Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Süper model ve çevre aktivisti, doğaya geri vermenin önemini ve çözümün bir parçası olabilmek için insanların neler yapabileceğini Vogue için özel olarak açıklıyor.
Fotoğraf: Nino Muñoz
Gisele Bündchen geçtiğimiz temmuz ayında 40 yaşına bastığında doğum gününü kutlamak adına 40 bin ağaçdikmeye karar verdi; bu rakam, hayranlarının akıl almaz desteğiyle kısa süre içerisinde 250 bine ulaştı. Bu, 10 yılı aşkın bir süredir sözünü sakınmayan bir çevre aktivisti olan Brezilyalı süper modelin başlattığı çevre dostu sayısız inisiyatifin yalnızca en yeni örneği. Bündchen, 2009’dan bu yana Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nın küresel iyi niyet elçiliğini yapıyor. Amazon’daki ormansızlaşmanın yıkıcı etkisine karşı duruşunun yanı sıra yakın zamanda Netflix belgeseli Kiss the Ground için baş yapımcı rolünü üstlendi.
Bündchen, Vogue için kaleme aldığı bu kişisel denemede dünyayı bulduğundan daha iyi bırakmaya neden bu kadar kararlı olduğunu ve söz konusu iklim kriziyle mücadele herkesin üzerine ne tür görevler düştüğünü anlatıyor.
Bu gezegenin gücünü kullanın ve koruyun
Doğduğumdan bu yana doğayla aramda derin bir bağ hissediyorum; doğa, benim için enerjimi topladığım yer. Brezilya’nın güneyindeki bir köyden geliyorum. Okul olmadığı zamanlarda annem beni ve kız kardeşlerimi anneannemin evine bırakırdı. Onu ziyaret etmeyi hep çok severdim çünkü sabahları inekleri sağıp tavukların yumurtalarını toplardık; kendi sebzelerini ve bitkilerini yetiştirdiği bahçesiyle ilgilenmesine yardım ederdik. Anneannem doğaya büyük bir minnet duyardı ve yediği her şeyi kendi elleriyle yetiştirirdi. Çok güzeldi.
Doğayı hayatım boyunca böylesine sevmeme rağmen, doğanın son derece büyük olmasına rağmen sandığımdan çok daha kırılgan olduğunu fark etmem Amazon yağmur ormanlarını ilk kez 2004 yılında ziyaret etmemle oldu. Xingu bölgesindeki Kisêdjê kabilesiyle vakit geçirdim. Bu muhteşem insanlar doğaya büyük bir saygı besliyorlardı ve onunla ahenk içinde yaşıyorlardı. Doğanın nimetleriyle hayatta kalmalarına rağmen ihtiyacı olandan fazlasını almıyorlardı. Yine de ormansızlaştırma ve su kaynaklarını kirleten madencilik sebebiyle hayatları risk altındaydı.
Yardımcı olmak adına bir şeyler yapma ihtiyacı hissettim ve bölgede yaşayan, doğal kaynakların değerini anlayan yerli insanlara yardım edebilecek projeleri desteklemeye başladım. Şu an hayatta olmamızın tek nedeni Doğa Ana’nın bize ihtiyacımız olan her şeyi sağlaması. Peki, biz ne yapıyoruz? Hep alıyoruz. İnsan ırkı olarak her şeyin varoluş amacının bize hizmet etmek olduğuna inanıyoruz ama bu doğru değil. Dünya yaşayan bir canlı. Bu harika kaynaklara sahip bu güzel gezegende yaşayabildiğimiz için ne kadar şanslı olduğumuzu anlamamız büyük önem taşıyor.
Gezegeni koruma çabalarımın nedeni insanlığın hayatta kalma mücadelesine ve tüm türlerin sağlığına hizmet etmek istemem. Gezegenin bize verdiği nimetleri korumazsak ve bu gezegende yaşayan diğer farklı canlılarla uyum içerisinde yaşamayı öğrenmezsek yok olanlar bizler olacağız. Gezegenin hayatta kalmak için bize ihtiyacı yok; bizim gezegene ihtiyacımız var. İnsanlar olarak bu gerçeği fark etmemiz lazım.
Fotoğraf: Daniel Jack Lyons
Dünyayı bulduğumuzdan iyi bırakmak
Çocuk sahibi olmak çevre dostu çalışmalarımı çok daha ivedi kıldı. Yanımızda hiçbir şey götüremeyeceğimizden, asıl önemli olan arkamızda ne bıraktığımız. Dünyayı tüm çocuklar için daha iyi bir yer kılmak, Dünya’nın hazinelerinin keyfini sürmeye devam edebilmeleri ve dünyamız üzerinde olumlu bir etki bırakabilmeleri için onlara doğru araçları sağlamak istiyorum.
Çocuklar söz konusu olduğunda en önemli nokta örnek olmaktır. Evimizde bir bahçemiz var; burada çocuklar yaşamın oluşabilmesi için ne kadar zaman geçmesi gerektiğini görüp anlıyorlar. Mevsime uygun beslenmeyi öğreniyorlar. Mevsimi değilse çilek almayacağımı öğrendiler. Plastiğin ne kadar önemli bir konu olduğunu biliyorlar. Sahillerdeki plastikleri görüyorlar. Onlara okyanusta midelerinde plastikle bulunan balinaların videolarını gösterdim. Tıpkı benim gibi, onlar da bu tür konularda hassasiyet geliştirdiler. Doğanın nasıl işlediğini anlamaları çok önemli. Doğanın büyüsünü bir kez hissettiler mi ona âşık olup onu korumak isteyecekler.
Yaşamımda ve işlerimle yapmayı seçtiğim her şey nihayetinde tek bir amaca hizmet ediyor: “Dünyayı bulduğumdan daha iyi bırakmayı nasıl başarırım?” dünyada yanlış giden şeylerden sayfalarca bahsedebilirim ama bu hiçbir şeyi değiştirmeyecek. Dünyayı değiştirmek istiyorsak önce kendimizi değiştirmeliyiz.
Hepimiz çözümün bir parçası olabiliriz
Temmuz ayındaki 40’ıncı doğum günümde 40 bin ağaç dikmeye karar verdim ve herkesi bana katılmaya davet ettim. Bu gezegende yaşayan 7,5 milyar insanın kendi yaşamlarını kutlamak adına küçük bir ağaç diktiğini hayal edin… Gerçekten de her yıl 7,5 milyar ağaç dikmiş olurduk. Çok kısa bir süre içerisinde Dünya’yı ıslah edebiliriz.
Bu, Dünya’yı ıslah etme fikri Netflix belgeseli Kiss the Ground’un baş yapımcılığını üstlenmemin de sebebi. Belgesel yenileyici tarımdan bahsediyor: Daima toprağı tüketmektense, toprağı besleyerek yiyecek üretmeyi nasıl başarırız? Yiyeceklerimizi sürdürülebilir bir şekilde nasıl üretebiliriz? Fikir öylesine ilham verici ve çözüm odaklı ki, filmi izleyenler umut dolu hissediyor. Beni öyle hissettirdi.
Geçtiğimiz 10 yıl boyunca Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nın küresel iyi niyet elçisiyim. Bu zaman zarfında, dünyanın dört bir yanındaki çok çeşitli insanlardan harika şeyler öğrendim. Kültürler gıda ve su konusundaki zorlukları aşmak ve sürdürülebilir çözümler üretmek adına harika yeniliklerde bulunuyorlar. Bu oldukça ilham verici. Onlara minnettarım. Ben de sahip olduğum platformu bu bilgiyi yaymak ve daha çok insanı bu konulardan haberdar etmek için kullanıyorum.
Doğa Ana’nın kıymetini bilmemizin önemini umarım herkes anlar. Bu güzel gezegen bizim yalnızca evimiz değil, aynı zamanda yaşam kaynağımız. Her birimiz dünyanın bütünlüğüne katkıda bulunmak adına bir şeyler yapabiliriz. Kendimize şunu sorabiliriz: Dünyada önemli bir etki yaratmada nasıl bir rol üstlenebilirim? Her eylem ve seçimimizin bir etkisi var. Çözümün mü, yoksa sorunun mu bir parçası olmak istiyorsunuz? Her birimizin vermesi gereken bir karar bu. Umudum, hepimizin yaşama hizmet etmeye başlaması.
Nihai hedefim güzel gezegenimizi çocuklarıma, bütün çocuklara ve gelecekteki nesillere saklayabilmek.
Emily Chan derledi.
Kiss the Ground’u Netflix’te izleyebilirsiniz.