Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Haftanın diyaloğu: Estetik cerrahi filtreleri Instagram'dan kaldırılmalı mı? Vogue.com editörleri tarafından mercek altına alındı.
Fotoğraf: Instagram Stories/@bellahadid
Artırılmış gerçeklik sosyal medyanın yeni trendlerinden ve Instagram da bu trendin yörüngesine kapılanlar arasında. AR filtrelerle kullanıcılarına hikayelerinde daha kreatif ve eğlenceli olma fırsatı yaratan uygulamadan geçtiğimiz gün tartışma yaratacak bir haber geldi. Instagram'ın AR filtrelerinden sorumlu Spark AR platformunun duyurusuna göre, kullanıcılara daha pozitif bir deneyim yaşatmak için 'estetik cerrahi' filtreleri artık yasaklanıyor. Katalogdan kaldırılacak hali hazırdaki filtrelerin yanında onay bekleyen filtreler de askıya alınacak. Estetik operasyonlar sonrası komplikasyonları, doktor işaretlemelerini, kötü geçen botoks uygulamalarını görselleştiren filtreler Instagram'a henüz veda ederken sırada ise gerçek dışı yüz modifikasyonu yapan diğer filtrelerde.
Spark AR'ın analizine göre geçtiğimiz sene bir milyardan fazla kişi yüz alterasyonu yapan bu filtreleri kullanmış, ki bu isimler arasında bilim dünyasına göre yeryüzündeki en güzel kadın seçilen Bella Hadid bile var. Minicik burunlar, ultra dolgun dudaklar, kalkık kaşlar ve pürüzsüz bir cilt görünümü yaratan gerçek dışı filtrelerin, kullanıcıların ruh sağlığını kötü etkilediğini ve topluma kalıplaşmış güzellik algılarını dayattığını savunanların sayısı oldukça fazla.
Peki Instagram bu çok popüler estetik filtrelerini gerçekten yasaklamalı mı? Vogue.com editörleri tarafından mercek altına alındı.
Sosyal medyadaki 'zararlı güzellik algısına' yönelik yaptırımları yapıcı girişimler olarak görsem de, Instagram’ın estetik filtrelerine karşı olan tutumunu açıkçası ben pek samimi bulmadım. On milyonlarca takipçiye sahip ve hayranları tarafından idolize edilen, her yaptıkları trend kabul edilen estetik harikası ünlüler, hesaplarından bizi her gün gerçek dışı bir algı bombardımanına tutarken sadece filtreleri engellemek ne kadar işe yarar bilmiyorum.
Ne yazık ki filtreler olsun ya da olmasın, sadece sosyal medyada değil; online her mecrada bilinçsizce dayatılan güzellik ölçüleri yavaş yavaş algımıza egemen oluyor. Bu noktada, itiraf etmeliyim, çuvaldızı biraz da kendimize batırmalıyız diye düşünüyorum. Sözde ‘kusursuz güzelliğe’ olan arayışımızı makyaj uygulamalarıyla, güzellik ipuçlarıyla, ekstra spor seansları ve bilinçsiz diyetlerle gidermeye çalışsak da bir noktada ulaşması oldukça kolaylaşan estetik operasyonlar kalıcı ve kesin çözüme dönüşüyor. Bu durumdan en çok etkilenmeye meyilli genç kitle ise ne yazık ki estetik uygulamaların yaş ortalamasını gittikçe aşağı düşürüyor ve herkes aynı ‘güzel’ görünüme ulaşmak için aynı operasyonları geçiriyor.
Peki ne olmalıydı? Bir farkındalık ve tartışma platformu yaratmak için Instagram doğru bir adım atmış olabilir, ancak yasakların çare olmadığını hepimiz biliyoruz. Birkaç basit, gelir geçer filtreyi yasaklamaktansa büyük koltuklarda oturan büyük insanlar kendini sevmenin, kusurlu kusursuzluğun ve özgün olmanın en çok üzerinde durulduğu bu dönemde doğru mesajları öne çıkaran projelere, influencer’lara, ünlülere yatırım yapsalar sonucun bir yasaktan daha etkili olacağını düşünüyorum.
"Yoksa Instagram menopoza mı girdi?"
Evet, Instagram'ın zorlu ve sancılı bir dönemden geçtiği aşikar. Önce zaman çizelgesini kaldırarak dijital bir atılımda bulunan Instagram, hemen ardından Plastica, Bad Botox ve Fix Me gibi estetik filtrelerinden de insan psikolojisini yanlış şekilde etkilediği gerekçesiyle kurtulma kararı aldı. Geçtiğimiz aylarda kilo verme ürünlerine ve estetik ameliyatına teşvik eden paylaşımlara da kısıtlama getiren Instagram, belli ki köklü bir değişim sürecinden geçiyor.
Estetik ameliyatları elbette ki Instagram'la ortaya çıkmadı; dolayısıyla Instagram'ın bu kararıyla da ortadan temelli kalkmayacak. Fakat yine de bulutların üzerinde gezinen sosyal medya kullanıcılarına yapılan acil iniş çağrısı olarak görüyorum Instagram'ın bu hamlesini. Sonuçta Snapchat'le ortaya çıkan sempatik yüz filtrelerinin bir gün gerçekliğe dönüşeceğini ne biz ne de Instagram kestirebilirdi.
Amerikan Estetik Plastik Cerrahi Derneği’ne göre, Amerika'da gerçekleştirilen yüz gerdirme sayısı 2013 ve 2018 yılları arasında % 21,8 oranında artış göstermiş. Göğüs ameliyatları ise 2017 ve 2018 arasında %13,9, 2013 ve 2018 arasında % 57,5 oranında artmış. Oranları bir kenara bırakıp insan psikolojisini göz önünde bulundurduğumuzda, Current Psychology'de yayınlanan bir araştırma, 18 ile 29 yaş aralığındaki kadınların sosyal medyada fazla vakit harcadığı takdirde estetik ameliyatı olma risklerinin arttığını gösteriyor. Hal böyleyken, birileri dizginleri öyle ya da böyle ele almalı ve o birileri de belli ki dijital uykuda olan Instagram kullanıcısı değil; Instagram'ın ta kendisi.
Instagram'ın yeni stratejisinin bir parçası olarak öne sürülen ve kullanıcıları olumsuz yönde etkilediği düşünülen 'estetik cerrahi' filtrelerinin kaldırılması, fikrimce 'gereksiz duyar kasma' meselesi.
Instagram’da yer alan onca zararlı olabilecek içerik varken, dudak büyütmek ya da cildini pürüzsüzleştirmek mi gerçek sorun, sorarım size? Mantıklı bireyler olarak bu soruya cevap bulduysak, konudan sapmadan eleştirilerime devam edebilirim.
Instagram’ın tekelini elinde barındıran 'influencer' diye adlandırdığımız ve milyonlarca kişiyi etkileyen kitlenin estetik operasyon yaptırmış insanlardan oluştuğunu düşünürsek, filtreleri kaldırmanın çok da bir işe yarayacağını sanmıyorum.
Sözde, kullanıcıların akıl ve ruh sağlığını korumak için atılan bu adım, beklenildiği yönde sonuçlar doğurmayacak ve insanlar yine her zamanki gibi bildiğini okumaya devam edecek.
Peki bunun için doğru adım, filtreleri tamamen engellemek mi idi? Eğer gerçek amaç insanları bilinçlendirmek ise, bunun kısıtlamalar ya da yasaklar koyulmadan yapılabileceğine inanıyorum. Bu yüzdendir ki, filtreleri kaldırmanın göstermelik bir hareket olduğunu, yalnızca yeni gündem oluşturmak için olduğunu düşünüyorum.
Geçen yıl bu zamanlarda ‘Snapchat dysmorphia’ (Snapchat algı bozukluğu) diye bir olguyu tartışıyorduk, hatırlıyor musunuz? Kullanıcıların gerçek hayatta, yüzlerine uyguladıkları filtrelerdeki gibi görünme arzuları dünya çapında birçok plastik cerrahın gözlemlediği bir fenomene dönüşmüştü. Uzmanlar yine değerli görüşlerini beyan etti, kullanıcılar da yine bildiklerini okudu ve günün sonunda filtre kullanmaktan vazgeçildi mi, vazgeçtik mi? Elbette hayır.
Tam 1 yıl sonra aynı sorunun Instagram’a sıçradığını görüyoruz. Dijital nesle yıllardır beğenildikçe var olunabileceğini dayatan Instagram’ın duyarlı bir uygulamaya dönüşmesi sevindirici bir gelişme, fakat homojen güzellik algısını yaratan, empoze eden ne Instagram ne de dijital uygulamalarda kullanılan filtreler. Başta medya sektörü olmak üzere kozmetik ve reklam sektörüyle birlikte elimizi taşın altına koymalıyız, koyuyoruz da. Zira beden olumlama başlığı altında daha demokratik bir sisteme geçtiğimizi düşünüyorum. İçeriklerimizi daha kapsayıcı bir algı ve anlayışla üretiyoruz. Sadece biz editörler değil, markalar, moda evleri, sanatçılar, özetle yaratıcı sektörde çalışan herkes.
Dijital dünyanın yadsınamaz bir farkındalık yaratma gücü var. Mesela birkaç yıl önce Fransa’daki kadınların sosyal medya üzerinden başlattıkları protesto. Fransız kadınları vücut kıllarını ‘istenmeyen tüyler’ olarak lanse eden kozmetik dünyasına çarpıcı bir protestoyla karşı çıkmıştı. Bir anda kadınların vücut kıllarını paylaştıkları bir akım başlamıştı Twitter’da. Ben de bu sosyal medya hareketini prenseslerin de kılları olabilir başlığıyla duyurmuştum Vogue.com’da. Bu örnekle birlikte demek istediğim şu, dijital mecraları ve mecralara ait uygulamaları nasıl kullandığımız bizim elimizde. Filtreli bir paylaşım da yapmayı tercih edebiliriz, makyajsız bir fotoğrafımızı da koyabiliriz. 2000’lerin başlarında photoshop’un plastik ve rekonstrüktif cerrahi üzerindeki etkiyi eleştiriyorduk, bugün benzer bir etki yarattığı iddia edilen AR filtreleri. Teknoloji değişiyor, isimler değişiyor ama tartışmanın özü hep aynı. Konu filtrelerin yasaklanması değil, zihinlerimize ördüğümüz yasakların kalkması. Özgürleşmek şart, her anlamda. Doğallığı, yapaylığı, zayıflığı, hatta fazla kiloları eşit güzellikte görebildiğimiz gün yol alacağız bence. Sırf bu tartışmayı başlattığı için bile Instagram’a bir teşekkürü borç bilirim.