Değerli bir Aile Mirası

Söz konusu bir aile şirketi olduğunda akla gelen ilk şey, aile bireylerinin işle kurduğu ilişki oluyor genelde. Lazzoni kreatif direktörü Efe Kababulut’un tasarıma ilgisi küçük yaşlarda başlamış. Kababulut, mobilya üreticisi bir ailede doğup büyümüş, gençliğinin çoğunu ailesinin fabrikalarında geçirmiş. Ailenin köklerini ve işlerini; “Dedelerimizden gelen bir ahşap işiyle ilgilenme durumu söz konusuydu. Hâliyle sadece ben değil, hepimiz zaten işin içinde büyüdük” diyerek anlatıyor. Kısacası bir aile mirası Lazzoni…

Marka her ne kadar köklü bir geçmişe sahip aile şirketi olsa da bugüne uyum sağlama konusunda da oldukça başarılı. Global pazardaki başarısı, bunun en önemli kanıtı… Kababulut; “Dönemin şartları ve gelişen dünyanın önümüze getirdikleriyle beraber artık mobilyada konfor ve rahatlığın yanına tasarımın önemi eklendi. Eskiden mobilyada belki sadece konfor ve rahatlık arayan müşteri, artık sadece tasarım sebebiyle bile konfordan ödün verebilir oldu. Bu da hâliyle bizleri tasarım alanında gelişmeye itti” diyerek özetliyor bu durumu. Aile şirketinin güçlü bağları, global alanda alınan eğitimlerle de birleşince Lazzoni’nin tasarım alanında öncü bir markaya dönüşmesi sürpriz olmuyor.

Bir aile mirasını yönetmek daha farklı bir sorumluluk da getiriyor şüphesiz. Kababulut bu sorumluluğu; “Temelleri yıllar önce atılan bir işi devralıp yönetiyoruz, dolayısıyla bu iş bizim için herhangi bir firmada işe girip çalışmaktan çok daha ötesi” diyerek anlatıyor ve ekliyor: “Günün sonunda burası bizim için para kazandığımız ve iş yaptığımız bir yer olmaktan çıkıp, yıllar önce bize devredilmiş ‘manevi bir miras’ oluyor.”

Efe Kababulut, eğitim ve iş vesilesiyle hayatının farklı dönemlerini dünyanın pek çok şehrinde geçirmiş bir isim. Kababulut’a göre bu durum avantajları ve dezavantajları beraberinde getiriyor. Dünyanın birçok şehrinde olunca; müşteri dinamiklerinin, kültürün, tasarım dilindeki beklentilerin değiştiğini söylüyor. Türkiye’de hiç ilgi görmeyen, satılmayan bir ürünün, Amerika’da en çok satışı yapılan ürüne dönüşebildiği örneğini veriyor. Bu durumun temel nedeninin ise müşterilerin yaşam alanlarının farklılıkları olduğunu söylüyor. Özellikle Amerika ve Türkiye arasındaki farklı tüketim pratiklerini şöyle anlatıyor: “Türkiye’de insanlar devasa evlerde yaşadığı için kompakt ve fonksiyonel ürünlere çok rağbet göstermezken, New York’ta 1+1 kutu gibi bir evde yaşayan müşterimiz için durum çok daha farklı… Tek bir ürünle birden çok çözüme kavuşmak istediği için, biz de ürün gamımızı sürekli güncel tutmaya çalışıyoruz ve bu sayede gelişiyoruz. Çünkü bizi asıl besleyen ve yönümüzü belirleyen, müşterilerin beklentileri oluyor.” Türkiye’deki eğilim ve trendlerin de eskiye kıyasla daha oturmuş bir tasarım dilini merkeze aldığını söylüyor Kababulut. Kababulut’a söz konusu mobilya tasarımı olduğunda paylaşabileceği ipuçlarını sormayı da ihmal etmiyoruz. Her şeyden önce mobilya alışverişini, kendimizi en ait hissettiğimiz ortam olan evimiz için yaptığımızı hatırlatıyor. Kişinin kendine özel alanını tasarlarken mutlaka profesyonel bir destek alınmasından yana olduğunu söyleyen Kababulut, yaşam alanlarının da birer ruhu olduğuna dikkat çekiyor: “Yapılan araştırmalarda mobilya alışverişinde mutsuzluk oranının yüzde 90 seviyelerinde olduğunu göz önüne aldığımızda, profesyonel bir mağaza desteğinin kaçınılmaz olduğunu anlayabiliriz.”

Lazzoni, temelleri yıllar önce atılmış bir marka olmasına rağmen etki alanını büyütmeye devam ediyor. Bu nedenle rotası daima globalden yana oluyor. Markanın yurtdışı macerası yıllar önce New York’ta Chelsea mağazasının açılmasıyla başlamıştı. Kababulut bu adımı mihenk taşı olarak tanımlıyor. Zira bu noktadan sonra marka bir kırılma yaşamış: “Tüm organizasyon yapımız, pazarlama stratejilerimiz, misyon ve vizyonumuz kabuk değiştirdi diyebilirim. Bugün geldiğimiz noktada Amerika’da 10 mağazaya ulaştık, Kanada’da yıl sonuna kadar iki mağazaya ulaşmış olacağız. Londra mağazamızın ise Mart ayı sonu itibariyle hizmet vermeye başlamasıyla birlikte artık Avrupa’ya da göz kırpıyoruz.”Bu başarının tek bir sırrı olmadığını söylüyor Efe Kababulut. Ona göre çalışma ve vizyonun yanı sıra şans da önemli bir faktör. Dedesinin yıllar önce başlattığı, babasının vizyonuyla bugünlere gelen Lazzoni’nin bugünü için kardeşi Berke Kababulut ile çalışmaya devam ediyor. En büyük hedefleri de markalarını global pazarda bir tasarım gücü haline getirmek: “Global mağazalaşma sürecinde belli bir yol kat ederek iyi bir seviyeye geldiğimizi düşünüyoruz ve önümüzde bir – iki yıl içinde Amerika’da ve İngiltere’de projeli işler ayağında çok daha büyük başarılar elde etmeyi hedefliyoruz. Şu anda üstünde çalıştığımız üç büyük otel/rezidans projesi var ve hepsinin iç mimari tasarımını Lazzoni’de in-house olarak yapıyoruz. Bu da bizim için tatmini yüksek bir çalışma şekli.”

Lazzoni’nin global pazardaki gücü ve geleceğe yatırım yapan vizyonu için çalışmalar devam ediyor. Marka, 12 - 17 Nisan tarihleri arasında Amerika’nın önde gelen dokuz tasarımcısını Türkiye’de bir araya getirdi. Bu projenin kendileri için çok değerli olduğunu belirtiyor Efe Kababulut. Programın yaratım süreci ve amaçları için sözü tekrar kendisine bırakıyoruz: “Amerika’da bire bir çalıştığımız, ülkenin en önemli mimarları arasında gösterilmiş seçkin bir kitleyi beş gün boyunca sponsorlarımızla beraber Türkiye’de kendi evimizde ağırladık. Amacımız aslında Lazzoni isminin bu topraklarda ne kadar güçlü olduğunu onlara göstermek ve üretim - tasarım tesislerimizi ziyaret etmelerini sağlamaktı. Etkinlik programında İstanbul’da Lazzoni mağazası ziyareti, bizim için çok değerli bir proje olan ve tamamen Lazzoni tarafından tasarlanmış dünyaca ünlü Six Senses Hotel’in turu, Design Et Al tarafından yılın en iyi projeleri arasında seçilen Ulus’taki İmar projemizin gezisi ve Lazzoni Hotel’i ziyaret ile konaklama vardı. Ardından Ankara’da bulunan iki fabrikamızı ve tasarım tesislerimizi ziyaret ederek bizi daha yakından tanımalarına fırsat verdik.

Lazzoni ürünlerini detaylı incelemek için www.lazzoni.com 'u ziyaret edebilirsiniz.