Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Suzy Menkes, Iris Apfel'le yeni çıkan belgeseli "Iris" üzerine konuştu.
Londra'nın şık mekanı Annabel's'te yemeğimiz bittiğinde Iris'le ben henüz Iris'in üzerindeki turkuaz mücevherlerini saymayı bitirememiştik bile. Turuncu kürk montundan sarkan 3 adet kalın bileziği ve sol kolundaki 2 tane gümüş bilezik fazlalığı sanatsal olarak kullandığının bir göstergesi.
Koleksiyoncuların kraliçesi, giydiği yapay kürkle ilgili,"İndirimden aldım," diyor. Kolyeleri? Hayır, onlar indirimden değil. Onları yıllardır topluyormuş: büyük, cüretkar parçalar yıllar önce alınmış. Üzüm gibi demet demet olan veya "Karl'dan" hediye gelen ve birbirleriyle kontrast oluşturan taşlardan kolyeleri göz kamaştırıyor.
Irıs Apfel ve Charlotte Olympia'dan Iris çantası
Fotoğraf: Suzy Menkes/Instagram
O zamana kadar turkuazın bu kadar çok çeşidi olduğunu bilmiyordum, ya da bu kadar çok şekli olabildiğini. Ama Iris, Amerikan aksanıyla "Bu hafta 94 yaşıma gireceğim," derken daha fazla detay da istemedim. Albert Maysles'in "Iris" adlı belgeselinden biliyordum ki daha binlerce mücevheri, yüzlerce kıyafeti ve bir sürü kürkü vardı. Tabii illüstrasyonlarla süslenmiş garip ayakkabılarını, doldurulmuş hayvanları ve New York Park Avenue'daki eşyalarla dolu bir vaha olan apartmanını saymıyorum bile.
Bütün bunlar – ve Florida Palm Beach'teki evleri- onun ve 100 yaşına girmiş kocası Carl'ın "yuvamız" dedikleri şeyler. Iris acı bir şekilde, bir noktada kocasıyla oturup çocuk mu yapmak istedikleri yoksa beraber bir iş mi kurup geliştirmek istedikleri üzerine karar verdiklerini anlattı.
Yönetmenin gözünden Iris bir aşk emekçisi. Belgeselin ana teması aşk: eşyalara duyulan bir tutku ve onlar için yapılan pazarlıklar. Iris ve Carl, bir iç dekorasyon şirketine sahipken ve kumaş şirketi "Old World Weavers"ı kurdukları zaman pazarlık yapabilmek için kıtaları aşmışlar. Koleksiyonlarının son parçalarını oluşturan masalar, kadife koltuklar, hayvan heykelleri, garip halılar ve duvar kağıtları filmde Apfel'in Manhattan'daki deposundan çıkarılırken görülebiliyor.
'Iris' için poster
Picture credit: Suzy Menkes/Instagram
Ayrıca bir de birbirlerine duydukları dokunaklı aşk var, keskin ince esprileri, 70 yıllık anılarla dolu evliliğe dair yapılan şakalaşmalar... Ayrıca Carl tekerlekli sandalyede olduğu ve Iris'in de kırık bir kalçası olduğu için birbirlerinin sağlıkları için duydukları endişeye de tanıklık ediyoruz. Filmde Iris'i koltuk değnekleriyle görmüyoruz ama normalde kullanıyor ve değnekler, antik bir Meksika gemisinin direğinden yapılmış.
Özgün ve nadide şeyler bulabilmek için dünyayı dolaşmış Iris, neşeyle "Doğu'nun pazarlarını seviyorum," diyor. Dünyanın farklı yerlerinden gezi fotoğraflarına bakınca bu eşya avcılarının ne kadar cesur olduklarını anlayabilirsiniz. Başka fotoğraflar ise ikilinin daha "uslu" hallerini de gösteriyor, Beyaz Saray'da Eisenhower'dan Clinton'a dek tam 9 başkanla çalışmışlar.
Film, tasarımcı Duro Olowu'nun 90'lık Iris'e yardımcı oluşunu göstererek başlıyor. Film boyunca sık sık görüyoruz, Londra'da sahneye çıkmasına yardım ediyor, New York'ta Afrika kumaşı ve aksesuarlarına bakmak için tezgahlarda dolaşırken koluna giriyor.
Iris annesini geleneksel giyinen bir kadın olarak tanımlıyor. Iris, ekonomik kriz zamanlarının çocuğu olduğu için annesi ona birkaç parça düzgün kıyafeti olursa ve parasının bir kısmını da aksesuarlara yatırırsa hepsini farklı farklı kombinleyerek bir sürü görünüm yaratabileceğini öğretmiş.
Charlotte Dellal kendi markası Charlotte Olympia için tasarladığı Iris çantalarından biriyle
Fotoğraf: Suzy Menkes/Instagram
Şimdi Metropolitan Sanat Müzesi'nin Kostüm Enstitüsünün yöneticisi olan arkadaşı Harold Koda, 2005'te "Rara Avis" (Modanın Nadir Kuşu) sergisinde Iris'in koleksiyonunu gözler önüne serene dek dünya Iris'ten habersizdi. Ancak film çekilmeye başlandığında zeki tasarımcı ve koleksiyoncu büyük gözlükleri ve taktığı takılarla tanınır haldeydi.
Kıyafet koleksiyonu New York'tan Palm Beach'e, Long Island'dan Peabody Essex'e kadar birçok yerde gösterildi; her sergilendiği şehirde insanları büyüledi.
Moda filmleri son zamanlarda çok moda, Valentino'nun "The Last Emperor" filmi olsun, Dior'un yeni çıkan "Dior ve Ben" filmi olsun hepsi insanların büyük ilgisini çekti. "Iris" filminde ise Iris'in fotoğrafçı arkadaşı Bruce Weber'in sıcaklığını ve Belçikalı moda tasarımcısı Dries Van Noten'in heyecanını izleyebilirsiniz. Ancak bu film, kıyafetlerden ziyade Iris'in karakterinin orijinalliğine ve yaratıcılığına değinmiş.
Iris Apfel, Suzy ve Nicky Haslam
Londra'daki izleyiciler arasında Roksanda Illincic, Nicky Haslam ve aksesuar tasarımcısı Charlotte Delall vardı. Charlotte Delall tesadüfi bir şekilde bu dönemki cruise koleksiyonu için Apfel'in yuvarlak gözlüklerinden esinlenmiş. Apfel ise elinde gözlük camlarından esinlenilmiş çantayla birkaç poz verdi.
Film birçok soruyu aklımıza getiriyor. Neden dijital dünyaya baktığımızda, moda anlamında, bu kadar az orijinal insan görüyoruz? Iris'in akıllı telefonunu sadece iletişim kurmak için kullandığı ve sosyal medyadan uzak durduğu da ayrı bir detay. Acaba tasarımcıları daha cesur ve özgür olmaya itecek daha fazla film yapılabilir miydi?
Iris'in kendisi öğrencilerle konuşuyor, acayiplikler yapıyor, orijinal parçaları giymekve toplamak üzerine keskin ve zeki yorumlar yapıyor. Belki de öğrenciler, bu özgür ruhun hiç sahip olmadığı çocukları gibi.