Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Birçok insan şu an yeni bir düzeni deneyimlediği bu günlerde etraflarında ‘olması gereken’ etiketiyle dolaşan bilgi ve deneyimlere uyma telaşı yaşıyor. Mekan bağımsız ofislerde nasıl giyinilmesi gerektiği de bu başlıklardan biri.
Hep duyardım: "Ev-ofis çalışıyorsan da işe gider gibi giyin ki bu sana bir motivasyon versin." Ama ben Koronavirüs öncesi, geçtiğimiz 5 yıl boyunca fiziksel olarak evimden başka yerde olan ofisime pijama ve türevi tarzı giysilerle gittiğim için bu konunun benim pek de deneyimleyebileceğim bir mesele olmadığını düşünmüştüm, ki gerçekten de öyle oldu. Ama bu konuyu fark etmek herkes için önemli zira birçok insan şu an yeni bir düzeni deneyimlediği bu günlerde etraflarında ‘olması gereken’ etiketiyle dolaşan bilgi ve deneyimlere uyma telaşı yaşıyor. Mekan bağımsız ofislerde nasıl çalışılması gerektiğinden, her ‘boş anın’ nasıl ve ne kadar değerlendirilmesi gerektiğine kadar.
İllüstrasyon: Beril Ateş
Bu serinin ilk yazısı Kendi Zamanının Patronu Olmak’ta bahsettiğimiz üzere içinden geçtiğimiz günlerde zaman kavramı ile farklı bir ilişki yaşıyoruz. Bazılarımız onu daha farklı şekillerde deneyimlemeye olanak bulurken bazılarımız da bu yeni düzende telaşa kapılıyor ve her anı doldurmaya çalışıyor. Her anın biz bir şey yapmasak da zaten dolu olduğu önermesine girmeyeceğim zira konumuz başka. Meseleye dönersek konu tamamen sizin kendinizi dinlemenizden geçiyor. Sabah kalktığınızda fiziksel olarak ofise gidermiş gibi giyinmek size iyi geliyor ve motivasyonunuzu arttırıyorsa öyle giyinin. Ama bunun bir etkisinin olmadığını düşünüyorsanız yine karar sizin. Cevabı bir tek siz biliyorsunuz.
Evet araştırmalar evden çalışırken belli bir rutin oturtmanın motivasyonunuzu korumanıza ve hatta yükseltmenize yardımcı olacağını söylüyor. Bu önceden olduğu gibi, ki eğer varsa, belirli bir şekilde giyinme alışkanlığını sürdürmek olabilir örneğin. Diğer yandan evden çalışırken fiziksel olarak işe gittiğiniz zamanlardaki gibi giyinmenin yaratıcılığınıza etkisi adında bir raporla henüz karşılaşmadık. Ama insan psikolojisine ve şartlanmaya dair araştırmalar hep vardı. Uzağa gitmeye gerek yok, bir kokunun bizi bir anda çok spesifik bir ana, belki 10 yıl öncesindeki bir sahneye götürebileceğini hepimiz deneyimlemişizdir. Dolayısıyla normalde her sabah işe giderken, sabah erkenden evden çıkmadan önce kullandığınız bir parfüm varsa, bunu sabah mekan bağımsız ofisinizde işe başlamadan önce sürmenin size belli bir şartlanma sağlayacağını söylüyor bazı araştırmalar. Ancak konu çok kişisel ve belirli bir kuralı yok.
İllüstrasyon: Beril Ateş
Tabii işin bir de sizin tercihinizden öte bir boyutu da olabilir. Belki çalıştığınız işyerinin kodları ve kuralları belli bir giyim tarzını getiriyordur. Ve büyük ihimalle bu alışkanlığın internet üzerinden yapılan toplantılarda da devam etmesi beklentiler arasındadır. Bu noktada size verebileceğimiz tek tavsiye biraz tasarruf olabilir, yani sadece kamerada görünen üst kısmı giyinip alt taraftan zaman kazanmak.
Geçtiğimiz haftalarda bir sosyoloğun içinden geçtiğimiz bu dönemin giyinme alışkanlıklarımızı değiştirip değiştirmeyeceğine dair fikirlerini aktardığı bir konuşmasına denk geldim. Dikkatten kaçmamasının önemli olduğunu düşündüğüm bir nokta var, söylediklerini şöyle özetleyebilirim: "Evet belki evdeyiz ama hala bağlıyız, hatta eskisinden de çok, dolayısıyla giyinmenin başka insanların da varlığından ötürü yapılan dürtüsü hala devam ediyor. Her gün çeşitli programlar aracılığıyla birbirimizi görmeye devam ediyor, sosyal medyaya fotoğraflarımızı eskisi kadar ve hatta eskisinden de çok koyuyoruz." Dikkat ederseniz birçoğumuz için ağa bağlanma oranları arttı. Wifi’ye bağlı olmak günümüzün önceliklerinden biri haline geldi. Nerede olduğunun öneminden çok ne kadar bağlı olduğunun daha önemli olduğu bir dönemden geçiyoruz. Ki belki bu önerme önümüzdeki zamanları da şekillendirecek. Nasıl giyineceğiniz size ve çalıştığınız kurumla olan yazılı veya hiç konuşulmasa da hissedilen anlaşmalara bağlı ama eğer toplantılarınız daha çok kamera üzerinden gerçekleşiyorsa, bilgisayar kameranızı başınızla aynı hizaya getirmek, bilgisayarın hemen arkasına bir ışıklandırma yerleştirmek daha iyi görünmenizi sağlayabilir. Tom Ford bu önerilere iki tanesini daha ekliyor; "kameranın göremeyeceği şekilde hemen yüzünüzün altına beyaz bir kağıt veya masaörtüsü koyun, bu yüzünüze bir ışık verecektir. Ve tabii biraz makyajdan zarar gelmez’. Beyler ben sonuncu öneriyi şimdilik değerlendirmiyorum, karar sizin.
İllüstrasyon: Beril Ateş
"Sen işe böyle mi gittin?" hayatta düzenli olarak aldığım sorulardan biri. Birleşmiş Milletler gibi bir kurumda çalıştığım için diplomasi kadar senin kişiliğine ve kendini ifade etme biçimine saygı duyma esasından bahsediyoruz. Tabii hayvan hakları ilkelerinden dolayı gerçek kürk giymek yasak, onu da sürdürülebilirlik ve doğa konusunu her zamankinden çok konuştuğumuz bu günlerde ayrıca not edelim. Benim için giyinmek bir kendini ifade etme aracı ile bana konfor veren bir kolaylaştırıcı olma görevindeyken yine de üzerime giydiğim kıyafetlerin günümü nasıl etkilediğini araştırıyorum bu günlerde. Zorunlu olduğumuz giyinme biçimleri olabilir ama bu diğer senaryoların bize nasıl hissettirebileceğini düşünmeye ve mümkünse yeni yollar aramaya engel değil. Şu an üzerinizde olan kıyafet size ne hisssettiriyor? Gerçekten soruyorum, lütfen durun ve bir bakın. Üzerinizdekiler size ne hissettiriyor ve sizi ve yaptığınız işi destekliyorlar mı? Efsanevi Burberry trençkotlarının Londra'nın yağmurlu günlerinde doğduğunu ve bir amaca hizmet ettiğini hatırlayın.