Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
1987'de Austin, Texas'ta kurulan South by Southwest - SXSW® yaratıcı endüstrilerin buluşma konferansı ve festivali olarak bilinir. Her sene Austin şehrine akın eden yaklaşık 300.000 katılımcı için teknoloji, film, müzik ve kültürdeki trendlerin merkezi haline gelmiştir. İlk kez katıldığım bu konferansın dönüş yolunda uçakta bu satırları yazarken, çok ilham verici ve vizyoner konuşmacıları izlemekten mutlu, ancak FOMO hissiyle dolu bu dokuz günlük maraton sonrası biraz yorgunum.
Konferansın açılış konuşmasında festival Başkan Yardımcısı Hugh Forrest’ın belirttiği gibi, 2024 geleceğe damgasını vuran bir fikirler buluşması oldu: “Yükseklerin ve düşüşlerin yaşandığı bir yılın ardından, yapay zeka patlaması ve eğlence endüstrisindeki büyük performanslar sonrası (Barbie filmi ve Taylor Swift'in Eras Turuna selamlar) SXSW kesinlikle dinlemek, gözlemlemek, öğrenmek ve bolca işbirliği için doğru yer olacaktır.”
Bu yılın bir hafta süren etkinliği 8 Mart'tan 16 Mart'a kadar devam etti. Birçok ünlü isim kırmızı halıda yürüyerek konferans konuşmaları veya film prömiyerleri için boy gösterdi; Selena Gomez, Jake Gyllenhaal, Nicholas Cage, Prens Harry, Meghan Markle ve Ryan Gosling gibi isimler bunlardan sadece bazıları... Yıldız isimler bir yana, konferansa esas damgasını vuran, 1500’den fazla panelde başlık olan AI - yapay zeka oldu. Yapay Zeka 7/24 profesör olarak görev yapabilir mi? İnsanlığın yapay zeka tarafından egemen olan bir dönemdeki rolü nedir? gibi sorulara yanıt arandı...
Yapay zeka ve diğer ana başlıklara geçmeden önce, en uzun sıraların oluştuğu iki ünlüden bahsetmeden olmaz. Selena Gomez, Mindfulness Over Perfection: Getting Real On Mental Health adlı SXSW öne çıkan oturumda yer aldı. 31 yaşındaki şarkıcı ve aktris, 2022 belgeseli My Mind & Me'de anlatılan depreson ve mental sağlık sorunları yaşadığı döneminden bahsetti. Gomez, “Beni kendimden daha fazla önemseyen ve hazır olmadığım şeyleri yapmamı isteyen birçok insan vardı. Dibe vurmuştum ve bunu kendi zamanımda yapmak zorundaydım” diyerek zor dönemlerini açıklıkla anlattı.
Çok ilgi gören bir diğer ana oturumda ise, Meghan Markle, International Women's Day'in anısına düzenlenen Breaking Barriers, Shaping Narratives: How Women Cope On and Off Screen adlı bir panele aktris Brooke Shields ve gazeteci Katie Couric ile birlikte katılarak, sosyal medya tacizine ilişkin konuştu. Programda, evrensel internet nefretinin kadınların zihinsel sağlığına nasıl etki ettiği ele alındı. Ve evet, Prens Harry de izleyiciler arasındaydı.
Konferansın ilgi gören alanlarından bir diğeri ise, Equality Lounge idi; burada duyarlı ve değişime liderlik eden herkese davet vardı ve kadınların iş dünyasında yaşadığı zorluklara dair önemli konuşmalar yapıldı. Oteller arasında koştururken, bu bölümün yerleştiği nehir kıyısındaki Austin Kürek Kulübü nefes almamıza yardımcı oldu.
Aldığım bazı notlara göre;
- Satın alma kararlarının %85'i kadınlar tarafından alınmaktadır.
- Risk sermayesi fonlamasının yalnızca %2'si kadınlara ulaşmaktadır.
- Kamu sektörü tedarikçilerinin neredeyse %5'i kadınların sahip olduğu işletmelerdir.
- Ve kadınlar S&P 500'deki CEO rollerinin sadece %5'ini elinde bulundurmaktadır.
Eşitlik mümkündür, iyi niyetler kararlı eylemlerle buluştuğunda.
İlgimi en çok çeken konuşmalardan bir diğeri ise, OpenAI ChatGPT'nin başı Peter Deng ile gazeteci / yatırımcı Josh Constine diyaloğu oldu. Yapay zekânın egemen olduğu bir dönemde insanlığın rolünü tanımlama çabası üzerine etkileyici bir sohbet yaptılar. Deng, yapay zekânın yükselişinin insanların yerini almak değil, “bizim merak ettiğimiz şeylere daha derinlemesine gitmemize ve keşfetmemize yardımcı olmak” olduğunu vurguladı. Deng, yapay zekânın günlük yaşama entegrasyonunun bilişsel gelişimi teşvik edeceğini öne sürdü ve kendi dokuz yaşındaki çocuğunun ChatGPT'nin yardımıyla programlama öğrendiği örnekler verdi. Deng'e ChatGPT'nin toplumsal rolü hakkında sorulduğunda, ana hedefin “insanların hedeflerindeki engelleri kaldırmalarına izin veren esnek araçlar sağlamak” olduğunu belirtti.
Ve yapay zeka konusunda yoğun ilgi ve katılım alan bir diğer konuşma ise Türkiye’den katılan TBWA Stateji Başkanı Toygun Yılmazer tarafından yapıldı: “no algorithm for culture” isimli sunumunda en çok merak edilen konuya yani “yapay zeka bizleri etkisiz mi kılacak” sorusuna değindi. Sürekli değişen ve öngörülemeyen kültür, duygular ve insani değerlere dikkat çekerek, AI’ın ancak bir araç olabileceğini ve onu kullanacak master’lara ihtiyaç olduğunu anlatarak, bizleri biraz rahatlattı. Özellikle teknoloji ve dijital dönüşüm uygulamalarının baskın oldugu bu konferansta, insana dokunan nadir içeriklerden birisi olarak anlamlı buldum.
Sürekli alkışlarla kesilen bir sunum ise, Apple visual tasarım ve kampanyalarını yapan ekibin başındaki James Taylor’dan geldi. Çok alışık olduğumuz ve her gün Apple cihazlarımızda kullandığımız tasarımların; fikirden ürüne dönüşüm yolculuğunu anlattı ve sadeliğe odaklanan tasarım disiplinine bir kez daha hayran bıraktı.
Dünya geneline baktığımızda öncelikli konular olan fiziksel ve zihinsel sağlık ve iyi olma haline dair de önemli içerikler vardı. Squint Consulting'i temsil eden Mark Lester, Çoklu Kaos Döneminde Marka Kurma panelini yönetti. Bu, toplumsal memnuniyetsizliğin köklerini keşfetti ve iyilik hali ile mutluluk arasındaki ilişkileri vurguladı. Ayrıca, diyabet gibi dünya çapında yaygın olan sağlık krizlerini ve markaların aşırı uyarım ve sürekli stres durumlarının yaygın uygulamalarını nasıl değiştirebileceğini inceledi.
Olipop sağlıklı soda markasının kurucu ortağı, CEO'su ve formülatörü Ben Goodwin, Coca-Cola gibi bir markanın anında memnuniyet ve dış mutluluk sağlamasıyla, kan şekeri ve obezite yaratması çelişkisine dikkat çekti. Goodwin, Olipop'un soda için daha sağlıklı bir alternatif sunarak bu çatışmayı nasıl yönetmeyi umduğunu açikladi. 2023 yılında, ulusal bir perakendecide Olipop satışları Pepsi, Mountain Dew, A&W ve Canada Dry gibi geleneksel soda markalarını aşmış, bu sağlıklı bir geleceğe işaret olabilir mi diye umutlandım...
Ve zihinsel sağlık ve wellbeing konusunda ise, daha önce eğitim aldığım ve hayranlıkla takip ettiğim Laurie Santos'un Science of Wellbeing (Mutluluk Bilimi) başlıklı sunumu, geleceğe çok fazla odaklanan bu konferansın, bizleri şimdi’ye ve ana çeken tek örneği idi. Hız ve performans odaklı dünyamızda Dr. Santos, bazı taktik ve uygulamalarla, “zaman bolluğu” kavramını bizlere hatırlattı.
Ve son olarak kapanışı SXSW ‘in yıllardır en çok ilgi gören oturumu olan, fütürist Amy Webb’in 2024 Yükselen Teknoloji Trend Raporu'nu sunduğu panelle bitirmek isterim. İçinden geçtiğimiz dönemi “teknoloji süper döngüsü” olarak tanımladı ve tıpkı Sanayi Devrimi ve İnternet icadı gibi toplumu kökten değiştirme potansiyeline sahip olduğunu belirtti. Geçmişte, bu Süper Döngüler sadece bir teknoloji tarafından tanımlanmıştı; ancak bugün, bizi ileriye taşıyacak üç teknolojinin bir araya geldiğini görüyoruz: Yapay Zeka, Bağlantılı Ekosistem ve Biyoteknoloji. Amy'nin sözleriyle, “Bu üç teknoloji zaten mevcut olan diğer teknolojilerle bir şekilde bağlantı kuruyor. Bu da yaklaşan yenilik dalgasının o kadar etkili ve yaygın olduğu anlamına geliyor ki, insanlığı tamamen yeniden şekillendirecek şekilde heyecan verici ve kesinlikle korkutucu.”