Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
The Crown’la vedalaşma vakti geldi, çattı. Peki bu ikinci ve son kısımda bizi neler bekliyor? Bugün Neler İzledim yayınının kurucusu Deniz Tokgöz, The Crown'ın bugün yayına giren ikinci kısmını yorumluyor.
İlk kısmı 16 Kasım’da yayınlanan final sezonunun ikinci kısmı 14 Aralık’ta Netflix’te başlayan The Crown bu ilk kısımda, neredeyse yalnızca Diana’nın (Elizabeth Debicki) hikayesiyle buluşturmuştu bizleri. Prens Charles’la (Dominic West) ayrılıklarından, Dodi Al-Fayed’le (Khalid Abdalla) ilişkilerine, şahsen içimi paramparça eden ve nefesimi kesen Paris’teki o son günlerine ve ardından cenazesine kadar Diana’a ayrılmış bir dört bölüm. Charles’ı olduğundan çok daha sevgi dolu bir ex-koca olarak göstermesinin haricinde, sanki o günlerin üzerinden 30 sene geçmemiş ve hikayeyi yeni duyuyormuşcasına bir merak ve iştahla izledim o dört bölümü. The Crown izleyicisi olarak daha önceki sezonlardan alışık olmadığımız bu ikiye bölme durumu, ikinci kısımda bu ruh halinden çıkıp, kraliyetin ve dizinin asıl meselelerine dönmeden bir es vermek adına da mantıklı geldi bana.
Şimdi ise The Rings of Power, House of the Dragon ve Wandavision gibi dizilerle birlikte dünyanın gelmiş geçmiş en pahalı prodüksiyonlarından biri olan The Crown’la vedalaşma vakti geldi, çattı. Peki bu ikinci ve son kısımda bizi neler bekliyor?
Sezonun en öne çıkan olayının Prens William (Ed McVey) ve Kate Middleton’ın (Meg Bellamy) 2002’de İskoçya’da bulunan St. Andrews Üniversitesi’ndeki tanışmaları olacağını söylemek yanlış olmaz. Kate’in şimdilerde görmeyi çoktan unuttuğumuz o genç ve neşeli yüzünü hatırlatacak olan bu tanışma, üniversitelerinin kampüsünde, bağış toplama amacıyla düzenlenen bir defile sırasında gerçekleşiyor, ya da bizim bildiğimiz kadarıyla en azından o sırada ete kemiğe bürünüyor. Middleton’ın, Charlotte Todd tasarımı, o sırada 30 Sterlin gibi düşük bir bütçeye malolan transparan bir elbiseyle podyuma çıktığı ve William’ın dikkatini çektiği o defile. Bu arada elbisenin 2011 yılında 78.000 Sterlin’e satıldığını da belirtmek isterim açık artırmada.
Bu ikinci kısımda Charles’ı canlandıran Dominic West ve Kraliçe Elizabeth rolündeki Imelda Staunton gibi isimlerin kadrodaki yerleri baki, ancak William ve Harry hızla büyüdüklerinden bu karakterleri canlandıran aktörler değişiyor. William rolünde Ed McVey, Harry rolünde ise daha sonra neler yapacağını şimdiden çok merak ettiğim Luther Ford’u izleyeceğiz. Harry’yle ilgili bildiklerimiz ise, annesi Prenses Diana’nın ölümü ardından bi seneliğine Avustralya’ya gitmesi ve hemen sonrasında da Sandhurst’te askeri eğitimine başlamasıyla sınırlı.
The Crown’ın ikinci kısmında ayrıca; Charles ve Camilla Parker Bowles’un (Olivia Williams) 2005 yılındaki düğünleri, 11 Eylül saldırıları, Kraliçe Elizabeth’in tahttaki 50. yılının kutlandığı Altın Jübile’si ve Queen Mother’ın 100. yaş gününün yanı sıra kraliyetin sürekli değişen dış dünya, gelenekler ve kraliçenin kendi kimliği arasında verdiği savaş gibi konulara değineceğini öngörmek mümkün.
Adayları geçtiğimiz günlerde açıklanan Altın Küre Ödüllerinde dört kategoride birden aday olan dizi, daha önce 2016 ve 2020 yıllarında En İyi Dizi ödülünü kazanmıştı. 7 Ocak’ta sahiplerini bulacak 81. Altın Küre Ödülleri’ndeki adaylıkları ise, En İyi Dizi, Dram; En İyi Kadın Oyuncu, Imelda Staunton; En İyi Erkek Oyuncu, Dominic West; En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu, Elizabeth Debicki; olarak sıralanıyor.
The Crown final sezonu ikinci kısım 14 Aralık itibariyle Netflix’te yayında ve altı bölümden oluşuyor.