Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Milyonların takip ettiği yaşam koçu Jay Shetty ile romantikliğin ne demek olduğunu konuşmak için buluştuk. “Bazen de önemli olan, şu an yaptığın şeyin sana verdiği mutluluk kadar o şeyin sonradan sağlayacağı etkinin sana vereceği mutluluğu bilmektir” diyor Jay. Bir söyleşinin deşifresini yapmak asla bana en çok mutluluk veren şey değil, ama bunu sizinle paylaşacak olmanın bana vereceği mutluluğu bilerek yazmaya başlıyorum.
"Romantik kelimesi bana mum ışığında bir yemeği ya da filmleri ve müzik videolarını hatırlatıyor. Peki, bunlar hayatımıza nereden geliyor? Genelde romantiklik olarak adlandırdığımız anlar ve konular başkalarından öğrendiğimiz imajlarla alakalı. Dolayısıyla sıra bize gelip de biz kendi aşk hikayemizi yaratırken kendimizi bu görselleri ve referansları ararken buluyoruz. Halbuki aşk bir sürü farklı şekilde görünebilir. Romantiklik hakkında sahip olduğumuz bu fikir aşk hakkındaki fikirlerimizi de kısıtlamış oluyor bir bakıma.”
Youtube konuşmaları 7 milyardan fazla kez izlendi, yazdığı kitaplar New York Times en çok satanlar listesinde, On Purpose (Anlam Hakkında) isimli podcast serisi dünyada en çok dinlenen sağlık podcast’i. Yazar, yaşam koçu ve dünyadaki en başarılı liderlerin danışmanı Jay Shetty’nin Los Angeles’taki evine bağlandığımda o dersine önceden çalışmış ve Vogue’un bu ay ele aldığı romantiklik teması hakkındaki görüşlerini toparlamış şekilde, konuşmayı üsttekileri söyleyerek açıyor. Her ne kadar insan ilişkilerindeki romantiklik algısının yanıltıcı ve aşk, sevgi gibi kavramlarda kısıtlayıcı olabileceğine dair tezini duysam da ona şu ana kadar hayatta gördüğü en romantik hareketi sormadan edemiyorum. “Sen bu soruyu sorduğun anda aklıma ilk gelenlerin doğru cevaplar olmadığını biliyorum. Sanırım romantiklik karşındakine ve partnerine özgür bir alan tanımakla alakalı. O kişiye kendisini özgürce ifade edebilmesi için alan ve zaman açmak.”
Onun görüşünü en çok merak ettiğim konulardan biri romantiklik kavramının aşk ve sevgi kavramlarıyla ilişkisi. O romantiklik konusunda olduğu gibi aşkın da kişiye özel olduğunu savunuyor. Ama aşkın herkes için geçerli olan kuralları da var. Ekliyor: “Aşk gündelik bir alışkanlıktır. Her gün emek vermen gerekir. Bu noktada sevmekle beğenmek arasındaki farkı bilmen gerekir, çünkü her gün gidip başka bir şeyi beğenebilirsin. Hep verdiğimiz bir örnek vardır, illaki duymuşsundur: Bir çiçeği beğendiğinde onu koparırsın, ama onu seversen her gün sularsın. Kopardığın çiçek yarın aynı şekilde kokmayacak ve sen de her gün başka çiçekler koparacaksın. Suladığın çiçek ise açmaya ve güzel kokmaya devam edecek. Burada önemli olan bu çiçeği iki kişinin beraber sulamasının gerekliliği. Sen eğer bahçeye tek başına bakıyorsan yorulursun. Seni senin onu sevdiğin gibi sevmeyen bir insanı sevebilirsin ama sağlıklı bir ilişki için iki tarafın da emek vermesi önemlidir.”
İki taraf konusu Jay için önemli. O çoğu insanın tek başına kalmamak için ilişki yaşadığını düşünüyor. “İnsanlar bazen sırf yalnız kalmamak için bir ilişkide hak ettiklerinden daha azına razı oluyorlar. Burada da insanın kendiyle olan ilişkisine bakması gerekiyor. Kendimizi sevmediğimizde aşk konusunda en büyük hataları yapabiliriz. Genelde yanlış kararlar veririz. Halbuki sen kendini sevdiğinde senin değerinin altında bir duruma veya ilişkiye izin vermezsin. Bir ilişkiye girmek için kendini yüzde yüz sevmen gerekir demiyorum ama yeterli seviyede kendinle sağlıklı bir bağlantının olması gerekir.”
Konu insanın kendisini sevmesine gelince nasıl Zoom’u çalışkan bir öğrenci gibi bu ayın Vogue temasına hazır şekilde açtıysa ben de iyi bir öğrenci olarak onun podcast’lerinden birinde söylediği, kendini sevme konusunun hayattaki anlam arayışıyla ilgisi üzerine bir soru soruyorum. Jay yemyeşil gözlerini açıp kameraya doğru yaklaşırken gülümseyerek söze başlıyor. “Anlam aşk gibidir, onu yaratırsın. Hayatın anlamı, dur anahtarımı bulayım, şu kitabımı nereye koymuştum, ah ya cüzdanım şurada mıydı deyip bulabileceğin bir şey değildir. Hayatta ancak halihazırdaki ve tamamlanmış bir şeyi bulabilirsin. Anlam konusuna olan bakışımızı değiştirmemiz gerek önce.”
Jay anlamın ne olmadığını söyledi, ondan ne olduğunu söylemesini rica ediyorum. “Anlam; tutku, hayatta sahip olduğumuz yetenekler ve de sağlayabileceğimiz hizmetin birleşimidir bana göre. Bu hemen bulabileceğin bir formül değildir, bunları yaşamın boyunca toplarsın. Belki 10 yıl önce ailenden edindiğin bir ders işteki bir deneyiminle birleşiverir. Şimdi bu söylediğim üç kavramı bulacaksın ve ortaya anlam çıkacak gibi bir durum yok. Bir ömür boyunca bunları toplarsın ve zamanı gelince bunları birleştirirsin. Hem bir toplama hem de onları birleştirme meselesidir anlam arayışı.”
Peki ya anlamı bulmak ve yaratmak yolunda kendine göre doğru yolda olduğunu nasıl anlarsın? “Eğer o anları ve deneyimleri merakın yüzünden toplarsan hiçbir zaman hayatta takılmış gibi hissetmezsin. Bu bir göstergedir, meraklıysan sürekli devam eder. Kendinden pay biç. Savaş bölgelerinde çalıştın, bazen bir dizide kısa bir rol oynadın veya bugün benimle bu söyleşiyi yapıyorsun ki bunu başka insanlarla paylaşabilesin... Farklı yerlerden farklı şeyler topluyorsun, içindeki merak duygusu, araştırman, bulman ve birleştirmen konusunda sana yol gösteriyor. Ancak önündeki yapbozda birçok parçan varsa onları birleştirebilirsin, yoksa neyi birleştireceksin?”
Jay, anlamı, aşkı, sevgiyi ve romantikliği bulma ve yaratmada bize düşen görev konusunda çok net. Ama bir de çevresel faktörler var. Ona çevrenin bu buluş ve yaratım süreçlerinde ne kadar etkili olduğunu soruyorum. “Ben güzel konuşma ve diksiyon kursuna ailem tarafından zorla gönderildim. O zaman kendime özgüvenim de yoktu. Bu o zaman kazandığım bir beceriydi ama anlamın tanımını yaparken bahsettiğim hizmet verme konusu benimle değildi o sırada. Ve bir tutkum da yoktu bu konu hakkında. Ama ailemin beni o kursa göndermesi bugün yaptığım işi bu şekilde yapmama katkı sağlıyor. Çocukken aldığımız eğitimler bugünü illaki etkiliyor. Ama unutmamamız gerekir ki sahip olduğumuz yetenekler ve güçlü yanlarımız anlamı bulmak için yeterli değil. Dayanıklı olmak gerekir. Bazen inandığımız şeyi o an onu yapmak hoşumuza gitmese de yapmamız gerekir. Önemli olan bazen de şu an yaptığın şeyin sana verdiği mutluluk kadar o şeyin sağlayacağı etkinin sana vereceği mutluluktur. Anlam arayışımızda bu yaklaşımı benimsememiz gerekir.”
“Peki ya anlamı yaratırken veya bulurken moralin bozulursa ne yapacaksın?” Jay’e biraz önce çalışkan öğrenci olduğum hissiyatını vermiştim ama bitmek bilmeyen sorularımdan sonra beni sınıfta bırakmasına ramak kaldı. Ama o iyi bir öğretmen, gülümsüyor ve cevap veriyor: “Bu, değiştirmek istediğin şeyi ne kadar önemsediğinle ilgili. Yaratmak istediğin etki ne kadar umrunda? Gerçekten umrundaysa illa bir yol bulursun. Denediğin yol çalışmadı mı? O zaman başka şeyler denersin. Mesela kansere çare henüz bulunmadı. Bu konuda kendini bu hastalığa bir çare bulmaya adamış doktorlar “olmadı” diye vazgeçmiyor, başka yöntemler deniyorlar sürekli. Sen de kendi hayatındaki konu neyse benzerini yaparsın. İnan bana bunu yaptığında hayatında her şeyin daha farklı olduğunu görürsün. Üzerine çalıştığın konu hakkında mutluysan kendini insanlarla da karşılaştırmazsın, kendini daha çok seversin, bir fark yarattığını görüyorsan bu sana ayrı bir değer duygusu verir. Bu çok önemlidir; çünkü kendini sevme meselesiyle çok alakası vardır. Gerçek bir sevgi sergilendiğinde ve insanlar sana bunu hissettirdiğinde bu her şeyi değiştirir.”
Jay bir yandan da köklü bir değişim yaratmanın her zaman çok da kolay olamayabileceğini söylüyor. Koçluk sertifika programı başlatmasının sebeplerinden biri de bu. Jay Shetty koçluk programının amacı dinleyebilmeyi ve soru sorabilmeyi desteklemek. Ona göre koçluk da bununla alakalı. Onun koç olarak gördüğü kişi her şeyi bilen bir insan değil, durumları ve insanları dinleyip onlara doğru kararları ve sorumluluğu almaları için destek olan kişi. “İnsanlar dinlenmediğini düşünüyor, anlaşılmadığını hissediyor, benim kim olduğumu görmüyorsun diyorlar zaman zaman birbirlerine ve koçluk insanlara bu şansı veriyor. Kendi hayatlarında veya toplumlarında değişim yaratacak insanlar dinlemeyi asla bırakmaz ve daha iyi bir dinleyici olmayı öğrenmek için çaba sarf ederler.”
Jay, yıllardır herkesi dinledi ve bu dinledikleri üzerinden ona son bir sorum var: “Hayatta seni dinleyen insanlara son bir mesaj verebileceksin, ne derdin?” “Travmanı iyileştir, yoksa başkasına geçirirsin. Fiziksel sağlığına dikkat et, her zaman mutlu ol, mutluluğun en imkansız görüldüğü anlarda bile.”