Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
2021 yılında yağmurlu bir günde, yeni nişanlanan çift kapıdan içeri girdiklerinde burasının kendi evleri olduğunu biliyorlardı.
Emily, Paris'te olabilir ama Lily Collins, Los Angeles'ın doğu yakasında. Şehrin en sakin yerlerinden birinde, çınar ağaçlarıyla çevrili, Orta Çağ'dan kalma bir evde yaşıyor; öyle tenha bir bölge ki, Vogue çekimi sırasında kendisiyle aynı bölgede yaşayan bir arkadaşı onu arıyor ve dışarıda park etmiş arabaların sayısından endişelendiğini belirtiyor. (Telefonu kapattıktan sonra bana dönerek “Evet, bu planlanmış bir şey” diyor gülerek). Genellikle pazar günleri, Lily ile kocası Charlie McDowell, köpekleri Redford ile uzun yürüyüşlere çıkıyorlar. Ardından ise Kumquat Coffee ya da Amara Kitchen gibi favori mekanlarından birinde kahvaltı ediyorlar. Charlie kahvaltılık burrito, Lily ise avokadolu tost sipariş ediyor: “Biraz pul biberle mi? Belki bir gün!” diyor. Daha sonra, eğer canları isterse, yerel bit pazarını dolaşıyorlar. Haftanın diğer günlerinde ise tüm günü evde geçirmek tercihleri. “Burası güvenli, gözlerden uzak bir vaha” diyor.
Fotoğraf: Justin Chung
Lily ve Charlie buranın sıradan bir ev olmadığını her zaman biliyorlardı. Kapının önündeki Ulusal Tarihi Yerler Sicili levhası bundan emin olmalarını sağlıyordu. Savaş sonrası Amerikan devleti, dönemin önde gelen mimarlarından cepheden dönen milyonlarca asker için uygun fiyatlı evler inşa etmesini istemiş. İkilinin yaşadığı ev de bu mimarların hazırladığı ilk örnek evmiş. (Peki diğerleri? Batı Hollywood'daki The Stahl House'un yanı sıra Ray ve Charles Eames'in birkaç mülkü). 2021 yılında yağmurlu bir günde, yeni nişanlanan çift kapıdan ilk kez girip harlı bir şömine gördükleri an bu evin kendi evleri olduğunu anlamışlar. “Birbirimize baktık ve daha fazlasını söylemeye gerek duymadığımız çok duygusal bir deneyim yaşadık” diyor. Ardından ev için hemen teklif vermişler.
İç mimar Emily Farnham ile birlikte tarihi evi büyük bir özenle yenilerken aynı zamanda kendileriyle özdeşleştirdiler. Lily, annesinin hediyesi olan eski evinden kalma bir 20th Century Fox tabelayı duvara asarken Charlie'nin aksesuar seçimi annesinin en yakın arkadaşının hediyesi olan vintage bir saat oldu. Lily rafları aralarında Steinbeck'in ilk baskı romanlarının da bulunduğu eski çocuk kitapları ve moda broşürleriyle doldururken - Lily, “Kesinlikle moda benim en büyük tutkum,” diyor - Charlie de oturma odasını sandalyelerle doldurmuş. (Collins-McDowell ailesinin Hans Wegner'lerden Finn Juhl'lara kadar çok etkileyici bir sandalye koleksiyonuna sahip olduklarını söylemeliyim. “Charlie bunu söylediğini duyunca sana bayılacak,” diye gülüyor Lily.)
Fotoğraf: Justin Chung
Her ikisi de mutfakta duran bir değil iki Noma yemek kitabı ya da Marta Maas-Fjetterstrom'un yüzyıl ortası halıları gibi İskandinav esintili aksesuarları kucaklıyor. Lily'ye göre Charlie'nin sandalyelerden daha çok sevdiği tek şey halılar; Instagram'da ya da müzayede evlerinin web sitelerinde halıları incelemek için saatlerini harcıyor ve bunu her yaptığında Lily ona biraz daha aşık oluyor. Elini göğsüne koyarak “Bana halı göstermeyi seven bir adam!” diyor.
Lily iç mekan tasarımını “Orta Çağ Kaliforniya'sının İskandinavya ile buluşması” olarak tanımlıyor ve bu yaklaşım evin etrafını da kapsıyor: Dışarıda, Noma'nın ünlü bahçesini yapan tasarımcı Piet Oudolf'tan esinlenerek tasarlanmış bir bahçe bulacaksınız. Zamanla çift İskandinav kültüründen o kadar etkilenmiş ki Kopenhag'da bir mülk bile satın almışlar. “Ancak bu evi, İskandinavya'da gerçekten kök salmaya başlamadan önce hazırlamıştık” diyor ve ekliyor: “Zamanının çok ötesindeydi, çünkü yıllar sonra bu kültürün etkisi altına gireceğimizi fark etmemiştik.” Lily'nin bahsettiği Kaliforniya havasına gelince? Çift, ilk mimarın tercihi olan beton zeminleri eve yeniden yerleştirerek sıcak toprak tonlarıyla yeniden yorumlamış. Ön girişin dışında ise mükemmel bir şekilde yontulmuş bir bonsai ağacı var.
İşin uzmanları tarafından en iyi şekilde tasarlanan bu evdeki her ayrıntının ayrı bir anlamı bulunuyor: Lily ile evi gezerken kendisine sorduğum her parçanın bir hikayesi vardı. Örneğin mutfakta düzinelerce toprak tonlarında kupa var ama onun favorisi düğününden hatıra kalan orman yeşili bir Yeti kupa. (İkilinin düğünü taşındıktan birkaç ay sonra Colorado'daki Dunton Hot Springs'te gerçekleşti. Yeni çift balayına çıkmak yerine yeni evlerinde vakit geçirmeyi tercih etmişler: “Düğünden hemen sonra bu eve geri döndük. Kendimizi çift olarak hissettiğimiz bir yerde olmak zaten bence en doğrusuydu.”) Ardından turumuza devam ediyoruz ve bana duvardaki bir tabağı göstererek eskiden Ingmar Bergman'a ait olduğunu söylüyor. Lily'nin Charlie'ye Noel hediyesi olarak aldığı imzalı ilk baskı bir Winnie the Pooh kitabı ise kütüphanenin bir köşesinde duruyor. Sonra köşede duran iki komik vintage Danimarka heykeli dikkatimi çekiyor. Meğer bu heykellerin isimleri varmış: Postacı Pat ve Ronnie Wood. “Eski İngiliz müzisyenlere benziyorlar,” diyor Lily gülerek. (Haksız değil. Bir tanesi gerçekten de Ronnie Wood'a benziyor).
Geçtiğimiz Aralık ayında Lily ve Charlie bir yılbaşı partisi düzenlemişler. Kendileri için oldukça özel olan bu evi Noel süslemeleriyle dekore ederek tüm gece misafirlerine şarap, peynir ve akla gelebilecek tüm bayram yemeklerini ikram ederek Noel müziği çalmışlar. Ve son olarak ilk kez o gece hayran oldukları şöminede ateş yakmışlar. İşte bu görüntüyle kapıdan içeri giren herkes, onlar gibi bu eve aşık olabilirdi.
Saç: Gregory Russell; Makyaj: Fiona Stiles; Manikür: Thuy Nguyen; Çiçek düzenlemesi: Joie Einstein, Coquelicot ve Clover.