Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
İlk günden bu yana kapalı gişe oynayan, İpek Bilgin'in yönettiği 'Hepimizin Öyküsü Aynı' tiyatro oyunun kadınlarına ve de proje ekibinden bir erkeğe sorduk. (Her çeşit eşitsizliğe karşıyız.)
“Bu ülkenin kadınlarının artık böyle sorunları olmadığını biliyoruz. Bu yüzden bu oyunu tüm İtalyan kadınları yararına oynamaya karar verdik.” Ne şanslıyız ki ülkemizde artık cinsiyet eşitsizliğine dair sorunlar yaşanmıyor. Çok uzun yıllardır kadına yapılan haksızlıkları geride bıraktık ve de artık kadına yönelik şiddet ülkemizde neredeyse yok denecek kadar az. Ama maalesef her ülke bizim kadar şanslı değil. Craft Tiyatro başka bir ülkenin kadınları ile ilgili bir sorunu sahneye koyacak kadar hassas bir oluşum.
Keşke bu satırlar gerçek olabilseydi. (Craft tiyatronun hassas bir oluşum olduğu dışındaki cümleler) Yapılan araştırmalara göre ne yazık ki, ülkemizde hala okuma yazma bilmeyen her 5 kişiden 4’ü kadın. Ama bununla birlikte duruma iyi tarafından da bakmaya çalışırsak Türkiye’nin Cumhuriyet dönemi ile kadın hakları kronolojisinde ne kadar güçlü bir yer yarattığı su götürmez bir gerçek. Ve de Birleşmiş Milletler araştırmaları son yılları içeren raporlarda, Türkiye’nin kadın hakları konusunda ilerleme gösterdiğini kaydediyor.
Dario Fo ve Franca Rame’nin kaleme aldığı, kadınların evrensel sorunlarına değinen 'Hepimizin Öyküsü Aynı' oyunu CRAFT Tiyatro Fındıklı sahnesinde 'Bir Ana’, ‘Yalnız Kadın’ ve ‘Uyanış’ olmak üzere üç ana temanın karaktere büründüğü oyunda Hatice Aslan, İrem Sak ve Pınar Çağlar Gençtürk ile izleyiciyle buluşuyor.
Kadın tarihte uğradığı haksızlıklara uğramamış olsaydı, bugün nasıl bir dünyada yaşıyor olurduk?
Çağ Çalışkur: Korkmadan ve eşitsizlik kavramını daha küçük yaşlarda en güvende hissetmesi gereken evinde öğrenmek zorunda kalmadan büyüyen çocuklar yetişirdi. Dünyaya özgürce katkı sağlayabilecek insan sayısı artardı. Erkekler de ev işlerini öğrenebilirdi.
Pınar Çağlar Gençtürk : Bunu tahayyül etmek bile çok zor, daha çok söz sahibi olunsaysaydı daha incelikli ve derin bir yerde olurduk.
İrem Sak: Her şerde hayır vardır, kadınlar gizli gizli kitaplar yazarak erkek mahlasları kullanarak yazıyorlardı. Bu gizem bir yandan da onları mutlu ediyordu. Birisi yapma deyince yapasınız geliyor. Ailem bana oyuncu olma diyordu; ben oldum. Kötü gibi görünenler bizim işimize de yaradı. Biz de zor yollardan da ilerlemek zorunda kaldık.
İbrahim Çiçek : İnsanlık tarihinde devamlı dile gelen bir eşitlik kavramı var. Üstelik ne gariptir ki bunu çoğunlukla erkekler dile getirmiş. Buraya kadar çok güzel ama dönüp kısaca baktığımızda eşitlik isteklerinin hep bir üsttekiyle eşit olma ve altındaki insanı yok sayma üzerine temellendiğini görüyoruz. Tam da bu insan alışkanlığının üzerinden tarih boyunca yok sayılmaya çalışılan kadınların var olmak için herhangi bir çaba sarf etmedikleri bir dünyada nefes almak bile çok farklı olurdu.
Hatice Aslan: Dünyadaki tüm canlıların birbiri olmadan varolamadığını biliyoruz. Gelelim insana; erkek ve kadın arasında tabii ki fiziksel ve hormonal ayrım var. Bunun dışında başka bir farklılık olduğunu düşünmüyorum. İnsanlara verilen fırsatlar eşit olsaydı kimbilir ne buluşlar, icadlar olurdu. Tek düze monoton bir dünya olmazdı. Daha renkli olurdu. Aması var maalesef dünyada çok farklı büyük bir değişim olmazdı. Çünkü insan zihni köleleşmeye o kadar müsait ki özgür bir birey olmaya izin vermiyor kendisi...
İpek Bilgin: Kadınlar itilip kakılmasaydı dünya tabii ki farklı olurdu. Sorunların erkeksi biçimlerde çözülmelerine alıştık. Sanıyoruz ki devlet işlerinde kadınsılığın yeri yok. Sadece devlet işlerine değil, birçok konuya bakış farklı olabilirdi. Özgüveni tatmasına izin verilmiş olsaydı kadınlar, öncelikle ekonomi sonra anlayışlara birçok katkıda bulunabilirdi. Bunlarsız geçirilen yılların yarattığı eksiklik toplam olarak düşünüldüğünde kayıp çok büyüktür. Erkekler buna da pek rasyonel bakmamayı tercih etmişler. Zaten demokrasi ile kalkınmanın doğru orantılı ispat edildi. Yani ev içi demokrasisi ve ülke demokrasisi bize çok şey kazandırırdı.
Hepimizin hikayesi aynı diyoruz. Kısaca ne bu hikaye?
Çağ Çalışkur: Her kadının hayatında dozu ya da şekli farklı da olsa sadece cinsiyetinden dolayı uğradığı bir mağduriyet görebiliriz. Oyundaki üç kadın da bu mağduriyetin farklı yönlerini anlatıyorlar bize. Hayattaki bütün günlük görevlerin yanı sıra çalışmak zorunda olmak, anne olmak ve yalnız olmak temalarıyla aslında; dünyadaki kadınların bir kısmının hayatına yakından bakmaya çalışıyoruz.
Pınar Çağlar Gençtürk: Hepsi ikinci planda, haksızlığa uğramaları, geçmişten beri gelen söz sahibi olamama durumları… Tepkilerini dile getirebilenler var, seslerini bile duyamadıklarımız da.
İrem Sak: Hepimizin hayatı, sonu, başlangıcı aynı. Doğuyoruz ve ölüyoruz, hayatlarımız aynı hepimiz insanız. Birleştirici cümleler kurmaya çalışmalıyız.
İbrahim Çiçek: Kadının ait olmak, uygun olmak, malı olmak, yararlı olmak, ilgili olmak, bağlı olmak, üyesi olmak, adanmış olmak ve birileri için yaşıyor olma eylemleriyle bütün hayatı boyunca muhattap olması.
Hatice Aslan: Tüm dünyada hatta evrende hepimizin öyküsü aynı. Varolmayan bir çok hikayenin hayalini kurmak onlara gerçekten varmış gibi kendimizi inandırmak.. Masallardan bir dünya yaratmak, hayallerinin içinde yalnızlaşmak. Varolmaya çalışmak isterken sisteme,kurallara yenik düşmek... işte O!!
İpek Bilgin: Oyunun eksik bir parçası var, tüm kadınların serüvenini anlatan bir parça ama biz yine de adını aynı tuttuk çünkü az ya da çok farkla hepimiz, tüm kadınlar bu hikayelerin benzerlerini yaşıyoruz.
Oyunda karşımıza çıkan hikayelerin benzerlerini son zamanlarda sürekli olarak haberlerde izledik. Özellikle de Hatice Aslan'ın canlandırdığı karakter artık bize pek de yabancı değil. Bu karşılaşmalar size ne hissettiriyor?
Pınar Çağlar Gençtürk: Üzerine gidilmesi gereken durum normalleşiyor, normalleşiyor ve o zaman acı duruma düşüyoruz. Duyduğumda ne geliyor elimden? Oyuncu olarak bunu dile getirebilirim.
Çağ Çalışkur: Yeni bir şey değil ki... Bir mağduriyetin görünmüyor olması orada olmadığı anlamına gelmiyor. Savaş, terör, eşitsizlik olduğu sürece birileri hep mağdur birileri de hep o mağdurların annesi olacak.
İrem Sak: Dario Fo kendisinden yola çıkarak yazdı, kendimden de annemden de parçalar var, dayak yemedim ama yiyen arkadaşlarım var. Çok kötü bir döneme geldik. Maalesef alıştık. O ne kadar gerçekse bu dayak da gerçek, yüzyüze kalmak zor.
İbrahim Çiçek: Bu durumları izleyip 3. sayfa haberlerinde okumak ve ardından hayatı durdurmak yerine bir sonraki sayfayı çevirebilmek beni üzüyor ve utandırıyor.
Hatice Aslan: Onlarca yıl geçse de hiç bir şeyin değişmediğini görmek, kelimesi kelimesine nasıl olur da aynı olur diye şaşırmak. Bunlar ve benzeri şeyler çok çok üzücü ve çaresiz hissettiriyor insana kendini.
İpek Bilgin: Bütün oyunlar örtük olarak birbirinizi anlamaya çalışın mesajını verir. Anlamanız gereken bir katil de olabilir bir anne de. Mühim olan birbirimizi anmaya çalışmaktan hiç vazgeçmemektir. Ülke içinde de kaybolmuş olan, anlayıştır.
Düşünün ki şimdi ve burada karşınızda milyonlarca kişi var ve sizden bütün dünyaya bir cümlelik bir konuşma yapmanız bekleniyor, ne derdiniz?
İrem Sak: Sarılalım mı? derdim. Büyük ihtimalle de sarıldıktan sonra bir posta ağlardık. Birbirimizi hissetmemiz lazım sarılsak iyileşiriz. Hashtag ile olacak şeyler değil birbirimzie değmemiz lazım.
Pınar Çağlar Gençtürk : Bütün kalıpları kırabiliriz, hepsinin çözümü sevgi.
Hatice Aslan: Kendine gel. Kendini bul. Arın bütün bildiklerinden.
İbrahim Çiçek: Hepiniz burada olduğunuza göre, demek ki bir araya gelebiliyormuşuz.
Meraklısına not: Oyun sezon boyunca Craft Tiyatro, Pürtelaş Mah. Meclis-i Mebusan Yokuşu, No:15 Kat:3 34427 FINDIKLI/BEYOĞLU'nda izlenebilir. Biletleri Biletix veya (0216) 345 0518 no'lu numaradan temin edebilirsiniz.