Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Podyumlarda bir zamanlar birbirinin aynısı modeller görmek normaldi ancak günümüzde özgün karakterler ve çeşitlilik önem kazandı. Emma Sheffiels, model olmanın bugünlerdeki koşullarını araştırdı.
Mart ayında, Nicolas Ghesquière, Paris’teki Fondation Louis Vuitton binasında onuncu defilesini düzenledi. Kayıp Atlantis temalı şovda, modeller, parıltılı aynalarla kaplanmış sütunlar arasında sunum yaptılar. Kıyafetlerin çeşitliliği kadar podyumda salınan elli dört -sportif, seksi, lüks ve sokak tarzı- modelin dikkat çekici farklılıkları da göz alıcıydı. Ghesquière’nin modern güzellik ve geleceğin kadınına ilişkin algısını bu kızlarda görmek mümkündü. Bu yeni kadın, yalnızca ten renginin çeşitliliğiyle değil, yüz hatlarındaki farklı karakteristik çizgilerle de küresel heterojenitenin bayraktarı olarak tanımlanabilir. Vücut yapısı olarak hâlâ kaygı verici ölçüde zayıf olduklarını belirtmek zorundayım ama yine de bu yeni model, tam anlamıyla, geleneğe karşı çıkış, statükoyu yıkış ve özgünlüğün kutlanması aslında.
Defilede, podyuma ilk çıkan, kızıl bukleleri ve çilli yüzüyle Natalie Westling oldu. Onu takiben, yine kabarık saçlarıyla Dominik Cumhuriyetinden Luisana Gonzales’i izledik. Jean Campbell, İskoç dinginliğinin aristokrat güzellikle birleştiği bir potaydı adeta. Ardından, köşeli ve kızgın hatlarıyla Rus model Mahsa Skokova ve Avustralya doğumlu, Çin asıllı Fernanda Ly boy gösterdi, Ly’ın beline dek gelen pembe saçları her yerde anında fark edilmesini sağlıyordu. Eskiden, moda gösterilerinde modellerin tümü makyajla ve saç şekilleriyle neredeyse birbirlerinin tıpkısı haline getirilirken, burada herkesin farklılığı vurgulanıp coşkuyla kutlanıyordu, benzer tek şey, koyu renk rujla boyanmış dudaklarıydı. Çok modern ve çok gerçektiler.
Estella Boersma
Kısa süre önce Fransız tasarım kolekti Vetements, modern güzellik hakkındaki görüşlerini yayınladı, cinsiyetin ulaştığı, daha çok karakter ve özgünlük üzerine odaklanan bir anlayış bu. Baş tasarımcı Demna Gvasalia, ilhamını büyümüş olduğu topraklardan, Sovyet rejimi sonrasındaki karşı kültürden alıyor. Vizyonu, Victoria’s Secret defilelerindeki tek tipliliğe tamamen zıt, insanlığın çeşitliliği üzerine. Markanın stilisti ve ortağı Lotta Volkova önderliğinde podyuma çıkan erkek ve kadınların tek ortak noktası hepsinin son derece özgün tipler olmasıydı. Lotta, model seçimi için “Geleneksel güzellikten çok özünde gerçeklik bulduklarımı göstermeyi seçiyorum” diyor. Podyumda ona eşlik edenler, Rebel Management adındaki Belçikalı ajansın ayarladığı tasarımcılar, sanatçılar ya da modeller.
Birkaç cadde ötede, 19. yüzyıldan kalan Hotel Potocki’de Olivier Rousteing de Balmain’in büyük de lesini, en sevdiği Instagram yıldızlarıyla açtı. Kendall Jenner, Karlie Kloss ve Gigi Hadid, farklı demografik gruplarla iletişim kurmakta son derece başarılı isimler, sayıları gittikçe artan takipçileriyle bu genç kadınlar, kendilerine has bir ün yarattılar. Reklam kampanyaları açısından bakarsak, bir zamanların top modelleri ve şöhretli yıldızları kadar para ve güce sahipler.
Cinsiyetlerin fluğlaştığı Vetements 2016-17 Sonbahar/Kış şovundan modeller
İngiliz Vogue’unun yardımcı moda editörü Francesca Burns, “Şovlarda rol alacak isimleri belirlemek çılgın bir yapbozu tamamlamaya benziyor, Instagram da sizin için parçalara numara koyup işinizi kolaylaştırıyor sanki” diyor: “Dijital medya ile haşır neşir olan yeni nesil modeller, mesela Gigi ve Bella Hadid, yaşıtlarının kendilerine çok yakın ve ulaşılabilir gördüğü isimler.” New York’taki Society Management yöneticisi Christopher Michael, “Modeller, günümüzde moda oluştu. Bu tasarımcılar, başka markalarla özdeşleşmiş isimlerle çalışmak istemediler. Gucci’de Alessandro Michele, tasarımlarını Rönesans Avrupası prizmasında görmek istiyor, dolayısıyla Gucci kadınının bir kültür araştırmacısı, kitap kurdu şıklığı diyebileceğimiz bir tarzı var. Michele’nin kullandığı modelin bireyselliği, üzerindeki kıyafetin altında kaybolsa da, tasarımcı, özgün olmayan yüzler istemiyor. Son de leler için beraber çalıştığı casting direktörü Barbara Nicoli, Michele için, “Koleksiyonuna uyan kızlarla çalışmayı tercih ediyor” diyor, “Çalışmalarımızı onun yaratıcılığı yönlendiriyor.”
Ashley Brokaw, moda dünyasının en önde gelen casting ajanslarından, müşterileri arasında Nicolas Ghesquière, Miuccia Prada ve Jonathan Anderson var. Brokaw, geçtiğimiz on yıla damgasını vuran isim. Erkek giyimi sunumunu kadın modellerle (Prada 2010, Sonbahar/Kış) ilk yapan oydu, artık bu tip de leler olağan. Balenciaga de lesinde Gisele’in etrafına bir sürü yeni ve yetenekli isim doldurarak yine bir yeniliğe imza atmıştı. “De leler aslında eski moda gösteriler ama dramatik ve akıllıca bir casting ile modern ve yenilikçi bir hava yaratabilirsiniz” diyor. Eskiden daha uzun sürelerle görülen değişimlerin niye bu kadar sıklaştığını da açıklıyor bu; Instagram kızları, trans modeller, androjenite akımı, bir anda herkesin kazınmış kafalı kızların peşine düşmesi, yaşını almış, olgun modeller... Brokaw şunu da eklemeyi ihmal etmiyor: “Kafası kazınmış modeller anlık trendlerdir ve bir markayla özdeşleştirilirler, uzun süreli olmazlar. Bu akımlar bu yüzden hızla değişir.”
Peki bu çeşitlilik ve özgünlük akımından sonra ne gelecek? Moda her zaman yenilenen, değişen bir sektör, gelecekte neler olacağını tahmin etmek pek kolay değil bu yüzden. İngiliz Vogue’unun moda koordinatörü Rosie Vogel-Eades’in belirttiği gibi, “Bir sonraki trendi tahmin etmek mümkün değil. Akım yaratıcılarının dikkatini çekecek bir kızın özelliğine göre değişebilir her şey.” Değişmeyecek tek gerçek şu, gelenekleri yıkan ikonlar her zaman bizi cezbedecek. Francesca Burns bu konuda şunları söylüyor: “Bir modele adeta âşık olmamızın nedenini söylemek güç, mesele olağan bir şeyleri olağanüstüye çevirebilen bir kadın olmakta. Mesela Westling, kızıl saçları, avatara benzeyen hali, açıkça yaşadığı eşcinselliği, zekası ile bu kadınlara mükemmel örnek.”
Gucci’nin yeni gözdelerinden Petra Collins, 2016 Sonbahar/Kış kampanyasından.
Natalie Hand de ekliyor: “Her şeyden önce ilham verici olmanız lazım. Etrafta bir sürü güzel ve karakterli kız var ancak tasarımcılara, fotoğrafçılara ilham vermelisiniz ki sizden beslenebilsinler. Yalnızca onların sanatlarını yansıtacak boş bir tuval olmak işe yaramaz. Değişken olabilmelisiniz, farklı karakterleri yansıtma yeteneğiniz olmalı. Stella Tennant gibi, her şeyi yapabilme yeteneğiniz olmalı, kendinizi kalıplardan kurtarabilmelisiniz.”