Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Gün geçtikçe daha da ilgi çeken yemek fotoğrafçılığının püf noktaları.
Birbirimize gülümseyerek, “Gel gel, kuzuya gel” diyoruz. Mis gibi kızarmış, yanındaki pembe turplar, patatesler, bebek havuçlar şeker gibi parlıyor. Kitabımız İçindekiler’de en sevdiğimiz tariflerden biri bu zahterli kuzu budu. Fotoğraf için hazırız; fırından çıktığından beri yememek için kendimizi zor tutuyoruz (hadi bu vesileyle itiraf edeyim, ucundan azıcık tadına bakmıştım.) Türkiye’nin en tecrübeli yemek fotoğrafçısı Ahmet Ağaoğlu başından beri yanımızda, kitaptaki 102 tarif için yüzlerce, hatta binlerce fotoğraf çekmişiz. Özellikle herhangi bir “styling” yani güzelleştirme yapmıyoruz. Amacımız kitabı okuyanların bu tarifleri denedikten sonra aynı görüntüyü elde edemezlerse şaşırmamaları. “Neden bu tavuk resimdeki gibi parlamıyor” dememeleri. Herhangi bir prop yani peçete, çatal, tuzluk da yok. Çünkü ön planda yemek olsun istiyoruz, kimsenin gözü anneannemden çaldığım eski tabağa kaymasın. Zaten rengarenk mosantimetre tabaklarımız, kaselerimiz yeterince eğlenceli.
Fotoğraf: Seren Dal
Kitabın bu hazırlık günlerinin üzerinden iki sene geçmiş. O sıralar yemek fotoğraflarına, kitaplarına baktığımızda rustik Martha Stewart ve dağınık Jamie Oliver tarzı hafiften eskimeye başlamış, yerine cool ve hafif buğulu bir Nordic hava var. Bizim için önemli olan trendlerden çok kendimizi yakın hissetmemiz: Şehirli olacak, renkler patlayacak, espri severiz, dantel ise hayır. En önemlisi de fotoğraflara bakınca ağzımız sulansın, kağıdın içine girip orada yaşamak isteyelim. Zahterli kuzu fotoğrafı bu yüzden çok içimize siniyor, yememek için kendimizi zor tutuyoruz.
Fotoğraf: Seren Dal
Peki bugün yemek fotoğrafçılığı nerede, nelere dikkat etmeli, son numaralar nedir? Öncelikle günümüzde yemek fotoğrafçılığını ikiye ayırıyorum. Biri her yemek yiyen ve telefon kamerası olanın çektiği sosyal medya fotoğrafları, diğeri bazen bir karenin saatler sürdüğü profesyonel fotoğraflar. Sosyal medyada yemek paylaşımı yeni bir fenomen olabilir ama yemeği resmetmek yeni bir olay değil; birbirinden dolgun meyve tabaklarının olduğu natürmort resimleri hatırlayın. Tabii iş artık başka bir boyutta. Sadece Instagram’da her gün milyonlarca yemek fotoğrafı paylaşılıyor, sırf #food etiketi, 150 milyon civarında. O kadar büyük bir fenomen ki çeşitli araştırmalara konu olmuş durumda. Bir araştırma fazla yemek fotoğrafına bakmanın yemekten alınan tatmini azalttığını savunurken, bir başkası yediğiniz yemeğin fotoğraflarını paylaşmak lezzetini artırır diyor.
Sosyal medyayı portfolyo gibi kullanan, son derece iştah açıcı fotoğraflar paylaşanlar da var elbette. Ama profesyonel yemek fotoğrafçılığı başka bir şey. Doğru ışığı yakalamak, kompozisyon, prop seçimi... Yemeğin başına gelebileceklere hiç girmeyelim. Konuyu işin uzmanı olan yemek fotoğrafçılarına danıştım, dünyada ve bizde neler oluyor, bu işe girmek isteyenlere neler önerirler, takip ettikleri isimler kimler hepsini öğrendim.
Fotoğraf: Derya Turgut
Aydınlık ve pastel tonlarla çalışan, modern, yalın ve sade kompozisyonlarını sevdiğimiz Derya Turgut için iyi bir yemek fotoğrafının olmazsa olmazları, doğallık, aşırıya kaçmayan styling ve en önemlisi yumuşak gün ışığı. Derya’ya göre tüketicilerin daha sade, organik ve taze malzemelerden oluşan yemek talepleri yemek fotoğrafçılığına da yansımış durumda. “Önceki yıllarda mükemmel ve statik kompozisyonlar vardı. Bugün, eskisinden daha az resmi ve daha organik. Artık gerçek yenilebilir yemeklerin fotoğraflandığı bir dönemdeyiz. Bu da doğal ışık kullanımını destekliyor. Çünkü en natürel ve güzel ışık gün ışığı. İçinde insan dokunuşunu hissettiren, styling yapılmamış gibi duran kareler” diyor. Son yıllarda yemek fotoğrafçılığında gerçekleşen bir kabuk değişiminden de bahsediyor. “Bitmiş yemek kadar pişirme sürecini fotoğraflamak da işin kapsamını genişletti. Günümüzde restoranların, yemeği pişirenlerin, malzemelerin, alışveriş sürecinin, mutfağın ve sonrasında yenen yemeğin fotoğraflandığı bir bütün hikaye haline geldi. Bu da yemek kitaplarında foto röportajın kapısını açtı. David Chang’in 2010’daki Momofuku kitabı bunun ilk örneklerinden.” Proplara gelince, Derya’nın tercihi modernden yana. Özellikle yerel sanatçıların tasarımı olan seramik ve porselenleri, doğal kumaştan tekstilleri kullanmayı seviyor. “Paslı ve eskitilmiş görünümlü her şeyle vedalaşılıyor. El yapımı özgün kaplar, kaseler, seramik ya da cam malzemeden organik ve modern formlu proplara geçiş var” diyor.
Fotoğraf: Derya Turgut
“Bununla beraber seyahat söz konusu olduğunda, bulunduğum yerin ruhuna uygun olan rustik detayları da çekiyorum. Mesela geçtiğimiz Mayıs ayında Puglia’da gittiğim bir atölyede çektiğim fotoğrafların yeri ayrı benim için. Çünkü hepsi doğal ortamlarında çekilmiş, oraya ait propların ve yüzeylerin kullanıldığı fotoğraflar.” Modern ve canlı işlerini sevdiğimiz, takip ettiğimiz çoğu modern Türk şefin yemeklerini fotoğraflayan Seren Dal’a göre dokuların yemek, tabak ve işin dünyasına uyması çok önemli. Seren de gün ışığına çok önem veren bir fotoğrafçı. “Yemek ya da içindekiler insana olduğu yerde, olduğu gibi görünürse daha sempatik ve lezzetli bir izlenim verir” diyor. İyi hazırlanmış, fazla mükemmel duran yemeklerin yapay olduğunu, iyi bir fotoğrafın basit, gerçek ve yemeğin göze göründüğü gibi olması gerektiğini düşünüyor. “Ayrıca yemek fotoğrafını bir still-life branşı olarak değerlendirmek lazım. Art of Still Life konusunda daha çok fotoğrafın çekileceğini ve yayınlarda minimal ama sanat değeri taşıyan fotoğraflar ile karşılaşacağımızı düşünüyorum” diyor. Türk Mutfağının son zamanlarda dünya çapında daha çok ilgi görmesiyle birlikte mutfağımızı görsel açıdan da yeniden tanımlamamız gerektiğini söylüyor. Bu konuda ona çok hak veriyorum, maalesef özellikle bizim soslu yemeklerimiz pek fotojenik değiller, buna bir çare bulmak lazım. Bu işe yeni girecekler için Seren’in tavsiyelerinin başında evde iyi gün ışığının nerede olduğunu araştırmak geliyor. “Belki evlerindeki bir pencerenin önü ya da bahçede ışığın yumuşak geldiği bir alan olabilir bu yer” diyor. “Beğendikleri yemek fotoğraflarına benzer düzenlemeler yapıp denemelerini tavsiye ederim. Ama şunu da unutmamak gerekir: iPhone dışında Kamera kullanarak iyi fotoğraf çekmek gerçekten bir ekipman işi. Kamera, lens, ışık ve photoshop kullanımında farklı teknikleri araştırmak ve deneme-yanılmalar yapmak çok önemli” diye ekliyor.
Fotoğraf: Emel Ernalbant
Mardin’de yaşayan ama sık sık çekimler için seyahat eden Emel Ernalbant bir dönem Londra’da yaşamış, hem yurtdışında hem Türkiye’de fotoğrafçılık yapmış bir isim. O da kesinlikle gün ışığı kullanıyor. Emel’e göre iyi bir yemek fotoğrafı “uzanıp onu alabilecek kadar canlı, net ve gerçekçi olmalı. Hatta sevmediğiniz bir yemek bile olsa, tabağın yanındaki çatalı alıp bir parça yeme isteği vermeli.” Türkiye’de ise hâlâ geriden gittiğimizi düşünüyor. “Aramızda hâlâ tabakların devrildiği, iyi görebilmek için kafamızı sağa yatırmak zorunda kaldığımız, çapraz yemek fotoğrafları çeken, eti, tavuğu flaşla cayır cayır yakan fotoğrafçılar var” diyor. İşe yeni girecekler için tavsiyesi ise “Anneannenizin evinde eski bir tabak mı gördünüz, atın çantaya. Komşunun sürahisini çok mu beğendiniz, utanmadan isteyin, yenisini verin ona. Bit pazarlarında gözünüze kestirdiğiniz çatal bıçak kaşık ne varsa sıkı pazarlık yapın. Gerekirse yıkılacak evinizin kapısını sökün, stüdyoda fon olarak kullanın. İnternette yemek fotoğrafçılığıyla ilgili bir sürü video var, onları izleyin. Yemek fotoğrafçıları ve styling yapan insanların işlerini takip edin. Sonra çekin evinizdeki masayı cam kenarına, güneş ışığı masaya gelirse pencereye duş perdesi asın. Beyaz straforla, alüminyum folyo ile ışığı yönlendirin. Başlayın çekmeye” diyor.