Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Dijital sanat fotoğrafçılığı daha zengin, daha katmanlı kompleks bir hale geliyor.
Ulla Jokisalo’nun “Headless Women” (2013’den beri devam eden) serisinden “Like a Virgin” (2015)
Genç kadının yüzü tam bana bakıyordu: mükemmel bir şekilde yapılmış cilt, derin gözler, dudaklar ve sonra BOM! Fotoğrafı çim yeşili, gök mavisi, sarı ve kırmızı çizgi işlemeler sarmış ve resimdeki yüzü kafeslemiş.
Julie Cockburn’un “Preamble” (2016) resmi
Fotoğrafçı Julie Cockburn bulduğu bir resmin kolajını yapmış. (Flowers Gallery tarafından temsil ediliyor.) Bu tek eser Paris Photo’daki resimlerin hikayesinin özetini çıkarıyor. 20. yılını kutlayan fotoğraf fuarının katılımcıları fotoğrafın sadece düz baskı bir resimden daha fazla olduğu konusunda ortak bir noktada buluşmuş gibi. Dijital dünyada dokusal efetketler var.
“Malzeme olarak vücut, araç olarak fotoğraf” yazılmış Valérie Belin’in yansımayan camdan pigment baskıyla yapılmış eserlerinin yanındaki duvarda. (Galerie Nathalia Obadia, Paris.)
Valérie Belin’in All Stars (2016) adlı seriniden “Power Girl”
Ne kadar Grand Palais’deki sergi her türlü peyzaj ya da portreden ilham alınmış fotoğraflarla dolu olsa da, benim ilgimi odağım modaydı. Klasiklerden biri sergideydi: Norman Parkinson’un 1949’da çekilmiş “Young Velvets, Young Prices, Hat Fashions”. (Genç kadifeler, Genç fiyatlar, Moda şapkaları) Dört kadın yumuşak keçe şapkalarıyla New York’un Lexington Bulvarı’nın üstündeki eski Condé Nast binasının çatı katında gökdelenlere karşı resim çektiriyorlar.
“Young Velvets, Young Prices, Hat Fashions” (1949) Norman Parkinson
Fakat dijital öncesi bu resimlerde aynı doku yoktu. Buna David Bowie’nin 1982 yılında Monte Carlo’da Helmut Newton’a poz verdiği siyah beyaz fotoğraf da dahil, ya da Bert Stern’in Marliyn Monroe’yu Vogue için çektiği “The Last Sitting” (Son Çekim) resimleri. (Saley-Wise Gallery, New York)
Helmut Newton’un “David Bowie in Monte Carlo” resmi (1982)
Suzy, Bern Stern’ün Marliny Monroe “The Last Sitting”’in resmini çekerken
Modern fotoğrafın “dokusal” resimleri daha farklı şekillere girebiliyor. Örnek Tina Berning ve Michelangelo di Batista’nın “Lindsey, Woven” (Lindsey, Dokuma) adlı resmi, gözleri dokuma altında kalan modelin ağazı siyah kırmızı ince kağıt şeritlerinden göze çarpıyor. (Camera Work, Berlin)
Tina Berning ve Michelangelo Di Battista’dan “Lindsey Woven” (2016)
Bazen modern yenileme tekniklerine kendi hayal gücümü eklediği farkettim. Hiroshi Takizawa (Polka, Paris) rezin ve camı karıştırdığı “Trace 24-33” adlı multi-medya baskısı ve Ljubodrag Andric’in mürekkep pigment baskı ile yarattığı absktrakt “China #2” (Robert Koch Gallery, San Fransico) adlı duvar resimleri bunlardan biriydi.
Hiroshi Takiwaza’dan “Trace 24-33”
Ljubodrag Andric’ten “China #1”
Bazı resimlerde üç boyut efekti kumaş ve doku karışımı ile yapılmamış, bunun yerine film ve ışık kandırmasıyla yapılmış Paolo Roversi’nin (Pace, MacGill alery, New York) 1996 kromatik baskısı olan “Yelena” resmi gibi. Model’in belinden kolları bir Hint tanrıçası gibi uzamış.
Paolo Roversi’den “Yelena”
İki farklı sanatçı ilgimi çekti. İlki Lavatory Self-Potraits in the Flemish Style (Flam Tarzı Lavabo Otoportreleri) adlı fotoğraf, dijital resim ve filmden olumuş serinin sahibi Nina Katchadourian (Catharine Clark Gallery, San Francisco). Seri kendini cep telefonuyla çektiği, tuvalet kağıdı ya da el havlusunu şapka gibi moda malzemelerine dönüştürdüğü resimlerden oluşuyor.
Nina Katchadourian’ın “Lavatory Self-Potraits in the Flemish Style” serisinden Suite #3
İkincis ise Ulla Jokisalo’nun “Headless Women” (Kafasız kadınlar, 2013’ten beri devam ediyor) serisi. Zarif kadın modellerinin kafaları kuş ve kirpi gibi hayvanların pigment ve işleme baskıyısıyla kapanmış. (Gallery Taik Persons, Berlin)
Ulla Jokisalo’nun “Headless Women” serisinden “Puff” (2015)
Grand Palais’de sıcak ve tanıdık bir güzellikten daha fazlasını bulabilirsiniz, bu Paris Photo’nun 20 yıl içerisinde kendini ne kadar hızlı gelişitirdiğini gösteriyor.