Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Hızlı ve doğadan uzak şehir hayatına alternatif arayan kentliler çareyi organik beslenebildiği, ruhunu tazelediği çiftliklerde buldu. CNTraveller, İstanbul’a yakın doğal kaçamakların izini sürdü.
Yüzünü güneşe dönen ayçiçeği tarlalarının ortasından geçerek ilerliyoruz. Bir süre sonra bu görüntü, yerini altın sarısı buğday tarlalarına bırakıyor. İki tarafı da ağaçlarla kaplı bir orman yolundan geçerek ulaşıyoruz Demirköy’e. Bulgaristan’dan başlayıp Karadeniz kıyısında Kilyos’a kadar devam eden Istıranca Ormanları’nın tam ortasındayız. Hedefimiz, Demirköy’de “taze, lezzetli ve doğal” felsefesiyle kurulmuş Palivor Çiftliği. Son yıllarda pek çok iş insanı doğaya geri dönüş hayallerini kendine özgü yöntemlerle gerçekleştirmeye başladı. Bazıları aileleriyle kafa dinlemek için İstanbul’dan birkaç saat uzaklıktaki yerlerde yaptıkları evleri önce dostlarına, daha sonra da aynı hislerle dinlenmek isteyenlere açtılar. Bazılarıysa hobi olarak başladıkları organik yaşamı, işlerine dönüştürdüler.
Fotoğraf: Arda Güldoğan
İlk durağımız, Palivor Çiftliği. Çiftliğin sahiplerinden Emre Oral, ailesiyle temiz hava almak ve organik tarım yapmak için kurduğu bu çiftlikte artık aynı anlayışa sahip misafirleri de ağırlıyor; bağ evi ve çiftlik evi tarzındaki 10 evden biri olan Taş Ev’i kısa süre önce gastronomi ve eko turizme açtı. Taş Ev, alabildiğine yeşilin ortasında, 220 metrekareye yayılmış beş yatak odası ve açık teraslardan oluşuyor. İstanbul’dan üç buçuk saat uzaklıkta, Demirköy’deki çiftlik, adını bölgede yaşayan ve şarap yapıp satan bir papazdan alıyor. Bölgede yaşayan Bulgar ve Rumlar tarafından “Papaz’ın Yeri” olarak bilinen bu köye, Oral kardeşler bölgenin Balkan dilinde anılan adını, Palivor’u vermiş. Oral; “Demirköy’de yaşayanlar 1970’li yıllara kadar kerestecilikle uğraşıyordu. 70’li yıllardan sonra kereste fiyatları düşünce köylerden göç başladı. 90’lı yıllarda 50 hanelik köyler üç-beş haneye düştü.
Bu bölgenin yeni bir modele ihtiyacı vardı. Biz 2011’de köylerden arazi toplayarak bugünkü 140 dönümlük Palivor Çiftliği’ni kurduk” diye anlatıyor maceralarını. Çiftliğin asıl hikayesi ise 110’dan fazla tarım, süt ürünü barındıran gıda markasının kurulmasıyla başlıyor. Bu ürünlerin tamamı, Taş Ev’de konaklayıp catering hizmeti almak isteyenlere de sunuluyor. Markanın bir satış mağazası da çiftlik içinde. Taş Ev’in önündeki geniş yeşil alan dingin bir hafta sonu arayanlar için bire bir. Çiftlikteki her evin önünde at, eşek, keçi, kuzu ve tavukların bulunduğu bir ahır da var; gün boyu serbest bir şekilde dolaşıyorlar.
Fotoğraf: Arda Güldoğan
Uzun yıllar tekstil sektöründe çalışan Ferhan Kolverdi’nin, şehir ve iş hayatının stresinden uzaklaşmak için Çatalca’da hayata geçirdiği Villa Fe önce kendi çiftlik eviydi. Kolverdi, beş yıl önce çiftlik evini butik otele dönüştürdü. Sükunetin, kuş ve rüzgar sesinin hakim olduğu, manzaranızın yeşilin her tonundan oluştuğu bu mekan yoga severler için de harika.
Fotoğraf: Arda Güldoğan
Nefes, yoga çalışmalarına ya da şamanizm ve Kızılderili eğitimlerine katılarak hafta sonunuzu (neredeyse) başka bir boyutta geçirebilirsiniz! Seralarında yetiştirdikleri gıdaların ve Trakya’nın et ürünlerinin tadına varabilirsiniz. 15 dönüm arazi üzerine kurulu mekan kendi serasının yanı sıra bir tarım cenneti olan bölgedeki köy pazarlarından da yararlanıyor. Vejetaryen ve ev yemeklerinde iddialı. 16 oda, iki süiti olan Villa Fe, toplam 36 kişi ağırlayabiliyor.