Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Gardırobumuzun olmazla olmazlarından, salaş bir günden eğlenceli bir akşam yemeğine kombin arayışlarımızın kurtarıcısı denimler, bir başka deyişle jean’ler, hayatımıza nasıl girdi ve vazgeçilmezlerimizden oldu? Haydi, beraber keşfedelim.
Kaç denim parçanız var? Jean ceket, pantolon, etek, hatta belki elbise. Research and Markets Global’ın araştırmasına göre geçtiğimiz yıl 64,5 milyar dolar olan jean sektörünün 2030 yılında 95,2 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Statista’ya göre ise bu sene 4,5 milyar metre üretilmesi beklenen denim kumaşa olan ilgi kuşkusuz artıyor. Neredeyse her ürüne ve ortama uyan denim kumaşı aslında moda dünyasında çok da eski bir geçmişe dayanmıyor. O zamana kadar keten veya diğer pamuklu kumaşlarla üretilen pantolon gibi parçalar denim kumaşı bulunduktan sonra liderliklerini kaybediyor. Hemen hemen her yerde karşımıza çıkan bu kumaşın moda dünyasındaki serüveni oldukça etkileyici.
Denim kumaşının hayat hikayesi bundan 200 yıl kadar önce, madenciler gibi fiziksel olarak zorlu koşullarda çalışan işçiler için dayanıklı bir kumaş arayışıyla başladı. İlk kez Fransa’nın Nîmes kentinde üretilen pamuklu denim kumaşı dayanıklılığı, rahatlığı ve kullanışlılığı sayesinde kısa sürede popülerlik kazandı. Jean’in günümüzde en yaygın halde kullandığımız hâliyse Levi Strauss isimli iş adamının terzi Jacob W. Davis ile güçlerini birleştirmesiyle ortaya çıktı. Maden işçilerinin rahat kullanımı için bakır perçinlerle cepleri sabitleyen ikili, bu modelin patentini aldı.
Burberry 2023 İlkbahar/Yaz
Şimdilerde Burberry, Celine gibi lüks markaların koleksiyonlarında sık sık karşımıza çıkan jean ürünler, ilk üretildikleri dönemde lüksün tam anlamıyla zıttıydı. Sağlamlığı ve bakır perçinlerle sabitlenen ceplerinin getirdiği kullanışlılıkla ağır işlerde çalışan işçi kesim için vazgeçilmez hale gelen jean pantolonların o dönemde günlük giyimde yeri yoktu. Aksine, işçi kesimi temsil ettiğinden ötürü yanına bile yaklaşılmayan bir kumaştı.
O dönemde birçok işçi tarafından kullanılsa dahi moda dünyasında kabul görmeyen denim kumaşı, ne oldu da günlük hayatımızın olmazsa olmazı hâline geldi?
Daha önceki sayılarda filmlerin modaya etkisinden bahsetmiştik. Sex and the City Manolo Blahnik’i, Bridgerton korseleri nasıl meşhur ettiyse 1950’lerde James Dean’in başrolünü oynadığı A Rebel Without a Cause filmi de jean pantolonları meşhur etti demek yanlış olmaz. Yakışıklı aktörün düz tişörtü ve deri ceketiyle eşleştirdiği jean pantolon, filmin ardından yükselişe geçti. Dean’in yanı sıra The Wild One filminde Marlon Brando ve The Misfits’te Marilyn Monroe tarafından onaylanan Levi’s jean pantolonlar artık işçi kesiminin üniforması olmaktan çıktı.
Givenchy 2023 İlkbahar/Yaz
Hollywood’un onayını alan jean pantolonların dur durak bilmeyen yükselişi de başlamış oldu. Özgür, neşeli, isyankar ve kuralları yıkan yaşam tarzı ve modasıyla bilinen 1960’larda jean pantolonlar özellikle gençler tarafından sıklıkla tercih ediliyordu. Giysilerini kendini ifade etme biçimi olarak gören 60’ların hippi gençliği jean pantolonlarını ve ceketlerini işleyerek denime yeni bir yorum getirdi. Dönemin hippi karakterini yansıtan çiçek işlemeli jean pantolonlar yükselişe geçti, jean ceketler ve gömlekler de yaygınlaştı.
Platform topuk ve çiçekli desen gibi trendleri moda dünyasına katan 70’ler modası, denim kumaştan giysilere de yorumunu kattı. İspanyol paça ve yırtık jean’ler ilk kez bu yıllarda görülmeye başladı. Klasik bootcut kesim mavi jean pantolonları Buffalo 70 modelinde dar kesimle ve siyah renkte yorumlayan Fiorucci, yüksek fiyatıyla aslında denimin lüks modaya girişinin ipucunu veriyordu. Denim deyince aklımıza gelen ilk markalardan olan Calvin Klein 1976’da defilesinde jean pantolonlara yer verince denimin yüksek moda dünyasına girişi resmi olarak onaylanmış oldu. Calvin Klein bundan dört sene sonra Brooke Shields’in jean pantolonla yer aldığı olay yaratan reklam kampanyasıyla denimin ününü katlamış oldu.
Ardı ardına kurulan denim markaları ve tasarımcıların koleksiyonlarında yerini sabitleyen denim ürünler bu pamuklu ürünün moda sektöründeki kalıcılığını kanıtlarken, asiliği marka tanımının merkezine koyan denim odaklı marka Diesel de 1978’de kurulduğundan beri denim sektörüne kendi yorumunu getirdi. Artık yükselişi durdurulamayan denim ürünler özellikle casual ve spor giyimin merkezi Amerika’da bir sembol hâline geldi.
Schiaparelli 2023 İlkbahar/Yaz
Denimin popülerliğinde film endüstrisinin yanı sıra müzik endüstrisinin de yeri büyük. O yıllarda yükselişe geçen R&B müziği sanatçılarıyla özdeşleşen bol ve düşük bel jean pantolonlar 90’lı yılların denim trendini büyük ölçüde etkiledi. M.C. Hammer’ın efsanevi Can’t Touch This şarkısının klibinde giydiği baggy yani oldukça bol jean pantolon, dönemin moda trendlerine yeni bir soluk getirdi.
Zamanında sokak modasında bile göremeyeceğimiz denim, 90’lar ve 2000’ler modasında o kadar yükseldi ki denim on denim, yani birkaç denim parçadan oluşan kombinler sıklıkla görülmeye başladı. O dönemin en gözde pop starlarından Britney Spears ve Justin Timberlake’in 2001 Amerikan Müzik Ödülleri’ndeki -Timberlake’in şapkası dâhil- tamamen denimden oluşan görünümleri, bunun en çarpıcı örneklerinden.
Bunu takip eden yıllarda denimin yorumları değişmeye devam etti. Farklı renklere boyanmış denimler, denim gömlekler, yüksek bel, düşük bel derken denim birçok farklı forma girdi ama hangi formda olursa olsun popülaritesi hiç azalmadı. Pandemiden sonra ofis hayatının ve ofis giyiminin uğradığı reformla ofis giyiminde de yer almaya başlayan denim, salaş giyimden smart casual rütbesine terfi etti.
Günümüzde Alexander McQueen, Celine ve Balenciaga gibi markalardan tutun, haute couture’ün en büyük isimlerinden Schiaparelli dahi hazır giyim koleksiyonlarında denime yer veriyor. Schiaparelli altın işlemelerle jean pantolonları süslerken Mugler denimi deri kumaşla beraber yorumluyor. Denim ürünler günlük işlerimizi hallederken üzerimize geçirdiğimiz rahat bir alternatifken, gece dışarı çıkarken giydiğimiz giysilerin başrolüne yükseliyor.
Böylesine yaygın ve gözde olan denim kumaşının görmezden gelinmemesi gereken bir özelliği daha var; doğaya ve insanlara etkisi. Sürdürülebilirliğin gittikçe önem kazandığı günümüzde jean ürünlerin çevreye etkisi çok konuşuluyor. Üretiminde litrelerce su kullanılan bu kumaşa talebin artması, karşılığında artan arz ile doğaya verdiği zararı da artırıyor. Levi’s markasının yaptığı araştırmaya göre bir jean pantolonu üretmek için tam 3781 litre su kullanılıyor. Su kullanımının yanı sıra kullanılan boyalar ve kimyasal maddelerin, jean ürünleri üreten ve giyen insanlara olan etkisi de tartışma konularından.
Böylesine büyük bir sektörün yarattığı bu etkileri azaltmak adına birçok adım atılıyor. Son zamanlarda gerek daha az su tüketerek gerekse kimyasal maddeleri minimuma indirerek jean üreten birçok marka kuruluyor. DL1961, üretiminde geri dönüştürülmüş materyaller kullanırken boyama ve yıkama gibi işlemleri de kendi bünyesinde yaparak zararı azaltıyor. En bilinen sürdürülebilir denim markalarından Re/Done, ürünlerini eski Levi’s jean’leri yeniden hayata döndürerek üretiyor. Buna benzer olarak E.L.V Denim, artık kullanılmayan denim kumaşları topluyor ve ileri dönüşüm tekniğiyle yarattığı birbirinden benzersiz jean’lerle karşımıza çıkıyor. Kendini “temiz moda hareketi markası” olarak tanımlayan Bego Jeans ise, Türkiye’de sürdürülebilir jean deyince akla gelen ilk marka. Bego Jeans denim üretiminde kullandığı pamuğun organik pamuktan seçilmesinden; kullanılan düğmeler ve fermuarların içinde kanserojen malzeme kullanılmamasına kadar bütün üretim sürecinde çevreye ve insana duyarlı seçimler yapıyor. İnternet sitelerinde detaylı bilgiler vererek tüketicileriyle şeffaf bir iletişimde bulunan marka, manifestolarını etiketlerine de işleyerek herkesi duyarlı olmaya davet ediyor.
Gardırobumuzun olmazsa olmazlarından, gerek günlük hayatımızda gerekse özel etkinliklerde kurtarıcımız denim giysilerin hayatımızdaki bu önemli yeri almaları zaman aldı. Ağır işçilikle başlayan maceraları kırmızı halıya kadar ilerlemiş olan denim, her ne forma girerse girsin her zaman gözde ve trend. Her iş adamının ve tasarımcının hayal ettiği bu başarıyı acaba jean pantolonun mucitleri Levi Strauss ve Jacob W. Davis tahmin edebilir miydi?