Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Göz alıcı elbiselerden parıldayan mücevherlere, pahalı arabalardan rengarenk kokteyllere Apple TV+’de yayımlanan Palm Royale, 1969 Florida’sını bize büyüleyici kostümlerle ve dramalarla yansıtmayı başarıyor.
Vietnam Savaşı’nın tam ortasında verilen partiler, saklanan sırlar ve bitmek bilmeyen ait olma hissi kendimizi ana karakterimize, Maxine’e yakın hissettiren nedenlerden oluyor. Yokluktan gelen ama varlıklı bir ailenin gelini olmayı başaran Maxine, bu şaşaalı dünyaya ait olmak için elinden geleni yapan -evet, insanları sahip olmadığı varlıkla bile kandıran- ve güzellik yarışmaları kazanmış olan bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Aileyi yöneten ve kasabanın en soylu kadınlarından biri olan Norman Dellacourt’un yeğeniyle evli olan Maxine, bu eleganlığa sahip olmak için binbir türlü numarayı deniyor, Norman Dellacourt komada olmasına rağmen onun kıyafetlerini çalıyor, mücevherlerini satıyor ve zengin kadınlarla arkadaş olabilmek için her şeyi göze alıyor.
Fotoğraf: Apple TV+
Bu diziyi yazmaya değer yapan şeylerden biri ise göz kamaştırıcı, cezbedici kostümler. Rengarenk monokrom elbiseler, cat-eye gözlükler, eşarbı eksik olmayan bukleli saçlar… Her zaman makyajlı ve bakımlı görünen bu kadınlar görünümlerinden asla taviz vermiyorlar. Bu görünümlerin yaratıcısı ve dizinin kostüm tasarımcısı Alix Freidberg, dizideki bütün kostümlerin etiketlerinin yeni koparılmış gibi durması gerektiğini belirtiyor. Neredeyse bütün bölümlerde bir gala veya balo olduğunu belirten Freidberg, asla kıyafet tekrarı yapılmaması gerektiğini de ekliyor. 1960’tan kalma -tabii ki Norman’dan çalıntı- Gucci çantası olduğu için bile bu dünyadan sayılmayan Maxine, sezonun geri kalanında ise bu iddiaları geride bırakmış gibi gözüküyor. Pespembe, adeta bir oyuncak bebeği andıran halinden, özel stilistli bir modaevine ve bu lüks dünyaya giriş yapıyor ana karakterimiz. İçinde para olmayan hesaplar için çek yazan Maxine, bu çekleri Givenchy, Emilio Pucci gibi markaların kıyafetleri için yazıyor. Friedberg aynı zamanda kostüm bakımından şanslı olduklarını ekleyerek, kıyafetlerin yarısının orijinal tasarımcı vintage kıyafetlerinden oluştuğundan, diğer yarısını ise ekip olarak yarattıklarından bahsediyor. Vintage kıyafet bulma konusunda ise Etsy’nin kendilerini kurtardığından bahsediyor ve adeta Amerika’daki bütün vintage mağazalarının bir sitede buluşmuş hali olduğunu söylüyor.
Fotoğraf: Apple TV+
Dizide çok farklı karakterler olduğunu, fakat her birinin kendi tarzına sahip olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle Maxine’in manikürcusu rolündeki Kaia Gerber, dizideki ismiyle Mitzi, dizide model olmak isteyen bir manikürcüye hayat veriyor. Partılı ve ışıltılı elbiselere sahip olmayan Mitzi, kot etek ve tişört kombinleriyle karşımıza çıksa da 60’ların ruhunu yansıtmayı başarıyor. Aynı zamanda Maxine’in arkadaşı olan Linda ise o yılların bohem havasını en iyi yansıtan karakterlerden biri oluyor. Hippie tarzıyla öne çıkan karakter, dizide arkadaş grubuyla birlikte Our Body Our Shelves adlı bir kitabevine sahip. Maxine’in Linda’yı tanımlamak için kullandığı cümlelerden biri ise “Turkuaz aksesuarlara sahip olan kişi” oluyor. Linda çok fazla aksesuar, denim ve örgü kullanarak Hippie stilinin gerektirdiği moda kurallarına gönderme yapıyor.
60’lar sonu ve 70’ler modasının yeniden yükselişe geçtiği son dönemde Palm Royale, adeta moda severler için ilham alınabilecek bir dönemi yansıtıyor. Sadece bu dönemi yansıtmakla kalmıyor, kostümlerde renk kullanımından ve monokromdan korkmamamız gerektiğini de bize fısıldıyor.