Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Ciltte portakal kabuğu görünümün önüne geçmek, gözenekleri kontrol altına almak ve daha pürüzsüz bir dokuya sahip olmak için yapmanız gerekenleri araştırdık.
Portakal kabuğu tabiri artık sadece selülitleri tasvir etmek için kullanılmıyor. TikTok'ya yeni yeni gündem olan 'Orange Peel Skin' adı üstünde tıpkı portakal kabuğu gibi gözenekli, dokusu bozulmuş ve yorgun bir cildi kısa yoldan anlatmak için kullanılıyor.
Peki portakal kabuğu cilt görünümüne neler sebep oluyor? İlk sebebimiz kalıtsal. Biliyorsunuz, gözenek genişliği tamamen genetik. DNA'nızda cilt mirasınızın kodları da mevcut. Gözenekler büyüyüp küçülmüyor, onlar aslında hep aynı boyuttalar. Sadece biriken kir, cilt elastikiyetinin azalması ve toksinler gibi tetikleyicilerle zaman zaman belirginleşiyorlar. Yaş alma ve yorucu günlük rutinle kolajen depolarının boşalması ve cilt iskeletinin zayıflaması da bir diğer etken. Cilt dokusunu direkt etkileyen rosacea, akneler ve güneş yıkımını da tabii ki es geçmeyelim. Tüm bu doku bozukluğuna yol açan etmenler gün sonunda ortaya portakal kabuğu görünümünü çıkarıyor.
Bu sonucun önüne geçmek için neler yapabilirsiniz? Çevresel etkenlere karşı farkındalığnızı yüksek tutmanın yanında güçlü bir cilt bakım ritüeli şart. Gözenek boyutunu değiştirmeye gücümüz yetmeyebilir ancak gözenek görünümünü azaltıp cildi sıkılaştırmak sizin elinizde.
Önceliğimiz zararlı güneş ışınları ve mavi ışığa karşı cildi korumak, su tüketimini artırmak, diyetinize cilde fayda sağlayaca besinleri eklemek, ciltte toksinleri artıracak, inflamasyonu tetikleyecek bozuk uyku düzeni ve alkol tüketimi gibi alışkanlıkları dengelemek. Tüm bunların ardından sıra bakım rutininizde.
Portakal kabuğu cilt için 4 ana adımımız var. Temizleme, peeling, yeniden yapılandırma ve nemlendirme. Cilt tipinize göre bir temizleyici seçerek işe başlayın. Cildi doğal yağlarından arındırmadan, cildi yormadan derinlemesine temizleyen bir formül kullanın. İçeriğinde hem nazik asitler gibi arındırıcı hem de gliserin ya da hiyalüronik asit gibi besleyici yapıtaşları olmalı. Temizleyicinin ardından tonik ve esanslarla da cilde ekstra temizlik ve bakım sağlayabilirsiniz.
Peeling aşamasında ise AHA ve BHA'lardan destek alıyoruz. Cildi yorup yıpratan parçacıklı pelinglerden uzak duruyoruz. Hassas bir cildiniz varsa düşük yüzdeli, hafif formüllere göz atabilirsiniz. Peeling ürünlerini kullanım sıklığınız da yine ürünün gücüne ve cildinizin dayanıklılığına bağlı. Kimi serumlar her gece kullanıma uygunken kimileri maske olarak haftada 1-2 kullanımla sınırlı kalabiliyor.
Peeling'in ardından sıra yenden yapılandırmada. Bu aşamada cildin toparlanması, sıkılaşması ve elastikiyetini geri kazanmasını hedefliyoruz. Retinoidler ve C vitamini en güçlü müttefiklerimiz. Tabii yine formüllerin özellikleri devrede. Aktif içeriklere sahip ürünler kullanırken dikkat etmelisiniz, retinoid ve C vitaminini bir arada kullanırken de. Ürünleri akşam-sabah olarak ayırabilir veya haftanın belirli günlerini bir içeriğe tahsis edebilirsiniz. Bu aktif içerikleri kullanırken güneş koruyucu kullanmayı da asla ihmal etmeyin.
Son aşamamız cildi nemlendirmek ve beslemek. Cildin nem depolarını doldururken canlandıran etkili nemlendiriciler kullanabilir, cildin dolgunluğunu artıran serumlar ve maskeler kullanabilirsiniz. Hiyalüronik asit, peptitler, seramidler gibi cildi içten dışa beslerken cilt bariyerini güçlendiren içerikleri önceliklendirebilirsiniz. Tüm bunların yanında elinizi güçlendirmek için profesyonel peeling uygulamalarını, lazer veya radyo frekans tedavilerini deneyebilirsiniz.