Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Carrie Bradshaw'la tanıştığımız gün üzerinde gördüğümüz ikonik elbise, Sex and the City'nin ilk filminde de karşımızdaydı. Taşınmak için yakın arkadaşlarıyla evindeki eşyaları kolileyen Carrie, küçük apartman dairesinde düzenlediği 80'ler defilesinde... Dizinin jeneriğindeki elbiseyi yıllar sonra tekrar görmek hangimizi duygulandırmadı?
İki farklı Christian Louboutin arasında kalsanız, ne yapardınız? Cesur görünümleriyle New York modasına yön veren Carrie Bradshaw, çözümü iki ayakkabıyı aynı anda giymekte bulmuş. Sarah Jessica Parker, yıllar sonra bu seçimi, "Belki her iki renk de muhteşem olduğu ve elbiseyle uyumlu göründüğü içindi; ama iki farklı rengi eşleştirmek kesinlikle hoşumuza gitmişti" diye açıkladı.
"Evet, sen Heidi Klum değilsin; ama gerçek insanların 'en model' olanı sensin." Stanford'un dediği gibi, Carrie, Heidi Klum gibi bir süpermodel değil; ancak bir defileye onun kadar yakışacak başka bir "gerçek" insan bulmak zor. Carrie, Dolce & Gabbana ceketinin altına giydiği yüksek topuklar sebebiyle yere kapaklansa, Heidi Klum tarafından üstüne basılıp geçilse de bu bölüm kesinlikle dizinin en sevdiğimiz bölümlerinden biri.
"New York'un hava durumu erkekler gibidir, ne olacağı tahmin edilemez." New York şehriyle randevuya çıkan Carrie, önce eteğini uçuşturan fırtınaya yakalanıyor, sonrasında da ziyaret etmeye gittiği The Guggenheim müzesinin kapalı olduğunu görüyor. Birden bastıran yağmur ve sığındığı yerde karşılaştığı adama rezil olmasına sebep olan şakaları da hala hafızamızda. Yine de bölümün en çok aklımızda kalan detayı, Carrie'nin rengarenk silueti.
The Russian elbette favori karakterimiz değildi, ancak Carrie'nin en romantik erkek arkadaşı olduğunu kabul ediyoruz. Bir şiir gibi betimlenen ipek Oscar de la Renta elbiseyi Carrie'ye hediye ederek fotoğraftaki ikonik görünüşün mimarı olan Aleksandr Petrovsky, partnerini jestlerle bayıltacak derecede romantikti.
Carrie Bradshaw Paris'te! Dizinin son bölümlerinde unutulmaz siluetlerle Paris sokaklarını arşınlayan Carrie'nin belki de en ikonik Paris görünümü, hazırlanıp otel odasından çıkamadığı gün büründüğü bu görünüm. Saç, makyaj, elbise; her detayıyla Paris akşamlarına hazır!
Carrie'yi tanıdığımız elbisenin bir benzeri, final bölümünde de karşımızdaydı. Kalbi kırık, kafası karışmış, New York'taki hayatını terk edip Paris'e taşındığı için eksik hisseden Carrie, kusursuz aksesuarlarıyla Paris sokaklarında dolaşıyor. Taksi ararken Mr. Big'le karşılaştığı anın büyüsünü atlatabilen var mı?
Carrie'nin düğününden hemen önce gelinliklerle yaptığı Vogue çekimi, Sex and the City'nin en keyifli sahnelerinden biriydi. Evliliğe hiç inancı olmayan Samantha'yı bile ağlatabilecek güzellikteki Vivienne Westwood gelinliğini düğünü için giyen Carrie, aksesuarlarıyla kusursuz görünüyor. Bu siluet, belki de düğünün en güzel; hatta tek güzel detayıydı.
Dizinin geçmiş bölümlerinde tanıştığımız Christian Dior tasarımı elbiseyi yıllar sonra yeniden Carrie'nin üzerinde görmek tuhaf kaçacak kadar yoğun hislere bürünmemize sebep olmuştu. Sex and the City'nin filminde evinden kendisiyle özdeşleşen elbiseyle çıkan Carrie, yıllar geçse de zarafetini kaybetmediğini de kanıtlamıştı.
Dizinin ikinci devam filminde Carrie, J'adore Dior yazılı tişörtü, hacimli eteği ve renkli aksesuarlarıyla Abu Dabi'de. Aidan'la yıllar sonra karşılaştıkları anın bile önüne geçebilen ikonik bir siluet!