Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Haftanın diyaloğu: Meghan Markle haklı mı haksız mı? Vogue.com editörleri tarafından mercek altına alındı.
Fotoğraf: Getty Images Turkey
Meghan Markle ve Prens Harry'nin Güney Afrika'ya yaptığı ziyaretlerini konu alan Harry & Meghan: An African Journey adlı belgeselde yaptıkları çarpıcı açıklamalar İngiliz basının gündemine bomba gibi düştü. Kraliyet hanesinin aykırı çiftiyle sansasyonel bir röportaja imza atan gazeteci Tom Bradby'nin en spekülatif sorusu, şüphesiz Meghan Markle'ın hamilelik döneminde yüzleştiği fiziksel ve mental problemlerle ilgili olandı. Meghan Markle'ın bu soruya verdiği, "İlginiz için teşekkür ederim, çünkü insanlar genelde iyi olup olmadığımı merak etmiyorlar" yanıtı, çok geçmeden tüm eleştiri oklarının hedefi haline geldi.
O eleştiri oklarından biri de ünlü televizyon sunucusu Wendy Williams'a aitti, "Ne yaptığını gayet iyi biliyordun. Sakın ola ki sempatimizi kazanmaya çalışma. Prens Williams ve Kate Middleton geleceğin Kralı ve Kraliçesi olma yolunda emin adımlar atarken kaybedecek o kadar çok şeyleri var ki. Oysa Meghan Markle'ın tek kaybı Amerika'ya geri dönmek olacak. İngiliz basınının yoğun ilgisine de bu kadar şaşırma Meghan. Kimse senin için üzülmüyor."
Peki Meghan Markle haklı mı haksız mı? Vogue.com editörleri tarafından mercek altına alındı.
Meghan Markle kim tarafından haksızlığa uğruyor? Önce bu soruya netlik kazandırmak lazım bence. Basın mı kendisine haksızlık ediyor, yoksa İngiliz Kraliyet Ailesi mi? Belki de haksızlığa mahal veren bizzat kendisi, çünkü bu sisteme bile isteye dahil olmayı tercih etti; lakin farkındaysanız köklü bir geleneği değiştiriyor. Yavaş yavaş, usul usul. İyi ki elini taşın altına koyup prenses olmuş. Zira masallardaki prenseslerle kıyaslayabileceğimiz bir hayatı yok, görüyoruz.
Bir ayağı Londra’da olan biri olarak, Meghan Markle’ın İngiliz Kraliyet Ailesi’nin demokratikleşme sürecinin önemli bir parçası olduğunu söyleyebilirim. Kate Middleton ve Prens William’ın kusursuz kraliyet mutluluklarının yapaylığının yanında Meghan Markle ve Prens Harry fazlasıyla gerçek, hatta kusurlu. Bu ikili üzerinden İngiliz halkına ‘siz de bir gün bu saltanatın bir parçası olabilirsiniz’ mesajı veriliyor. Daha genç, daha özgür, daha sempatik bir kraliyet algısı yaratılıyor hiç şüphesiz.
Özetle Meghan Markle ve Prens Harry’nin İngiliz Kraliyet Ailesi’ne kıymetli bir gerçeği hatırlattıklarını düşünüyorum. “Saygıdeğer Elizabeth, herkesin kusuru vardır!” diyorlar. Eğer ortada bir haksızlık varsa sistemin yarattığı bir haksızlık söz konusu. Medya bu tartışmayı kişiler, özellikle düşesler üzerinden yürütmek yerine, sisteme karşı bir eleştiri getirebilse keşke. Temennim bu yönde...
Ne yazık ki İngiliz basınının sert mizacı, yeni ve beklenmedik bir şey değil. Altından bir kafes olarak nitelendirebileceğimiz İngiliz Kraliyet Ailesi’ne girerken, Meghan Markle’ın da bunları az çok tahmin ediyor olması gerekirdi ki, bence bunların olacağını çok iyi biliyordu. Daha önce evlenip boşanması, melez olması, Hollywood’tan gelmesi, attığı her bir adım İngiliz basını için birer malzeme. Bunların etik olduğunu kesinlikle savunmuyorum tabii ki, ama bugün sıradan kişiler bile magazin konusu olup, eleştirilebiliyorken; Meghan’ın Kraliyet üyesi olarak bunlara maruz kalması, üzücü ama bir o kadar da normal.
Meghan’ın kimse halimi hatrımı sormuyor tavrına gelecek olursak, Wendy Williams’ın aksine ajitasyon yaptığını sanmıyorum. Küçük bir yakarış gibi. Her ne kadar popüler olup gündemde olmak güzel ve tatmin edici bir duygu olsa da, günün sonunda hepimiz insanız ve Meghan’ın bu kadar eleştiriyi hak ettiğini düşünmüyorum.
Meghan Markle ismi başlı başına, bir alt başlığı olsun ya da olmasın, ateşli bir tartışma konusuna gelmiş durumda bugünlerde: Bir tarafta Meghan Markle'ı Mona Lisa'ya benzeterek önünde power couple pozu veren Beyoncé ve Jay-Z, öteki tarafta Meghan Markle'ı eleştiri yağmuruna tutan Wendy Williams.
Bana kalırsa, bir yanım "Beyoncé'nin bir bildiği var" diyor, öteki yanım Wendy Williams'ı da bir noktada haklı buluyor. Her ne kadar kendi içimde de dış dünyayla paralel bir fikir ayrılığı yaşasam da, Beyoncé'nin tarafında olduğumu söyleyebilirim. Meghan Markle'ın, Harry & Meghan: An African Journey adlı belgeselde yaptığı açıklamaları samimi buluyorum. Bana çok da "rol yapıyormuş" gibi gelmiyor açıkçası, Sussex Düşesi'nin artık bir dizi setinde olmadığı aşikar. Kraliyet hanesinde rol yapan birilerini arıyorsak eğer, bu kişi Kate Middleton'dan bir başkası değil. Kızını küçük yaştan beri büyük Prens William karşılaşmasına hazırlayan annesinin başlattığı Kraliyet 2.0 projesini, bugünlerde Cambridge Düşesi layığıyla yerine getiriyor. İngiliz basını tarafından köşeye sıkıştırılan Lady Diana'dan da öğrendik ki; monarşi dünyasında doğal seleksiyonla elenmek istemiyorsanız eğer, çok iyi rol yapmalısınız. Dolayısıyla, Middleton doğru olanı yapıyor. Meghan ise ondan beklenen "düşes" rolüne bir türlü giremediği için günah keçisi muamelesi görüyor.
Wendy Williams'a katıldığım tek nokta ise şu; Meghan, Prens Harry ile evlenirken "bile bile lades" dedi. Ondan daha tecrübeli, ve bitiş çizgisine daha yakın sayılan Kate Middleton'ın gölgesinde kalacağının en başından beri farkındaydı. Sadece o da değil; oyunculuk geçmişi, melez genleri ve ikinci evlilik gibi monarşi filtresini kaldıran faktörler Kraliçe Elizabeth'in onayından geçmiş olsa da, İngiliz basınının yargısız infazına maruz kaldı maalesef.
Prens Harry'e göre, tarih kendini tekrarlıyor; annesine yapılan haksız muamelenin aynısı bugünlerde eşine de yapılıyor. Şahsen Prens Harry'e bu konuda katılmıyorum. İngiliz basınının Lady Diana'ya yaptıklarını kıyasladığımızda, Meghan Markle'a "fazlasıyla iyi" bile davrandıklarını söyleyebilirim. Fakat, Meghan Markle, Lady D kadar sabırlı olabilir mi, işte onu bilmiyorum.