Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
1. A FACE IN THE CROWD (Yön: ELIA KAZAN, 1957)
A Face In The Crowd’la başlayalım. Sinema tarihini ev gibi düşünürsek, sanki gardırobun ardına düşmüş, görünmez olmuş bir başyapıt. Andy Griffith’in fevkalbeşer performansıyla bir gecede şöhret olan bir evsizin nefes kesici yükseliş ve düşüş hikayesi. Televizyon kültürüne ve buradan gelen şöhretin uçuculuğuna değgin, ta 1957 yılından bugünleri anlatan bir film. Muhbir lekesi yüzünden kalplerde hiçbir zaman temize çıkamayacak Elia Kazan’ın, ustalığıyla yine ezip geçtiği.
2. LADY IN A CAGE (Yön: WALTER GRAUMAN, 1964)
Rüzgar Gibi Geçti’nin unutulmaz Melanie’si büyük oyuncu Olivia de Havilland bir kafese sıkışıyor. Ve bütün film buradan çıkmaya çalışıyor. Birbirinden eksantrik karakterler eşliğinde, sinir bozucu bir korku-gerilim. Gerçek bir gizli hazine…
3. WHEN A STRANGER CALLS (Yön: FRED WALTON, 1979)
Manyağın teki bebek bakıcısına sarıyor ve olaylar gelişiyor. Scream’ın orijinali gibi bir şey. Lakin parodi değil bildiğiniz korku filmi. İyi bir korku filmi olsa da izlesek diyenler izlesin, gerim gerim gerilsin.
4. DU RIFIFI CHEZ LES HOMMES (Yön: JULES DASSIN, 1955)
Belki tarihin en iyi soygun filmi. Sinemanın altın çağından bugüne kalmış altın bir sikke Rififi. Şıpır şıpır terleten, tümüyle diyalogsuz 32 dakikalık soygun sekansıyla saf sinemanın tarifi. Görmeden ölmeyin.
5. SUNA NO ONNA (Yön: HIROSHI TESHIGAHARA, 1964)
Japon sinemasının tüm ayırt edici özellikleri bir arada. Çukura düşen adamla metafordan metafora… Bir Wes Craven filmi kadar eğlendirirken, bir Tarkovski filmi kadar düşündürüyor. Özel bir zaman ayırın lütfen.
6. LONE STAR (Yön: JOHN SAYLES, 1996)
Western’i hem içerik hem üslup açısından yenileyen; kusursuz senaryosuyla 90’ların en iyilerinden. John Sayles, Lone Star’la türleri melezliyor. Çok katmanlı bir hikayeyi incelikle anlatırken akıl kadar ruha da hitap ediyor. Western’e özel bir ilgi duymayanlar da görmeli. Başta kadınlar. İçerdiği romantizmin en çok onlara dokunacağı kesin.
7. DA HONG DENG LONG GAO GAO GUA (Yön: YIMOU ZHANG, 1991)
Hem Zhang Yimou’nun hem Çin sinemasının başyapıtı. Yine de görmeyenlerin bir hayli fazla olduğundan eminim. Dört epitome kadın karakter üzerinden tüm kadınları ve kadınlık hallerini anlatıyor. O kırmızı fenerler, belki hiçbir filmle çıkmadığımız nispette etkileyici bir Çin seferine çıkarıyor bizi. Ve Gong Li neden Uzak Doğu sinemasının tartışmasız en büyük kadın yıldızı olduğunu ispat ediyor.