Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Women’s March’a, kadınların yürüyüşü olarak bakarsınız büyük bir yanılgıya düşersiniz. Bu yürüyüş, sadece kadınlardan ibaret değil.
Women’s March, insan haklarına sahip çıkmak için güçlü bir çağrı. Donald Trump’ın neredeyse nefret söylemi içeren ayrımcı ifadelerine bir tepki olarak dünyanın dört bir yanında düzenlenen bu yürüyüş, cinsiyet eşitliğine ağırlık verse de her insanın eşitlik, adalet, yaşama ve ifade özgürlüğü hakkını savunuyor.
Donald Trump’ın yemin töreninden bir gün sonra Washington DC’de başlayan yürüyüş, Londra’dan Berline, Paris’ten Delhi’ye kısa sürede tüm dünyaya yayıldı.
Dünya siyasetinin ötekileştiren diline ve ayrımcılığı bir siyaset aracı olarak kullanan politikacılara karşı sayısız sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte yüz binlerce insan sokaklara döküldü. Çocuklar, anneler, babalar, kadınlar, erkekler, eşcinseller, Müslümanlar ve daha fazlası. Toplumun her kesiminden insanı ortak bir duyguda buluşturan Women’s March’a gelecek kaygısı güden, dünya için endişelenen her insan katıldı.
Yürüyüşün Londra ayağına katılan isimler arasında Londra Belediye Başkanı Sadık Han da vardı. Dünyanın dört bir yanından yükselen eşitlik ve adelet sesinin bir parçası olmak isteyen Sadık Han'ın diğer politikacılara da örnek olması dileğimizle.
Her türlü sansüre, ırkçılığa, ayrımcılığa ve özgürlük kısıtlamasına kariyerinin ilk günlerinden bu yana direnen Madonna'sız bir Women's March'ın gerçekleşmesi imkansızdı elbette ki.
Dünyaya güçlü bir konuşmayla seslenen Madonna, "Bu seçimi iyiler kazanmadı ama zafer sonunda iyilerin olacak." diyerek konfor alanlarımızı terk edip, mücadele etmek gerektiğini söyledi.
Madonna'nın dışında Katy Perry, Julianne Moore, Amy Schumer ve Olivia Wilde gibi isimler de ön saflarda yerlerini aldılar.
Yürüyüşün yaratıcılığını, mizahın gücünden beslenen pankartlardan okuyabilirsiniz. Eşitlik ve adalet için kurulan en düşündürücü cümleler bu yürüyüşteydi.
Emma Watson'ın sevenleriyle bir araya gelebilmek için bariyerleri kaldırtması da etkinliğin ne kadar eşit ve öz duygularla gerçekleştiğinin önemli bir parçası.
100 yıllık bir mücadelenin haklı dayanışmasını anlatan en güzel kare buydu belki de. 100 yaşındaki bu kadının dahi katıldığı bu yürüyüşün, Donald Trump'tan ziyade insanlıkla alakalı olduğunu anlamak zor olmamalı.