Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Marc Jacobs ve Kenneth Ize’nin katıldığı Vogue Global Conversations’dan akılda kalanlar.
Vogue Global Conversations’ın ilk etkinliğinde, Marc Jacobs ve Kenneth Ize’nin katıldığı söyleşiyi Vogue Birleşik Krallık’tan Edward Enninful yürüttü. Kariyerlerinin farklı safhalarında yer alan tasarımcılar (Jacobs, 1990’lardan bu yana bir endüstri devi, Ize ise kısa süre önce Paris Moda Haftası’nda ilk kez boy gösterdi), koronavirüs krizi döneminde yaratıcılığa ve pandemi sonrasında moda sektörünün nasıl gelişebileceğine dair farklı fikirler öne sürdüler.
Jacobs, “Her sezon beni ve ekibimi harekete geçiren ve bizim için katalizör görevi gören şeyler, gündelik etkileşimlerimiz ve yaşam. Bu sebeple bu sürecin pek de yaratıcı olduğunu söyleyemeyeceğim” diyerek söze başladı. “Yaratıcılık, bir boşluğun veya balonun içinde gerçekleşmiyor. Moda dünyasının balonu içerisinde gerçekleşiyor olabilir; fakat asıl katalizör, bize yaratma dürtüsünü, enerjisini ve tutkusunu veren şey, tüm dünyanın teşviki.”
Jacobs, karantina halinin ve bireysel izolasyonun, İtalya’daki kumaş geliştiren üreticiler, koleksiyon yaratmak için işbirliği yaptığı ekibi ve kendisi için zorluklar yarattığından bahsetti. “İş yapmanın yeni bir yolunu keşfedene, yaratana veya yeni bir nihai hedef belirleyene dek yapabileceğimiz pek bir şey yok” sözleriyle moda tasarımına ve üretimine dair yeni yöntemler bulmanın önemini vurguladı ve geçmişte kullandıkları iş çerçevesini ekipleriyle birlikte gözden geçirdiklerini belirtti. “Geçmişi sırtımızda taşımak ilerlemenin en iyi yolu olmayabilir” diyor Jacobs. “Yaptığım iş, yarattığım giysiler ve onları sunuş biçimimiz asla eskisi gibi, geçmişte yaptığımız gibi olmayacak.”
Koleksiyonunun büyük bölümünü anavatanı Nijerya’daki el dokumacılarıyla üreten Kenneth Ize içinse yaratıcılığa devam etmek, yeni çalışma yöntemleri de bulmak anlamına geliyor. Ize, yakın zamanda yeni bir dokuma tezgahı tasarlayıp Nijerya’daki köylerde yaşayan el dokumacılarına göndermiş. “Bu sayede tezgahla neler yapabileceğimizi, bu tezgahları dokumacılarımızın evine nasıl ulaştırabileceğimizi, evden dokuma yapmaya nasıl devam edebileceğimizi de görmüş olduk” diye açıklıyor. “Bir de birlikte dokuma yaptığımız topluluğa, bu adaptasyon süreciyle nasıl fayda sağlayabileceğimizi gördük. Çok heyecan vericiydi, ancak tabii benim için bir o kadar da zorlayıcı oldu.”
Dokumacılarının bazılarının uzakta olmaları sebebiyle Ize iletişim –ve bazen tasarım– için WhatsApp konuşmalarını kullandığını söyledi. “Çok ilginç!” diyor ve ekliyor: “Topluluğu nasıl iyileştirebileceğimizi, bilgiyi (WhatsApp ve sosyal medya ile) nasıl yayabileceğimizi de düşünüyoruz. Topluluğumuza bilgiyi ulaştırabilmek benim için çok önemli.”
Her iki tasarımcı da dünya normale dönmeye başlar başlamaz defilelerin (biçim açısından mevcut deneyimlerimizden farklı olsalar bile) devam etmesi gerekliliği konusunda hemfikir. “2020-21 Sonbahar/Kış koleksiyonunu düşünelim; maliyeti ve elbiselerin fiyatını… Çok büyük bedellere çok az sayıda üretiliyorlar. Her şeyden ziyade ilham vermek için hayata geliyorlar” diyor Jacobs. 2020-21 Sonbahar/Kış koleksiyonunun henüz üretilmediğini söyleyen tasarımcı, kendisi ve ekibinin 2021 İlkbahar koleksiyonunu tasarlamaya başlamadığını da ekliyor.
“Defileler çok önemli. Çok gerekli” diyor Ize, sohbetin ilerleyen dakikalarında. Tasarımlarını Paris’e getirişini ve defilenin, yeni pazarlara tanıtılmasındaki katkısını detaylarıyla anlatıyor. “Defile, satışlarımızı iyileştirdi; alıcılara ve müşterilere bu ürünün kalıcı, uzun ömürlü olduğu mesajını veriyor.”
Yine de Jacobs, defile takviminin daha hassas bir bakış açısını yansıtacak biçimde düzenlenebileceğini söylüyor. “Yılda iki defile olmalı. Bence ürettiğimiz işlerin miktarı, niceliği ve sunulma sayıları son derece abartılı.”
Nihayetinde, her iki tasarımcı da karanlık günlerde bile yaratıcılığın bir ışık sunabileceği görüşünde. Ize bu dönemi dijital stratejisine kafa yorarak değerlendirdiğini söylüyor. “Herkes içerik yaratmanın öneminden bahsediyor. Her şeyin ardındaki hikaye önem taşıyor” diyor. “Yaratıcılık duramaz, asla. Hareket etmesi gerek. Bir yolunu bulmalısınız. Bence ilerlemenin yolu içerik üretmek ve hikayelerimizi anlatabileceğimiz mecraları kullanmaktan geçiyor.”
Jacobs katılıyor: “Yaratıcılık asla durmayacak, son derece gerekli. Okuyacak kitapları, izleyecek filmleri olmasa bunca insan karantinada ne yapardı? Beni her gün yataktan kaldıracak bir sebep olmasa hâlim ne olurdu bilmiyorum. Benim için çok önemli, diğer her şey kadar. Yaratıcı olmak ve yaratıcılık son derece elzem. Yaratıcılık daima yaşayacak.”