Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
The Gorge, iki nişancının aşklarını anlatırken, aynı zamanda bir bilim kurgu gerilimi oluşturmayı amaçlıyor.
Farklı türleri tek bir etkileyici filmde bir araya getirmek cesur bir girişim ve The Gorge bunu başarıyor. Bilim kurgu, romantizm, korku ve aksiyon unsurlarını harmanlayan film, yavaş yavaş gelişen bir karakter çalışması sunuyor. Hikâye, iki nişancının etrafında şekilleniyor. Senarist Zach Dean, film boyunca bizi içine çeken bir canavar tehdidi sunarken, yönetmen Scott Derrickson bu temeli güçlü bir gerilimle süsleyerek filmi keyifli bir maceraya dönüştürüyor.
Litvanyalı paralı asker Drasa (Anya Taylor-Joy) ve eski Amerikan deniz piyadesi keskin nişancı Levi (Miles Teller) tanıştığında, her biri kendi iç hesaplaşmalarıyla boğuşmakta. Levi, travma sonrası stres bozukluğu nedeniyle kabuslar görmekte ve kendini yaşayanlarla ölüler arasındaki bir tür cehennemi aralıkta sıkışmış gibi hissetmektedir. Drasa ise, son suikastının kimliğini açığa çıkardığını ve bu nedenle saklanmak zorunda olduğunu öğrenmekle kalmıyor, aynı zamanda ölümcül bir hastalığa yakalanan babasının (William Houston) birkaç ay içinde intihar etmeyi planladığını fark ediyor. İkisi de birbirinden çok farklı deneyimlere sahip; biri öldürmeyi bir görev olarak, diğeri ise bir vatan borcu olarak görüyor. Ancak kader yollarını kesiştiriyor.
Bir vadiyi koruma görevi verilen Levi, bu görevde yalnız ve bir yıl boyunca yalnız başına bir gözetleme kulesinde kalıyor. Kendinden önceki operatör, devriye görevinde vadiden gelenlere karşı değil, içinden çıkabilecek şeylere karşı dikkatli olması gerektiğini söylüyor. Burada, vadiden kaçacak bir şey değil, içeriden çıkabilecek bir tehlike var. Levi'ın yalnızlık içinde geçirdiği görevi süresince çok fazla bilgi edinmemesi, işleri karmaşık hale getiriyor. Ancak, görev süresi başladığı gibi, Levi, karşı kulede görevli olan Drasa’yı fark ediyor ve bu gizemli ilişki hızla gelişiyor. İkili, aralarındaki mesafeyi aşmak için birbirlerine uzaktan notlar yazmaya başlıyor. Bu arada, kurallar ihlal ediliyor ve ikili, birbirlerine doğru yaklaşıyor. Ancak, ilişkilerinin gelişmesi, tehlikeli vadinin gözlemi ve gittikçe artan gizem, ikilinin başını belaya sokuyor. Canavarlarla dolu vadiyi gözlemlemeye ara vermek, birbirlerine yüksek sesle müzik çalmak ve dikkatsizlik, iyi sonuçlar doğurmuyor.
Fotoğraf: Alamy Stock Photo
Film, Levi ve Drasa’nın aşklarını anlatırken, aynı zamanda bir bilim kurgu gerilimi oluşturmayı amaçlıyor. Ancak, romantizm öne çıktıkça, aksiyon ve gerilim eksik kalmıyor. Levi ve Drasa’nın vadinin dibine inmeleriyle birlikte, görsel ve pratik efektler, vadinin korkutucu yaratıklarını gerçekçi kılıyor. Filmin en çekici anlarından bazıları, Levi ve Drasa’nın birbirlerine uzaktan notlar yazdığı, davul çaldığı (Teller’ın Whiplash filmine bir gönderme gibi), atış yapma pratiği yaptığı ve satranç oynadığı (Taylor-Joy’un The Queen’s Gambit rolüne göz kırpan) sahneler.The Gorge, çoğu zaman tahmin edilebilir bir senaryoya yaslansa da beklenmedik anlar yaratma konusundaki başarısıyla öne çıkıyor.