Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Gül kimileri için aşkın ve romantizmin kimileri içinse ölümün ve hüznün simgesi. Yüksek moda içinse asla eskimeyecek bir cazibe öğesi.
Gülün bizler için sayısız mana ifade ettiğinde hemfikiriz. Aşk, sevgi, romantizm, masumiyet gibi optimist duygular kadar savurganlık, geçicilik, ölüm ve hüzün gibi pesimist duyguları da barındırır. Françoise Hardy, Mon amie la rose şarkısında gülün yaşam yolculuğunu istiareli hüzün tınısıyla anlatır ve bir kısmında şöyle söyler: “Ama çok güzeldim, evet en güzeliydim bahçendeki çiçeklerin.” Bu sözler sembolik olarak gülün yüksek modadaki konumunun sağlamlığını anımsatmaya muktedir. Stiliniz dramatik bir romantizm içerebilir veya punk’ın asiliği ve heyecanına karşı koyamıyor olabilirsiniz; inanın hiç fark etmeden bu iki uç kutup gül imgesi üzerinden yüksek modanın ortak şemasında bir araya gelebiliyor.
2024 İlkbahar/Yaz sezonunda birçok tasarımcı gül bahçelerinin rahiyasından melankolik kabartmalara kadar, kendine has bir kişiliği olan bu çiçeğin üstün cazibesinden büyülendi. Paris Moda Haftası’nda defilesine sayılı günler kala koleksiyonun yarısından fazlası çalınan Balmain’de Olivier Rousteing, güllerin kederinden ziyade coşkulu ve lirik yanlarını tasarımlarına yansıtmıştı. Haute Couture terziliğine sahip elbiseler, cıvıl cıvıl yeşil, turuncu, kırmızı, mavi güllerle bezeli rugan, deri ve tüvit gibi lüks dokulardaydı ve bu yaklaşım modaevinin ve Rousteing’in lüksü her daim merkezine aldığının kanıtıydı. Rousteing aynı zamanda koleksiyonun özetini mantık biliminin özdeşlik ilkesi olan “Bir şey neyse odur” yasasından alıyor ve gülleri olabildiğinde realistik olarak işliyor; Amerikalı şair Gertrude Stein’in Gül adlı şiirindeki “Rose is a rose is a rose is a rose” sözleriyle destekliyordu.
Tasarımcı Sarah Burton, Alexander McQueen için son kez kumaşa makas attığında referans noktası modaevindeki geçmiş günleri ve McQueen’in çok sevdiği İngiliz gülleriydi. Hatırlarsanız 2007 İlkbahar/Yaz şovunda kapanışı yapan canlı güllerden elbise, modaevinin ikonik tasarımlarından biriydi. 2024 İlkbahar/Yaz koleksiyonunda özellikle siyah elbise ve takımların üzerindeki dikenli gül baskıları Alexander McQueen’e gizlice şükranlarını sunuyor; şifon beyaz elbisenin üzerindeki kan gibi akışkan gül yaprakları kadınsılığın içgüdüsel yönlerini öne çıkarıyordu.
Simone Rocha, güllere kinayeli bir romantizm kaygısıyla yaklaştı. Toz pembesi gül buketleri, modellerin yüzündeki geçici gül dövmeleri, gümüş rengi kurdeleli sandaletler ve incili çantalarla tamamlanmıştı. Koleksiyonda gülü seven dikenine de katlanacaktı. Bir başka İngiliz tasarımcı Richard Quinn’de aşina olduğumuz balo şıklığı gül desenleriyle arşa çıktı. Commes des Garçons, Maison Margiela, Rodarte ve Rick Owens, gülleri eğip büktü; kumaş oyunlarıyla göz yanılttı, yapısökümü gül bahçesine taşıdı. Kenzo, Del Cor, David Koma’da gül motifleri grafik baskılarda yüzünü güneşe döndü. Palomo Spain, Dior, Undercover, Marni gülün hem zarif hem de tehlikeli ruhuna örnekler sundu. Özetle güller, 2024 İlkbahar/Yaz koleksiyonlarının odak noktası, kreatif direktörlerin hayal bahçelerinin en güzel çiçekleriydi. Ya koleksiyonun tamamına sirayet ettiler ya da çok az görünüp kendilerini hissettirdiler. Bu yüzden sözlerime Françoise Hardy ile başladığım gibi yine onunla bitirmek istiyorum: “Hiçbir şey değilim ya da çok az bir şeyim. Arkadaşım gül, bana dün sabah böyle söyledi.”