Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
“Yeni normal”, daha iyi bir normal olabilecek mi? 2021'den beklediğimiz mucizeler ve daha fazlası...
Gelecek tahminleri, ardımızda bırakamadığımız 2020 nedeniyle altın çağını yaşıyor. Herkes değişimden ve gelecekten konuşuyor. Yeni normal, yeni lüks, yeni hayat… Modern çağ gerçekten koronavirüs öncesi ve sonrası diye ayrılacak mı bunu zaman gösterecek, biz şimdilik sizler için yakın gelecekte modadan beklentilerimizi toparladık. Bunu yaparken 2021’e çok da yüklenmemeye çalıştık.
Temiz moda
2018’de yaklaşık 150 milyar tekstil ürünü üretildiğini biliyor muydunuz? Üstelik Clean Clothes Campaign’in 2019’da yayınladığı rapora göre; üretilen her beş hızlı moda ürününden üçü çöpe gidiyor. Tekstilin, gezegeni en çok kirleten ikinci büyük sektör olması da kalbimizi kıran diğer acı gerçeklerden. Bunun gibi birçok etik ve finansal farkındalıkla birlikte, 2020’de bizlere mutluluk vermeyen, işimize yaramayan her şeye teşekkür edip vedalaştığımız bir “Marie Kondo” dönemine girdik ve bu yönelim 2021’de de devam edeceğe benziyor. Yüzde biriyle yaşayıp, bu gerçeğe sandığımızdan çok daha kolay ikna olduğumuz gardıroplarımız bize anlamsız ve kalabalık gelmeye başladı. Giymeye fırsat veya heves bulamadığımız, tek atımlık, “hızlı” giysilere önümüzdeki dönemde de pek yüz vermeyebiliriz. Zira Covid-19 sonrası dönemde sürdürülebilirlik konusundan artık kaçış yok. Adil koşullarda üretim yapan, sürdürülebilir ve şeffaf üretim zincirlerine sahip kuruluşlar, yerel üreticiler, önceliklerimiz arasında yer alacak. Geri ve ileri dönüşüm yapan markaların, ikinci el ve kiralama yapabildiğimiz alışveriş platformlarının da yakın geleceğin yıldızlarından olması bekleniyor. Patagonia, Reformation ve Everlane gibi markaların popülerliği, yüksek modanın ikinci el platformlara sonunda yeşil ışık yakması da tesadüf değil.
Yeni lüks
Dünyanın sonu mu geliyor endişesini atlattıktan sonra, lüksü konfor ve sağlıkta aramaya devam edeceğiz. Bain & Company’nin geçtiğimiz Temmuz ayında yayınladığı rapora göre, yeni lüks hiç olmadığı kadar sağlık ve deneyim odaklı olacak. 2021’de lüksten en büyük beklentimiz; sakinleştiren ve bize iyi gelen sağlıklı deneyimler; üstelik yalnızca bedensel değil, ruhumuza da yatırım yapacağız. Vogue Business’ın konuyla ilgili yer verdiği araştırmaya göre, geçtiğimiz sene sonrasında tüketicilerin yüzde 79’u sağlıklı olmayı, zengin olmaya tercih ediyor. Bu bağlamda, şehirden kaçış, doğaya yakınlık, açık hava aktiviteleri, kişiselleştirilmiş sağlık, spor ve bakım uygulamaları bu senenin de öne çıkan yönelimlerinden olacak. Yüksek modada da yansımalarını gördüğümüz bu eğilim koleksiyonlara evcil, bol örgülü ve dış giyimli, çok sayıda athleisure parçalarla yansıdı. Bunun yanında, 2021’in ikinci yarısında işler normale döndüğünde bile virüs korkumuzun bir süre daha devam edeceği öngörülüyor. Bu durumda, lüks alışveriş merkezleri ve butiklerin müşterilerine özel kabinler ve kalabalık olmayan alanlar yaratmasını bekleyeceğiz. Belki de, el dezenfektanlarıyla sandığımız kadar erken vedalaşamayacağız ve mağazacılık sistemi kalıcı ve yüksek sağlık standartlarını yaratacak.
“Fijital” deneyim
Fiziksel mi dijital mi? Bu soru da 2020’nin en popüler sorularındandı. Cevap: İkisi de... 2020’nin ilk dijital moda defileleri birçok marka için oldukça sessiz geçmişti. İstedikleri sosyal etkileşimi ve ayrışmayı dijital platformlarda yaratamayan markalar, teker teker 2021’de “fijital” (phygital) formülü izleyeceklerini açıkladılar. Bol elektrikli ve yıldızlı fiziksel etkinliklerin etrafında şekillenen dijital aktivasyonlar bu senenin yeni normallerinden olacak. Yalnızca moda haftalarında değil, alışveriş alışkanlıklarımıza da etkisi olacak bu yönelimin ses getiren erken örneklerinden biri, geçtiğimiz sene Burberry’den gelmişti. Marka, Çin’in teknoloji merkezi olarak görülen Shenzhen’de açtığı “sosyal mağaza” ile müşterilerine hem fiziksel hem de dijital deneyimi bir arada kurgulayan bir sistem yarattı. Çin’in en büyük sosyal medya platformu WeChat ile birlikte tasarlanan program, çok kanallı bir alışveriş deneyiminin yanı sıra mağaza içinde online ve offline eğlence, sosyalleşme ve hatta bir video oyununun parçası olma imkanı bile sunuyor. Fiziksel olanla dijitalin sınırlarının gittikçe kaybolduğu çok kanallı bir dünya, önümüzdeki dönemde oldukça karma bir gerçeklikle karşı karşıya kalacağımızın sinyallerini veriyor. Artık tek eksiğimiz, uçan arabalar ve robot arkadaşlar...
Ev hâli
“Ev” kavramı, geçtiğimiz yıl hepimiz için yeni bir anlam kazandı. Biraz sevgi-nefret ekseninde gidip gelsek de, birçoğumuz için ev; hem yaşadığımız, hem çalıştığımız, bolca da yemek yaptığımız karma bir yapıya büründü. Kutsal ve çok amaçlı bu ev modeli birçok uzmana göre pandeminin ardından da bizimle kalacaklardan. Bu durumun çalışma şeklimize, iş ve hayat dengemize olduğu kadar giyinme alışkanlıklarımıza olan etkisi de oldukça derin. Zaten uzun zamandır gözden ırak olan takım elbise, topuklu ayakkabı, fit kalıplar gibi formal giysi kodları, bu sene de yerini daha yumuşak kumaşlara ve “ev rahatlığına” bırakıyor. Evi merkeze alan hayatımız, alışveriş yönelimlerimizi de modadan dekorasyona ve wellness’a kaydırıyor. Kendimizi şımartmak için bir elbisedense, mum veya yoga matı almak istediğimiz bir dönem yaşıyoruz. Raf Simons’un History of My World adını verdiği yeni online platformu, Rihanna’nın geçtiğimiz sene isim haklarını aldığı “Sorry, I’m Booked” isimli mutfak dekorasyonu markası ve birçok moda markasının ürün kategorilerini ev hayatına adapte etmeleri de “ev hâlinin” yeni cool olacağı yönünde bizlere tüyolar veriyor.
Sosyal sorumlu markalar
2020’den bu yana büyük ve toplumsal bir değişimi tetikleyecek bütün faktörleri aynı anda deneyimliyoruz. Daha doğrusu, olanlara ancak dikkatimizi verebiliyoruz, çünkü evlerdeyiz. Elimizde telefonlarımız, her yerde ekranlar, bizi kızdıran konuları sadece parmak ucumuzla büyütebiliyoruz. Sosyal adaletsizlikler, kapıda bekleyen küresel ekonomik kriz ve ekolojik felaket senaryoları… Toplum üzerinde neredeyse hükümetler kadar etkiye sahip moda markaları, pandemi dönemindeki samimi aksiyonlarıyla öne çıkabildiler. Hatta kimileri, kendi topluluklarını oluşturmayı bile başardı. Irkçılık karşıtı fonlar yaratan markalar ve moda kuruluşları, fabrikalarını maske ve dezenfektan üretmeye ayıran lüks modaevleri, yarattıkları çevresel maliyeti dengelemeye çalışan, sürdürülebilirlik hedeflerini açıklayan büyük endüstri devleri artık konunun yalnızca doğru ürünü sunmak değil, doğru değerlerin de arkasında durmak olduğunun farkına vardılar. Elbette, tüketiciler olarak önce bizim aydınlanmamız gerekti. Highsnobiety ve BCG’nin ortaklaşa yürüttükleri araştırmaya göre önümüzdeki dönemde, özellikle yeni nesil daha fazla para ödemek pahasına, güvenoyunu sosyal farkındalıkları yüksek markalardan yana kullanacak.
Aktivist Influencer’lar: “GenuInfluencers”
Influencer’lar 2020’de neredeyse bizler kadar sıradan ve bol Netflix’li bir hayat yaşadılar. Moda haftalarına gidemediler, kıtalararası tatil fotoğrafları paylaşamadılar, yeni sezon ayakkabı ve çantalarını giymeye de pek fırsatları olmadı. Olsa da gözümüzde daha “influencer” olmayacaklardı; çünkü artık yalnızca neye sahip olduğunu anlatan insanlara olan ilgimiz azalıyor. Daha çok, neyi neden giydiğini anlayabildiğimiz ve temsil ettiği değerlere saygı duyduğumuz samimi isimlere yöneliyoruz. WGSN’in 2021 tahminlerine göre, toplumsal konulara duyarlı ve aktivist influencer’ların, yani “Genuinfluencers”ın dönemi başlıyor. Finlandiya’nın pandemi dönemi için 1500 gönüllü influencer ile çalışıp toplumu bilgilendirme projesi yürütmesi, konunun en ilerici örneklerinden. Daha samimi bir hikaye anlatıcılığı, daha çok günlük hayata dair yaratıcı ve doğal içerik, en önemlisi de sorumluluk sahibi bir bakış açısı influencer’larda aranan niteliklerden olacak.