha önce verilen işe alma/almama kararları gibi verilerle eğitilen yapay zeka sistemlerinin, o insanların önyargılarını da öğrenip aynı önyargıyı (üstelik insanüstü bir ölçek ve hızla) hayata geçirebildiği biliniyor. İnsan hayatına dokunan, adalet, eşitlik gibi ilkelerin sürekli gözetilmesi gereken uygulama alanlarında kontrolü bilgisayarlara vereceksek, bu bilgisayarların sadece hesaplama gücü tahmin tutturma oranı hız gibi teknik açılardan değil, etik yönden de doğru davranmaları gerekecek. Emisyon testinde hile yapacak şekilde programlanmış otomobiller var. Bu gibi problemlerimiz olacak.
İllüstrasyon: Meriç Canatan
Yapay zekanın insanı her işte geçebileceğine inanıyorum. Bazı konularda makineler bizi çoktan geride bıraktı ve bu bizi rahatsız etmiyor. Otomobiller kadar hızlı koşamadığı için homurdanan kimseyi tanımıyorum. Kuşkusuz, bazı insani’ konularda bilgisayarlar henüz daha geride ve belki de kimi işlerde insanüstü seviyede bir makine üretmek (mümkün olsa da) gereksiz veya nahoş olabilir. Tıbbın (radyolojik görüntüleme sonuçlarını inceleme gibi) bazı alanları kesinlikle yapay zekaca daha iyi yapılabilir ama o sonuç kötü bir haber içeriyorsa onu bir insan doktorun söylemesini tercih edecek kişiler daima olacaktır.
Bilgisayar mühendisliği, adı “mühendislik” olsa da zihnin hatta doğanın işleyişini anlamak için gerekli kavramları keşfetmemizi sağlayan temel bir bilim. Dahası, eğer okulda öğrendiklerinizin hemen eskiyeceğini ve yaşam boyu mesleğinizdeki yenilikleri öğrenmeyi sürdürmeniz gerekeceğini kabul ederseniz öngörülebilir gelecekte işsizlik riski en az olan harika bir meslektir. DNA’nın da bir tür bilgisayar programı olduğunu anlamamızdan sonra büyük bir çıkışa geçen biyoteknoloji ve gen mühendisliği türü mesleklerin de önü çok açık görünüyor. Yapay zeka sistemlerinin denetim altında tutulması söz gelimi bir robot yargıcın gerçekten adil kararlar verip vermediği veya bir eğitim programının çocuklara verdiği derslere herhangi bir önyargı sızdırıp sızdırmadığının kontrol edilmesi gibi uğraşlar ileride bir meslek dalı olabilir kanımca.
Ben teoriciyim. Matematik değişik bir bakış açısı getiren harika bir bilgi dünyası. Bir yandan da mühendisim, üstelik de baş döndürücü hızda gelişen bir konuda. Bu iki alanda da daha önce kimsenin aklına gelmemiş bir fikre denk gelmek mümkündür ve gerçekten benzersiz derecede zevklidir. Bilgisayar teknolojisi birtakım temel parça ve sistemleri alıp onları kullanarak sınırsız sayıda yeni şey kurmanıza izin veren bir tür ego oyunu. Özellikle “Şimdi icat çıkarma!” gibi lafların edilmediği coğrafyalarda bu teknolojinin ne fırtınalar estirebildiğini her gün yaşayarak görüyoruz. erdiği haz bir yana insanlığa kattığı değer de cabası.