Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Lezzetli menüsü, samimi havası ve keyifli atmosferiyle, yeni adresinde aynı hissi yaşatıyor.
Sabah kahvaltısı için uğrayan da var, öğle arasında soluklanan da, akşam yemeğini dost sohbetiyle birleştiren de… Günün her saatinde misafirlerini aynı samimiyetle karşılayan Pigalle, Suadiye Plaj Yolu’nun sadece bir mekanı değil, mahalle kültürünün kalbi haline gelmiş adreslerinden biri. İçeri adım atan herkes, daha önce orada bulunmuş gibi bir aşinalık hissediyor. Aynı masada buluşan müdavimler, selamlaşmalarla dolu bir atmosfer ve her detayında hissedilen özen… Pigalle şimdi aynı sokakta yeni adresinde misafirlerini ağırlıyor…
Mekan, günün her saatinde misafirlerine ait hissettiren bir buluşma noktası olmayı başarıyor. Pigalle’in kurucu ortaklarından Serhan Akıncı, “Mahalle kültürüne ve çevremize saygı duyarak başladık işe,” diyor. “Komşularımızı tanımak, onların ritmini anlamak bizim için önemliydi. İyi bir yemek kadar, iyi bir selamın da değerini biliyoruz.”
Müdavimlerin yıllardır aynı masaya oturması bir rastlantı değil; bu sadakat, mekanla kurulan ilişkinin samimiyetinden doğuyor. Her masa bir hikâye taşıyor artık: kutlanan doğum günleri, ani buluşmalar, paylaşılmış sırlar… “Misafirlerimiz zamanla aileye, dostlara dönüşüyor,” diye anlatıyor Akıncı. “En büyük motivasyonumuz onların mekanı sahiplenmesi ve oturdukları masaları bile alışkanlık haline getirmesi. Mutfaktan bara, salondan karşılamaya kadar tek bir şey için hizmet ediyoruz. Memnuniyet ve kaliteli zaman.”
Bu duyguyu yaşatmak için gösterilen özen, ilk adımda kendini belli ediyor. Eski ahşap dokular, retro detaylar, etkileyici tablolar ve yumuşak atmosfer… Tüm bu unsurlar bir araya geldiğinde, mekan adeta geçmişle bugünü buluşturan bir belleğe dönüşüyor. Akıncı’nın da vurguladığı gibi; “Aynı sandalyeyi, aynı fincanı koymak değil mesele; aynı hissi yaşatabilmek. Bu da ancak tutkuyla, özveriyle oluyor. Eşyalar, mimari değişir ama ruh kalıcıdır.”
Yeni yerin getirdiği farklılıklar Pigalle’in ruhunu yeniden hatırlamak için bir fırsat olmuş. “Eskiyi kopyalamak değil, o duyguyu bugüne taşımak istedik,” diyor Akıncı. Bu yaklaşım, mekânın her köşesine sinmiş: yıllar önce bir misafirin elinde tuttuğu kahve fincanı kadar tanıdık, ama yepyeni bir yorumla sunulmuş her ayrıntı.
Tasarım sürecinde öncelikli hedef, misafirlerde güçlü bir ait olma hissi yaratmak olmuş. Akıncı, “İnsan kendini evinde hissetmediği yerde uzun süre kalmaz” diyerek, tasarım ekibine yön veren temel fikri özetliyor. “Biz de bu fikri merkez aldık. Tasarım ekibiyle hep şu soruyu sorduk: ‘Burada saatlerce oturmak ister miyim?’ cevap evetse, doğru yoldayız demekti.” şeklinde konuşuyor.
Duvarlarda yer alan sanat eserleri de hemen dikkat çekiyor. “Yerel sanatçılara alan açmak bizim için bir öncelikti,” diyen Akıncı, “Her bir eser mekâna bir ruh katıyor. Çoğu eser genç ama vizyoner sanatçılara ait; örneğin Ali Alışır gibi isimlerin işleriyle de yollarımız kesişti. Her duvar, bir sergi alanı gibi çalışıyor aslında.” diye ekliyor.
Dekorasyondan müziğe, hatta misafir karşılama tarzına kadar her detay titizlikle düşünülmüş. Mekanın ruhunu üç kelimeyle özetlemesi istendiğinde Akıncı’nın yanıtı net: “Samimi. Zamanın dışında. Dingin.”
Fotoğraf: Serhan Akıncı
Mekan, dünya mutfaklarından ilham alırken asıl odak noktasını mevsimsel ürünler ve evrensel lezzetlerle oluşturuyor. Akıncı’nın ifadesiyle “Bir dünya mutfağı iddiamız yok ama evrensel dokunuşları seviyoruz.” Fransız mutfağının zarafetiyle Akdeniz’in tazeliğini bir araya getiren menü, her tabağıyla misafirlere özel bir hikâye anlatmayı amaçlıyor.
Mutfaktan çıkan her tabak, hem göz hem de damak için titizlikle hazırlanıyor. İlk kez Pigalle’e gelenlerin mutlaka tatması gerekenlerden birinin Enginar & Fava tabağı olduğunu öneriyor Akıncı. Taze enginarlar, berraklaştırılmış domates suyu ile nazikçe pişiriliyor; ardından fesleğenli, taze baklalardan hazırlanan fava, sifonlama yöntemiyle enginarlara dolduruluyor. Tabaktaki son dokunuş ise, domates suyundan hazırlanan özel sos ile yapılıyor.