Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Cannes Film Festivali, dünyaca ünlü oyuncuları, yönetmenleri ve moda ikonlarını ağırlarken, kırmızı halı da adeta bir mücevher kutusuna dönüşüyor.
Her yıl bahar geldiğinde Fransız Rivierası sadece sinemanın değil, ihtişamın da merkezine dönüşüyor. Cannes Film Festivali, dünyaca ünlü oyuncuları, yönetmenleri ve moda ikonlarını ağırlarken, kırmızı halı da adeta bir mücevher kutusuna dönüşüyor. Haute couture’ün zarafeti kadar o couture’ü tamamlayan yüksek mücevherler de konuşuluyor. Pırlantalar, zümrütler ve safirler sadece ışıldamıyor; aynı zamanda geçmişe, kimliğe ve modanın büyüsüne dair hikayeler anlatıyor.
Grace Kelly’nin zarif incilerinden Bella Hadid’in viral olan yılan kolyesine kadar Cannes tarihi, mücevherlerin parladığı unutulmaz anlarla dolu. Hazırsanız, sizi zamansız bir yolculuğa çıkaralım.
Fotoğraf: Getty Images
Cannes’ın ilk yılları, Avrupa zarafetinin ve klasik Hollywood yıldızlarının buluşma noktasıydı. 1955’te Grace Kelly festivale bir Hitchcock yıldızı olarak geldi, birkaç ay sonra ise Monako Prensesi olarak ayrıldı. Ama ondan geriye kalan belki de en ikonik görüntülerden biri: Sade bir elbiseyi tamamlayan inci kolyesi. Sessiz ama güçlü bir şıklığın simgesiydi.
Sophia Loren tam anlamıyla Akdeniz ihtişamını yansıtıyordu. Büyük altın halkalar, heykelsi bilezikler ve cabochon taşlı yüzüklerle kendi stilini yaratıyordu. Elizabeth Taylor ise festivaldeki her görünüme adeta bir aşk hikayesi sığdırıyordu. Onun mücevherleri sadelikten değil tutkudan besleniyordu; abartılı, ihtişamlı ve unutulmaz.
O dönemde takılan mücevherlerin çoğu yıldızlara aitti. Kiralanmamış, vitrinlik değil gerçekti. İnci, altın ve pırlanta; statünün değil, kimliğin yansımasıydı.
Fotoğraf: Getty Images
70’ler geldiğinde Cannes sadece bir sinema festivali olmaktan çıktı; bir yaşam tarzı haline geldi. Eden-Roc otelindeki çılgın partiler, plajda Brigitte Bardot ve mücevherlerle flört eden moda...
Catherine Deneuve kırmızı halıda Fransız cool’luğunu taşıyordu: zarif altın zincirler, Cartier’nin panter motifli parçaları, abartısız ama etkili detaylar. Romy Schneider daha avangart bir çizgideydi; geometrik kesimli büyük gümüş takılar, dönemin feminizm ve modernizm rüzgarlarına selam niteliğindeydi.
Bu dönem, mücevherin yalnızca geceye ait olmadığını da gösterdi. Yat partilerinde, basın toplantılarında, hatta gündüz gezilerinde bile büyük yüzükler ve dikkat çekici küpeler ön plandaydı.
O dönemin ruhunu yaşamak isterseniz Nice’in eski şehir bölgesinde yer alan antika pazarlarını veya Antibes’teki çiçek pazarını gezebilirsiniz. Küçük dükkanlarda vintage Dior’lar, altın broşlar sizi bekliyor.
Fotoğraf: Getty Images
90’lar, Cannes’ın kırmızı halısını moda çekimi havasına büründürdü. Naomi Campbell’ın pırlanta choker’ları, Claudia Schiffer’ın avizeleri andıran küpeleri ve Sharon Stone’un o efsanevi sade gömlek üzerine taktığı ihtişamlı kolyeleri... Mücevher bir tamamlayıcı değil, başroldeydi.
Monica Bellucci ise bu dönemin gerçek mücevher tanrıçasıydı. Bvlgari ile kurduğu yakın ilişki, kırmızı halıya taşınan Roma estetiğini temsil ediyordu. Derin dekoltelerle kombinlenen ağır taşlar, göz kamaştıran bir İtalyan zarafetini dünyaya sundu.
Bu yıllarda mücevher evleri, Cannes'ı bir tür vitrin olarak görmeye başladı. Chopard, Bvlgari, Cartier gibi devler, yıldızları baştan aşağı kendi tasarımlarıyla donatarak festivali küresel bir vitrine çevirdi.
Fotoğraf: Getty Images
Bugünün Cannes mücevherleri, klasik ışıltının ötesinde anlam taşıyor. Artık hikaye anlatıyor, kültürleri kucaklıyor, mesaj veriyor. 2021’de Bella Hadid’in Cannes kırmızı halısında taktığı Daniel Roseberry imzalı kolye bu anlamda bir dönüm noktasıydı. Dramatik kolye tasarımı, adeta bedene yerleştirilen bir sanat eseri gibiydi ve kırmızı halının en ikonik anlarından birine dönüştü.
Deepika Padukone’nin ya da Priyanka Chopra’nın devasa pırlantaları, Bollywood’un uluslararası şıklığını Cannes’a taşıdı. Tilda Swinton ise takıları adeta birer sanat eseri gibi kullanıyor; sürrealist, çarpıcı ve tamamen kendine özgü.
Yeni nesil Cannes mücevherlerinde etik değerler de öne çıkıyor. Geri dönüştürülmüş altınlar, vintage parçalar, anlam yüklü semboller... Mücevher artık sadece göz alıcı değil, bilinçli.
Editörün Notu: Chopard, 1998’den bu yana festivalin resmi ortağı. Sadece yıldızları giydirmekle kalmıyor, Palme d’Or ödülünü de etik altınla üretiyor. Her yıl Cannes’a özel hazırlanan Red Carpet Collection ise adeta mücevher couture’ü.
Fotoğraf: Getty Images
2025 Cannes Film Festivali ise kırmızı halıda geçmişin izlerini bugünün estetiğiyle harmanlayan mücevher seçimleriyle akıllarda kaldı. Dior, Cartier, Bvlgari gibi köklü evlerin geçmişten bugüne bıraktığı izler bu yıl da yeni yorumlarla karşımızdaydı.
Angelina Jolie, Chopard’ın sarı elmasla bezeli gösterişli kolyesiyle klasik zarafeti yeniden tanımlarken Natalie Portman, Tiffany & Co.’nun Sea of Wonder koleksiyonundan 90 karatlık pırlantalarla süslenmiş Wave kolyesiyle dikkat çekti.
Emma Stone, Louis Vuitton’un zümrüt ve pırlantalı küpeleriyle modern ve taze bir yorum sundu.
Kristen Stewart, Chanel’in elmas choker’ıyla maskülen şıklığı feminen detaylarla buluşturdu. Angela Bassett Messika, Bella Hadid Chopard, Eva Longoria ise Pasquale Bruni tasarımlarıyla geceye imza atan diğer isimlerdi.
Mücevherlerde gözle görülür bir doğallık, heykelsi formlar ve mimari ilham hakimdi. Bu yıl da Cannes, yüksek zanaat adına iz bırakan bir festival oldu.