Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Doğduğu 2020 yılından bu yana kendine özgü bir topluluk yaratmayı başaran yeni nesil hijyen markası Beije’i, kurucu ortaklarından Naz Özbek’le keşfe çıkıyoruz.
Doğaya ve insan vücuduna saygılı menstürel ürünler sunuyor. Elde ettiği kârın bir kısmını sivil toplum kuruluşlarına bağışlıyor. Regl, cinsel sağlık ve doğum kontrol yöntemleri gibi tabulaşmış konularda aydınlatıcı bilgiler sunuyor; bizlere bir rehber gibi yol gösteriyor. Doğduğu 2020 yılından bu yana kendine özgü bir topluluk yaratmayı başaran yeni nesil hijyen markası Beije’i, kurucu ortaklarından Naz Özbek’le keşfe çıkıyoruz.
Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
Tabii ki! Doğma büyüme Ankaralıyım. Üniversite için Amerika’ya gittim; University of Pennsylvania Wharton School’da Sosyoloji ve Ekonomi bölümünden mezun oldum. Mezuniyetten sonra kısa bir ajans deneyimi edinip hızlıca sektör değiştirdim. New York’taki ilk tecrübelerim kültür-sanat ve yazarlık tarafındaydı. Kültür-sanat alanında özellikle etkinlik planlama ve topluluk yönetimi yaptım; yazarlık tarafında ise bağımsız kültür-sanat ve wellness yayınlarıyla çalıştım. Ardından, 2017 yılında New York’ta yoga eğitmenlik sertifikası alarak Sky Ting adlı bir stüdyoda ders verdim ve ileri seviye birkaç sertifika programı daha tamamladım. Türkiye’ye 2018 yılında döndüğümde bir süre ABD’de farklı markalara içerik ve marka stratejisi tarafında danışmanlık yaptım. Ve nihayet 2019 yılının son aylarında yolum Beije ile kesişti.
Beije özelinde bugünlerde nelerle meşgulsünüz?
Beije, şu anda hayatımın merkezinde. Zamanımın çoğu marka ile ilgili her detayı düşünmeye, kurgulamaya ve hayata geçirmeye programlı. Burada, beni en çok heyecanlandıran, yaptıklarımızdan çok yapmaya hazırlandıklarımız ve markamızın etrafında oluşmaya başlayan topluluk! Bunların yanı sıra, bir yandan içerik stratejisi üzerine danışmanlık veriyor, bir yandan freelance yazarlığa devam ediyor, bir yandan da yakında sunmayı umduğum farklı bir marka üzerinde çalışıyorum. Haftanın bir günü de Açık Radyo’da bir müzik programı sunuyorum. Müzik merakımı ve yaratıcılık ihtiyacımı büyük ölçüde tatmin eden, bir işten öte bana müthiş keyif veren harika bir hobi bu.
Peki, markanın diğer ortakları Doruk Akpek ve Eren Üngör ile yollarınız nasıl kesişti?
Doruk ile ilk ve ortaokulu aynı okulda okuduk; üstelik aynı dönemlerde New York’taydık. Beije’in hikayesinin başlangıcı da zaten Doruk’a dayanıyor. ABD’de 3-4 sene çalıştıktan sonra Türkiye’ye dönüyor. ABD’de başarısını kanıtlamış bir iş modeli olan doğrudan-tüketiciye modelini ve beraberinde abonelik sistemini burada denemeye karar veriyor. Beije, ilk satışını Ocak 2020’de yapıyor. (Evet, bir pandemi şirketiyiz.) Yollarımız, bunun öncesinde ikimiz de Türkiye’ye döndükten sonra kesişiyor. Doruk’la bir gün bir kafede buluşuyoruz, o cebinden bir ped çıkarıp bana uzatıyor ve “Böyle bir projem var, ilgini çeker mi?” diye soruyor. Pandeminin hepimizi eve kapattığı dönemde ben tüm günümü Beije’i düşünerek geçirmeye başlıyorum. Sonrasında, 2019 yılının sonlarında resmi olarak güçlerimizi birleştiriyoruz.
Eren de o sıralar New York’ta, MBA programının ilk yılında. MBA’e gitmeden önceki yaz sezonunu ise Beije ofisinde geçiriyor ve ardından New York’a gitse de gönlü burada kalıyor. İlk senenin sonunda MBA programını dondurarak, Beije’e katılmak için Türkiye’ye geri dönüyor. Beije’in şu anki kurucu ekibi işte böyle oluşuyor. Doruk, teknoloji ve girişimcilik tarafını, ben marka ayağını, Eren ise finans ve operasyon tarafını yönetiyor. Ama bir start-up olmanın gereği olarak hepimiz, her şeyle ilgileniyoruz.
Peki, markayı kurarken neler hayal ettiniz? Beije’in temsil ettiği değerleri nasıl özetlersiniz?
Regl olan bireyleri kaliteli ürünlerle buluşturmak, değer verdiğimiz konularda toplumsal farkındalığı artırmak ve bu süreçte doğaya, topluma ve herkese faydalı olmak… Bu hedeflerle çıktık yola. Kendimizi sadece kaliteli ürünler üreten bir şirket olarak değil, inandığı ve savunduğu değerler, değiştirmek istediği birtakım olgular olan bir topluluk olarak da tanımlıyoruz.
Bu yolculuğun başında, sağlıklı ve doğal menstrüel hijyen ürünlerine erişimin ne kadar zor olduğunu fark ettik. Doğrudan-tüketiciye iş modelimiz sayesinde üreticiden tüketiciye ulaşan tüm süreci yönetebiliyoruz. Bu sayede kimyasal içermeyen, sağlıklı ve organik hijyenik ped, tampon ve menstrüel kap gibi ürünleri neredeyse market fiyatlarında, ve hatta zamların arttığı bu günlerde market fiyatlarının da altında fiyatlarla üyelerimizle buluşturabiliyoruz.
İşin marka tarafında ise Türkiye’de doğru bilgiye ulaşılması, konuşulması ve deneyim paylaşımı yapılması çok güç bir konu olan menstürasyon hakkında konuşuyoruz. Zamanla kabuk bağlamış, tabulaşmış bu konuya yaklaşımı biraz olsun değiştirebilmek, bir diyalog yaratmak, konuşulması için alan açmak istiyoruz. Zaman içinde, bize “demek ki bir boşluğu doldurmaya başladık” dedirten harika bir cemiyet oluştu BEIJE’in dijital kimliği etrafında. Her gün bu topluluktan öğreniyor, istek ve ihtiyaçlar doğrultusunda içerik üretmeye çalışıyoruz.
Bunun yanı sıra, iklim krizi, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve gelir adaletsizliği gibi çokça sorunla karşı karşıya kalan bir nesil olarak, artık sadece kendimizi düşünme lüksümüzün olmadığına inanıyoruz. Bu bilinçle, elde ettiğimiz kârın %8’ini, Türkiye’nin farklı bölgelerinde ihtiyacı olan bireylerin menstrüel hijyen ürünlerine ulaşımını sağlayan farklı dernek, kurum veya gönüllü kuruluşlara bağışlıyoruz. Askıda Ped projemiz kapsamında ise BEIJE abonesi olan ya da olmayan herkesin, tek bir kişinin, üç kişilik bir ailenin veya 12 kişilik bir sınıfın aylık ped ihtiyaçlarını karşılayabileceği bir model sunuyoruz.
Ürünlerinizde kullandığınız materyallerden, hammaddelerden söz edebilir misiniz biraz?
Menstrüel Kap, örneğin, yüzde 100 medikal silikondan üretiliyor, kullanım talimatlarına uyulduğu takdirde 10 senelik ömrü var. Bu 10 senelik sürecin sonuna kadar hiçbir menstrüel atık üretmiyor. Dolayısıyla en doğa dostu ürünümüz şu anda kap. Organik Pamuk Tampon, bir başka ürünümüz. Piyasadaki tampon ürünlerinin büyük çoğunluğu, sentetik polietilen materyallerden üretiliyor. Bunlar, hem doğa hem de insan vücudu için zararlı. Pamuk (hatta organik pamuk) ise daha iyi bir alternatif sunuyor. Buradaki enteresan bir ikilem ise organik pamuğun normal pamuğa kıyasla 6 kat daha fazla su tüketiyor olması. Yani konu sürdürülebilirlik olduğunda, çoğu zaman bir alma-verme durumu söz konusu oluyor diyebiliriz. Organik Bambu Ped ise bambu bitkisinden yapılıyor. Bambu, büyümek için hem çok az su istiyor hem de çok hızlı yetişiyor. Ayrıca doğal olarak hipoalerjenik ve antibakteriyel özelliklere sahip.
Nasıl çalışıyor BEIJE? Markanızı ilk defa deneyecekler için önerdiğiniz başlıca paketler neler?
BEIJE, abonelik sistemiyle çalışıyor. Beije.co adresine tıkladığınızda Ürünler sekmesinden dilediğiniz kadar ve/veya menstrüel döngünüzün yoğunluk ve uzunluğuna göre ihtiyacınız olan kendinize özel bir paket hazırlıyorsunuz. Ped tarafında Günlük, Normal, Süper ve Süper+ olmak üzere toplam dört; tampon ve kap tarafında ise Standart ve Süper olarak ikişer boyut seçeneğimiz var. Kap, tek seferlik satılan bir ürün; yani abonelik sistemimize dahil değil. Ped ve tamponlu paketleri ise iki ayda bir, otomatik olarak abonelerimizin kapısına gönderiyoruz! Yani hazırlıksız yakalanmak, indirim kovalamak, beklenmedik fiyatlarla karşılaşmak gibi durumlara son veriyoruz aslında. Oluşturduğunuz paketin fiyatı neyse, her iki ayda bir kartınızdan o miktar çekiliyor. İstediğiniz zaman paketinizin içeriğini değiştirebiliyor, gönderimini birkaç aya kadar atlayabiliyor, istediğiniz zaman, hiçbir koşul olmadan aboneliğinizi iptal edebiliyorsunuz. Her pakette minik hediyelerimiz de oluyor.
Biraz da insanları aydınlatan, bilinçlendiren blog platformunuz Döngü’ye değinmenizi istesek…
Tabii ki! Döngü bizim tutkuyla geliştirdiğimiz bir proje! Üzerinde neredeyse bir yıl boyunca çalıştık ve sonuç gerçekten bizi bile şaşırttı. Orası yaşayan bir yer; sürekli yeni içerikler ekliyor, bize gelen talepler doğrultusunda orayı zenginleştirmeye çalışıyoruz. Menstrüasyon, zaman içerisinde üstü kapatılsa ve tabulaşsa da bireylerin bedenlerini, fizyolojilerini ve zaman zaman psikolojilerini de etkileyen bir konu. Ürün içeriklerimizin doğal oluşu, markamızın, iletişim stratejimizin şeffaflık ve samimiyetinden çok da bağımsız değil aslında. Bireyin doğru ve güvenilir bilgiye ulaşma özgürlüğüne inanıyoruz. Vücuduna yerleştirdiği, tenine doğrudan temas eden bir ürünün içeriğini bilmek ve sorgulamak her nasıl ki bir bireyin hakkıysa bireyin bedensel ve ruhsal sağlığını etkileyen konularda güvenilir bilgiye erişimi de bir hak olmalı, bize göre.
Döngü’yü hazırlarken, işe kendi bilmek istediğimiz konuları araştırarak başladık. Her içeriğimizin kaynakçasını tutup, paylaşıyoruz. Genellikle yabancı kaynaklar kullanıyoruz, çünkü maalesef araştırdığımız konularda güvenilir bilimsel Türkçe kaynaklar çok sınırlı. Araştırıyor, okuyor, sorguluyoruz; sonra derleyip, yazıyoruz. Burada işimizi çok ciddiye alıyoruz çünkü bizi sosyal medyada takip eden ve bize yönlendirdikleri sorulardan, bu konularda sohbet edebilecekleri, danışacakları kimse olmadığını bildiğimiz binlerce kişi var. Bu yüzden, aklındaki bir soruya cevap için Döngü’ye gelen herkesin doğru bilgiye eriştiğinden emin olmamız gerekiyor. Sık sık, bize geldikleri sorularla ilgili bir uzmana danışmaları gerektiğini hatırlatıyoruz. Bir Beije Medikal Danışmanlık konseyimiz var. Biz de belirli aralıklarla aldığımız soruları, oradaki uzmanlara yönlendiriyor, gelen cevapları takipçilerimizle paylaşıyoruz.
Platformun farklı alanlarına, burada işlediğiniz önemli konulara örnekler verebilir misiniz?
Döngü’de cinsel, menstrüel, ruhsal ve bedensel sağlığın yanı sıra çeşitli toplumsal konulara da yer veriyoruz. Feminizm, menstrüel ürünler tarihçesi ve hormonları esas alan Ders 101 temalı içerik serilerinden regl, cinsel sağlık, doğum kontrol temalı 50-60 sayfalık rehberlere ve hatta film, müzik, kitap önerilerine kadar uzanan geniş bir içerik yelpazemiz var. İçerik stratejimizi ise bize yöneltilen sorulara göre değiştiriyor, ekleme-çıkarmalar yapıyoruz.
Bugünlerde en çok ne tür sorular alıyorsunuz?
Bize yöneltilen başlıca sorular, cinsel sağlık ile ilgili. Örneğin, farklı korunma yöntemleri, ilk cinsel deneyimle ilgili bilinmezlikler, cinsellik ve menstrüasyon gibi konularda çok fazla soru alıyoruz. Cinsellik, okullarda çok detaylı ele alınmayan ve aile içinde de farklı sebeplerden ötürü rahatça konuşulmayan bir konu olduğundan takipçilerimiz sorularını sık sık bize yönlendiriyorlar. Bu konularla ilgili paylaşım hazırlamamızı istiyorlar. Cinsellikten sonra jinekoloji/kadın doğum alanının ilgilendiği konularla ilgili sorular geliyor; vajinal enfeksiyonlar, alerjiler, polikistik over sendromu (PCOS) ve bu gibi durumları önlemek veya tedavi etmek için yapılması gerekenlerle ilgili sorular alıyoruz.
Son olarak, günlük ritüelinizi kısaca özetleyebilir misiniz? Gün boyunca kullandığınız olmazsa olmazlarınız var mı?
Sabahları, kış da olsa, güneş koruma kullanmadan evden çıkmam. Pek makyaj yapmam ama soluk benizli olduğum için azıcık bir bronzer, allık ve eğer üşenmezsem biraz rimel sürer, çıkarım. Bir de babamdan gelen bir parfüm merakım var, Diptyque’in iki farklı parfümünü karıştırarak kullanıyorum senelerdir. Meğer layering deniyormuş buna, ben de bir mağaza görevlisinden öğrenmiştim.
Gün içinde yanımda mutlaka dudak kremim olur; ya Carmex ya Nivea’nın çileklisi. Bir de arkadaşımın çok sevdiğim bir markası olan 3rd Ritual’ın el kremlerinden biri daima çantamdadır. Arko’nun eski usül yeşil tüpteki el kremlerini de çok severim.
Sanırım günlük ritüelimde en çok mesaiyi akşamları yapıyorum. Yağ ve sıvı bazlı temizleyiciler, çeşitli serumlar, tonik, E vitamini maskesi, C vitamini damlası ve nemlendiriciden oluşan biraz kapsamlı bir gece bakım rutinim var. Yatmadan önce olmazsa olmaz diyebileceğim bir rutin de şükran günlüğü tutmak. Her akşam yatmadan önce, o gün iyi giden, minnettar olduğum her şeyi yazıyorum minik bir deftere. Buraya havanın güzel olması kadar basit bir şey de yazabiliyorum, beni çok mutlu eden bir haber, bir gelişme veya annemle yaptığım bir telefon konuşmasını da… Pozitif psikolojinin babası Martin Seligman’ın yaptığı bir çalışma, şükran günlüğü tutmanın, uzun vadede mutluluk ve hayattan tatmin olma hislerine büyük ölçüde katkıda bulunduğunu göstermiş. Ben de tam dokuz yıldır bunu hiç aksatmadan yapmaya özen gösteriyorum.