Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Geçtiğimiz yıl Close filmi ile Oscar adayı olan yönetmen, Akademi Üyesi, Lukas Dhont ile Oscar ödül töreninin eğlence sektörü için değerini konuşmak için buluştuk
Lukas sinematografik yaklaşımını nasıl tanımlarsın?
Sinema benim için insanların iç dünyasına gittiğim ve insanlara diğer insanların iç dünyasını gösterdiğim yer. Bir bakıma kelimelerin anlatabileceğinden daha büyük bir hissiyatın arayışı. Bir yandan da artık kendimle ilgili bildiğim, bilmediğim ve öğrendiğim konuların daha çok farkındayım ve bu alan bütün bunlardan da etkileniyor. Ben Belçikalıyım ve buradaki gerçekçi sinema geleneğinden illa ki etkilendim. Sosyo - realistik bu yaklaşım bana etki etti. Ama bununla birlikte ben de bu yaklaşıma kendi perspektifimden yaklaştım. Bu söylediğim en çok da oyuncularla çalışırken hayata geçiyor. Bu “hayattan daha büyük bir şey yaratma” arayışı her zaman işlerimin merkezinde oldu. Belgesel ve kurmacayı birleştiren bir okulda sinema eğitimi gördüm. Dolayısıyla yaklaşımımın bu belgesel ve kurmaca arasında gidip geldiğini söyleyebilirim. Belirli bir hikayeyi anlatırken bir yandan da oyunculardan gerçek bir şeyi çıkarmak her zaman benim önceliğim oldu. Genç oyuncularla çalıştığın zaman bazen onlardan bir şey istediğinde her şey ilk kayıtta çok doğal olurken aynı şeyi ikinci kez istediğinde bu sefer sahne çok robotik olabiliyor. İlk çekim benim için çok önemli ve o ilk çekimde kamerayı nerede konumlandırmayı seçtiğim. Çünkü günün sonunda o metaforlar içinde, o metaforlar aracılığıyla “o” gerçekliği arıyorsun.
Bu gerçekliğin sağlanması için en çok ne gerekli?
Bu doğru bağları bulmakla ve kurmakla alakalı. Uyum ve de iletişim bu gerçekliğin yaratılabilmesi için şart. Bir bakıma bir işbirliği ama her tarafın aynı şekilde emek verdiği bir ortaklık.
Close filmin geçtiğimiz yıl Oscar’lara aday gösterildi, bu filmin senin için önemi neydi?
Close benim içimde olan ama konuşmasını bilmediğim bir dili keşfetmemi sağladı. Bu bir bakıma sinemanın bizlere verdiği bir şans, sinema başka dilleri konuşmak için bir platfrom ve bunu otantik olarak mümkün kılabiliyor. Bu film bana birçok şey hissettirdi ama küçükken hissettiğim o yalnızlığı konuşma fırsatı buldum. Film izleyici ile buluşunca fark ettim ki aslında çocukken pek de yalnız değilmişim, bir sürü insan aynı şeyleri yaşamış.
Oscar adayı olmak senin için ne anlama geliyor?
Çocukken ailemle beraber Oscar törenlerini izlerdik. Oscar’lar başarının bir sembolüydü. Başarılı filmler ödülü kazanır anlayışı vardı. Dolayısıyla benim çocuk versiyonum çok başarılı hissetti, çok heyecanlandım. Şimdiki halim için daha farklı bir anlam ifade ettiğini söyleyebilirim. Bugün bu ödüllerin bu işi yapma sebebimiz olmadığını biliyorum. Hem kendim hem de ekibim için bu böyle. Bir yandan da çok kişisel bir hikayenin bu ödül platformu aracılığıyla böylesine büyük bir kitleye ulaşması da çok güzel bir deneyim.
Oscar’lara film sektörünün yarışı diyebilir miyiz?
Rekabete dayalı bir dünyada yaşıyoruz. Oscar’lar da hayatta karşımıza çıkan o yarışlardan biri. Bu törene bir oyun ve eğlence olarak bakarsan sana enerji verir ve seni motive eder. En çok sevdiğim kısmı da bu. Bu yarışın aynı zamanda da birçok uluslararası filme bir platform ve ses olması. Akademi bir yandan da herkesi Oscar platformuna nasıl dahil edebileceğine bakıyor. Farklılıkları öne çıkarma konusu gündemde. Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki gelenekselleşmiş süreçler eskinin dünyasını temsil etme potansiyeli taşıyabiliyor ve bunu değiştirmek için elimizden geleni hep beraber yapmalıyız.
Bu değişimi nasıl hayata geçiririz?
Bu soruya bir yazar olacak cevap vereceğim. Hikayeyi normalde söylediğimiz biçimi tekrarlamadan, hikayeyi başka türlü söylemek için bir yol bulabilir miyiz? Bütün o çok iyi bildiğimiz kalıplaşmış kutuları önümüzden kaldırabilir miyiz? Bu bir arayış. Bir bakıma öğrendiğimizi unutma egzersizi. Bunu hayata geçirebilmek için ilk adım da ne yaptğımızın farkında olmak.
2024 Oscar töreni birazdan başlayacak, bu yarış ve karşılaştırma kavramlarına dair söylemek istediğin son bir şey olur mu?
İnternet ve sosyal medya bizi zaten böyle bir yaklaşımın içine sokuyor. İnsanlar bu formatlar yüzünden, gördükleri üzerinden bu karşılaştırmayı yapıyorlar. Bu her zaman da negatif değil. Bazen de karşılaştırmak iyidir zira neyi isteyip neyi istediğimizi göstermek için bir araç olabilir. Bu potansiyel avantaj da olsa büyük bir riskin varlığını unutmamak gerekiyor. Biraz da senin platformlara nasıl baktığın ve onları nasıl kullandığınla alakalı her şey. Ben mesela sosyal medya sayesinde dünyaya çok daha yakın hissediyorum. Bir sürü farklı kanal var. Bir şeyleri tüketme biçimimiz hep değişiyor. Bu durum başka kimlikler yeni olasılıklar getiriyor, belki de soru şu; “biz bunun neresinde duracağız?”