Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Bu sezon tasarımcılar ciddiyete bürünüyor. Vogue İngiltere’nin Moda Konuları Direktörü Sarah Harris, kurumsal kültürün etkisi altındaki podyumları yazdı.
Bottega Veneta
Fotoğraf: Jason Lloyd Evans, Mitchell Sams
Geçenlerde New York’tan dönerken, Heathrow uçağından inen bir kadın dikkatimi çekti. Çelik gri, silueti ters bir üçgene benzeyen bir kruvaze ceket ve pantolon giymişti. Resmiyet kokan görünümü, ilk bakışta bu kadının ekonomik kriz, gün geçtikçe değer kaybeden İngiliz pound’u ve Brexit’in olumsuz etkileriyle meşgul bir mali danışman olduğunu düşündürdü bana. Zira, ceketinin omuzları, sanki kafasını kurcalayan tüm küresel sorunların ağırlığını taşıyabilecek kadar geniş ve dayanıklı görünüyordu. Onu tepeden tırnağa süzerken, gözüm Prada ayakkabılarına takıldı. Defile numuneleri hiç gözümden kaçmaz. Öyle ki, ayakkabıların tabanına el yazısıyla yazılmış, ayakkabının hangi görümüme ait olduğunu belirten numarayı görür görmez onun İtalyan bir moda editörü olduğunu anladım. Ancak nüfuslu bir mali danışmandan beklenen ciddiyeti, kusursuz bir şekilde stiline yansıtmayı başardığı için takdiri hak ettiğini düşündüm.
Yoyo Cao, ağırbaşlı elbisesiyle Milano Moda Haftası’nda.
Fotoğraf: Jason Lloyd Evans, Mitchell Sams
Tasarımcılar yeni sezonda farklı tarzda takımların ağırlıkta olduğu ciddi ve şaşasız parçalara ağırlık verdiler. Cazibesini bir giyimde kaybeden fantezi parçalar söz konusu değil, bunlar gerçek hayat için yaratılmışlar: Bütün gün iş toplantılarına katılan, akşamüstü çocuklarını okuldan alan ve gece arkadaşlarıyla eğlenmeye de vakit ayıran kariyer odaklı, hırslı kadınların koşuşturmalı günlerinin her saatini kurtaracak giysiler bunlar.
Jane Keltner de Valle
Fotoğraf: Jason Lloyd Evans, Mitchell Sams
Balenciaga ve Vetements’nun tasarımcısı Demna Gvaslia, kapüşonlu kıyafetler tasarlamaktan bıktığını açıkladığında, sezonun kilit görünümlerinin ciddiyete doğru evrileceği sinyallerini aldık aslında... Demna, Balenciaga’da tüvit etekler ve ipek gömleklerle başlattığı hamleyi Vetements’te de sürdürdü ve ofis kıyafeti olarak tanımlanabilecek parçalar tasarladı. Bu giysileri giyen kadınlar birbirinden farklı alanlarda kariyerlere sahip. Kimilerinin çabasızlığını anlatmak için olumlu anlamda ‘bir önceki günden kalma’ gibi göründüklerini söylemek mümkün: Kırçıllı kalem etek, eteğin içine sokmaktansa üzerine bırakılmış gömlek, dize uzanan çizmeler… Yeni yeni yükseldiği kurumsal işine böyle giden kadınlar da var; geleneksel, kendinden şeritli siyah eteği, beyaz gömleği ve gözlükleriyle daha olgun, daha oturaklı görünmeyi tercih eden yönetici asistanları da…
Bol kesim takımlar Paris Moda Haftası’nı etkisi altına aldı.
Fotoğraf: Jason Lloyd Evans, Mitchell Sams
Formel ve zarif kıyafetler, 2017-18 Sonbahar/Kış podyumlarını hakimiyeti altına almış durumda. Şık yün takımlar, blazer ceket ve gömlek-pantolon kombinasyonları, ağırbaşlı kabanlar, yönetim kurulu toplantısına yakışacak klas ve havalı elbiselere kadar geniş bir yelpazeden söz ediyoruz. Isabel Marant bile bohem eğilimlerini bir tarafa bırakıp kemerli, geniş omuzlu siyah ceketlerin başrol oynadığı takımlara yöneldi. Raf Simons ise Calvin Klein’da temiz bir başlangıç için dinamik ve genç görünümlü, düz siluetiyle erkeksi takımlar tasarladı.
Zarif Julie Pelipas, Paris’te.
Fotoğraf: Jason Lloyd Evans, Mitchell Sams
Bembeyaz, kolalı gömlekler herhalde hiç bu kadar cazip olmamıştı. Zira, The Row’un New York defilesinde Olsen ikizleri, böylesi bir gömleği yalnızca bir siyah pantolonla hiçbir aksesuar kullanmadan podyuma yolladılar. Açıkçası, bu kombinasyon, zarafeti ve sadeliğiyle izleyenlerde taptaze bir nefes etkisi yarattı. Ayakkabı ve çantalara gelince... Şu sıralar defilelerde en çok göze çarpanlar, okul çantasına benzeyenler; Balenciaga’nın kutu formundaki çantası güzel bir örnek. Bu çanta, Gucci sayesinde yeniden trend olan, her daim şık mokasen ayakkabılarla kullanıldığında güçlü ve etkileyici bir görünüm ortaya çıkıyor.
Fotoğraf: Jason Lloyd Evans, Mitchell Sams
Victoria Beckham, “Kadınları güçlü hissettirmenin önemini yıllardır tasarımlarımla vurgulamaya çalışıyorum; keşke bunu ifade etmenin bir başka yolu olsa,” diyor. “Bu şekilde giyinmek özgüven artırıyor. Duruşum dikleşiyor ve ayağımı yere daha sağlam bastığımı hissediyorum.” Kendi tasarımlarının en iyi reklam panosu kendisi olan Beckham’ın en sevdiği kıyafetleri arasında devetüyü rengi pantolon takım ve geçenlerde bir New York seyahati sırasında giydiği lacivert ceket-kaban kombinasyonu geliyor. Beckham şöyle devam ediyor: “Eskiden vücut hatlarımı öne çıkaran kıyafetler tasarlıyordum ama son birkaç yıldır aksine dair bir farkındalık yaratmaya çalışıyorum. Kumaşın cömertçe kullanıldığı giysiler, figürünüzün tamamını sergileyenlere göre daha güçlü bir etki yaratıyor. Gücü izleyiciye değil, kıyafeti taşıyana veren bir anlayış bu.”
Nicole Warne, ma ülen takımıyla Paris Moda Haftası’nda.
Fotoğraf: Jason Lloyd Evans, Mitchell Sams
Joseph’in kreatif direktörü Louise Trotter da ince terzilik görmüş giysilere düşkün. Genç bir kızken sık sık babasının hırkalarını ve ceketlerini aşırırmış. “Bu huyuma sinir olurdu” diyor. Bu durumda, yeni koleksiyonundaki kalıpların erkek takımlarından alınmış olmasına da şaşmayalım. Tasarımcı, “Gömlek, pantolon ve kravattan oluşan erkek üniformalarının oranları üzerinde oynadım,” diyor. “Blazer ceketlerin kollarında kalıcı kat yerleri yaratarak kumaş pantolonlarda bulunan ütü çizgilerini andıran bir görünüm elde ettim. Terzilikte sık görülen bir yöntemi, beklenmedik yerlerde uygulayarak tasarımlarıma özgünlük kazandırdım.” Koleksiyonda bolca karşımıza çıkan asimetrik kesimli takımlar oldukça rahatlar. “Erkek kıyafetleri giydiğimde kendimi iyi hissediyorum,” diyor Trotter. “Bir takımın kadın vücuduna oturuşu, omzundan düşüşü bile çok farklı bir hava yaratıyor. Kadınların erkek kıyafeti giymesi bana çok çekici geliyor.”
Fotoğraf: Jason Lloyd Evans, Mitchell Sams
New York merkezli tasarımcı Gabriela Hearst, alçakgönüllü sunumlardan terfi ederek bu yıl defile formatına geçti. Ancak Hearst, ilk podyum şovunda gösterişli kıyafetler yerine klasik ve vakur kruvaze kabanlar, uzun kollu midi elbiseler ve dar pantolonlu takımlara yer verdi. Tasarımcı, işi biraz daha ileri götürerek, ceplerin astarlarını Alman patentli, mobil telefon radyasyonunu önleyen kumaşlardan seçti. “Kadın üreme organlarını korumamız gerekiyor,” diyen Hearst, bu yılın Met Gala’sına da kendi tasarladığı düşük omuzlu bir takımla katılmıştı. Kendisi için önceliğin daima kumaş seçimi olduğunu söyleyen tasarımcı, şöyle açıklıyor: “Erkekler için üretilen kaşmir ve yün kumaşlarla çalışıyoruz, çünkü önde gelen dokuma atölyeleri erkekler için çok daha fazla seçenek sunuyor.” Terzilik, Hearst’ün genlerinde var. Uruguay’da, geleneksel bir toplumda büyümüş, üniformanın mecbur olduğu bir okulda eğitim almış. “Kadınların efor sarf etmeden zeki ve güçlü görünmelerini sağlayabiliyorsak, görevimizi yapmışız demektir.”
Gabriela Hearst
Fotoğraf: Jason Lloyd Evans, Mitchell Sams
Aşırı disiplinli olmaya da gerek yok, stilinizi feminenleştirmenin en kolay yolu renk kullanmak. Beckham, “Lacivert ve koyu bordo koleksiyonumun temel renkleri. Siyah gibi sert tonlar kullanmaktan kaçındık,” diyor ve ekliyor, “Feminenlik ve maskülenliğin devamlı diyalog halinde olduğu bir koleksiyon bu.” Beckham’ın “klasik erkek kulübü renkleri” dediği koyu ve derin tonlardan uzak durarak pudra mavisi ve frambuaz kırmızı gibi renklere yönelmesinin asıl sebebi ise henüz lanse ettiği makyaj koleksiyonu. Ünlü tasarımcı, “Estee Lauder ile makyaj koleksiyonumu piyasaya sunmak bana özgüven verdi ve koleksiyonumda seçtiğim renkleri kozmetik paletime göre belirledim” diyor. “Artık renk ve güzelliğe bambaşka bir açıdan bakıyorum.” Beckham’ın kendisi için yeni olduğunu söylediği konseptlerden biri de, etek ve blazer ceketi birlikte giymek. "Daha önce hiç denememiştim. Ancak jorjet etekle blazer ceketi kombine edince ortaya çıkan görünüm dikkatimi çekti,” diye açıklıyor. “Klasik stile taptaze bir soluk getiren, modernleştirerek daha da güçlü kılan bir kombinasyon bu. Keyifle ve heyecanla giyiyorum.”
Joseph
Fotoğraf: Jason Lloyd Evans, Mitchell Sams
Selfridges kadın giyim bölümü direktörü Lydia King de aynı fikirde. “Kıyafetlerde ağırbaşlılık ve güç unsuru, yalnızca yönetici kadınların görünümlerine has değil” diyor. “İş tanımlarının dışında bir anlayıştan söz ediyoruz. Artık kadınlar varlıklarını hissettirecek giysiler giymek istiyorlar. Son zamanlarda, alışveriş alışkanlıkları bile değişti. Kadınlar bu giysilere önce aşık oluyorlar; sonra, iş, eğlence ya da farklı sosyal aktivitelere uygun kombinasyonlar yaratarak amaçlarına göre akışkan halde kullanıyorlar.” Brownsfashion.com satınalma müdürü Ida Petersson’a kulak verelim: “En avangard müşterimiz bile artık terziliğiyle öne çıkan parçaları tercih ediyor, bu yeni yeni görmeye başladığımız bir durum. Kapüşonlu üstler nihayet yerini daha formel ve keskin parçalara bırakıyor.”
Michael Kors
Fotoğraf: Jason Lloyd Evans, Mitchell Sams
Günümüzde kadınlar giderek artan bir çoğunlukla evden çalışarak para kazanıyor, dolayısıyla resmi giyinmek gibi bir zorunlulukları yok. Ancak ağırbaşlı giyim tarzı, bir ihtiyaçtan çok bir zihniyet meselesi haline geldi. Günümüzün siyasal problemlerini düşünürsek bu yeni bakış açısı pek da şaşırtıcı değil. Ida Petersson, “Şık bir blazer ve pantolondan oluşan güçlü takımların kadınların özgüvenini artırdığı bir gerçek,” diyor ve ekliyor, “Günümüzün pek de stabil olmayan koşullarında bu duruş ve görünüm önem kazanıyor. Politikayla her zamankinden fazla ilgileniyoruz, dünyada olup bitenleri yakından takip ediyoruz. Stilimizin de bu doğrultuda evrim geçirmesi kaçınılmazdı.” Trotter’ın da ekleyecekleri var: “Bugüne dek sahip olduğumuz hak ve özgürlüklerin değerini bilmedik, oysa şimdi tümü için mücadele etmek, haksızlıklara karşı koymak ve sesimizi duyurmak zorundayız. Bu koleksiyonu hazırlarken Trump’ın başkan seçilmesi ve Brexit gibi olağanüstü olaylara şahit olduk. Doğal olarak, tasarım aşamasında aklımızın bir köşesinde dünya meseleleri de vardı.”
Victoria Beckham
Fotoğraf: Jason Lloyd Evans, Mitchell Sams
Gardıroplarımız politik iklimden daima etkilenmiştir. İster refah, ister tasarrufun ön planda olduğu bir dönem olsun, dünyanın gündemi giysilerimize hep yansır. Şu sıralar, fark edilmekten veya gösterişten çok, güçlü ve güvende hissetmeye ihtiyaç duyuyoruz. Kıyafetlerimizden daha ne isteyebiliriz ki?