Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Park Avenue Armoury'nin karanlık atmosferinde 80’lerin “punk balerini”, dansçı ve kareograf Karole Armitage dans performansıyla vuku bulan Marc Jacobs 2020-21 Sonbahar/Kış defilesi New York Moda Haftası’nın öne çıkanları arasındaydı. 1960’lı yılların ikonik kadın figürü JackieKennedy'nin zarif ve elegan stilini alıntılayan tasarımların baş gösterdiği defilede ilgi odağı hacimli silüetlerdi. Klasik ekoseyle okul yıllarına, gösterişli payetle maskeli baloya ve parlak taytlarla disko pistine gönderme yapan Marc Jacobs 2020-21 Sonbahar/Kış koleksiyonu, hem dönemsel hem de bir o kadar zamansızdı.
Rodarte’nin kreatif düo’su Laura ve Kate Mulleavy’nin romantik tarafa göz kırpan gotik kökenleriyle baş başayız. Puantiyeli elbiselerden payetli görünümlere, bele vurgu yapan kemerlerden fırfırların kuşatmasına teslim olan Rodarte kadını gelecek sezona hazır. Romantik Viktoryenlere selam duran floral desenler, nazik kıvrımlar ve hareketli omuz detayları Rodarte 2020-21 Sonbahar/Kış koleksiyonunun asil kazananlarıydı.
Jack McCollough ve Lazaro Hernandez’in ortak vizyonu, bu defa yumuşak formlar ve midi uzunluklardan uzaklaşarak daha kısa, keskin ve düz silüetler üzerine yoğunlaştı. McCollough ve Hernandez düo'sunu ikileme düşüren fikir ise, çıkış noktalarının bir battaniye olmasıydı. İkilinin, stilist Camilla Nickerson'a Noel’de hediye ettiği o battaniye, Camilla tarafından farklı bir şekilde yorumlanarak bir eşarba dönüştü; ve işte, 2020-21 Sonbahar/Kış koleksiyonlarının it-parçasının temelleri atıldı. Streç deri elbiseler, asimetrik formüller, volümü yüksek formlar ve hep yek hep tek omuz detayları podyumda rüzgarı adeta arkasına aldı.
Christopher John Rogers’ın Brooklyn’deki dairesinin oturma odasına olur da yolunuz düşerse en son koleksiyonuna ait parçaların sizi karşılaması muhtemel. Çünkü Rogers ve küçük çaplı ekibi, yaratım aşamasında kocaman atölyelere ihtiyaç duymuyor; bir arada olmaları fazlasıyla yeterli. Doğru yoldalar da; Rogers’ın CFDA/ Vogue Moda Fonu ödülüne ulaşması için sadece üç koleksiyon ortaya koyması yetti. New York Moda Haftası’nda 40 parçadan oluşan bir koleksiyona imza atan Rogers, CFDA jübilesi sonrasında tanıdık silüetleri podyumda ağırladı. “Sinematik palyaço” konseptli 2020-21 Sonbahar/Kış defilesinde geçen sezonun fırfır yakaları yeniden gündemdeydi. Rönesans dönemine ait tablolardaki perdelerin buruşuk bir çöp torbasından farksız olduğunu savunan Rogers, doygun ve pahalı görünen kumaşlara koleksiyonunda yer açtı.
Capcanlı ve dinamik New York sokaklarından ılıman Güney Kaliforniya iklimine rota yeniden oluşturuldu... Tom Ford 2020-21 Sonbahar/Kış koleksiyonu shearling kabanların, vahşi leoparın, ışıltılı gece silüetlerinin, naif dantelin ve teni açık eden kumaşların geçit töreninden farksızdı. Bella Hadid'in mübalağadan yana kristalize elbisesi, Tom Ford'un en güçlü kozuydu.
Tory Burch 2020-21 Sonbahar/Kış koleksiyonunda yüzünü Edward dönemine sabitleyen ceketler, sadeliği övgü yağmuruna tutan pantolonlar ve daha fazlası DiMattio’nun anıtsal seramik heykellerine saygı duruşu niteliğindeydi. Başroldeki floral desenlerinin, yumuşak pastel tonları ve sepet dokumalarla arasındaki ten uyumu ise görülmeye değerdi.
Gabriela Hearst’ün 2020-21 Sonbahar/Kış moda ajandasında ilk sırada “sürdürülebilir tasarımlar” yer alıyordu. Tüm koleksiyonunu sürdürülebilir elementler üzerine inşa eden Gabriela Hearst, Türk kilimlerinden tasarladığı trençkot ve çantalarla duyarlı bir atmosfere imza attı. Bundan 5 yıl önce sürdürülebilir modaya “evet” diyen Hearst’ün gündemini meşgul eden tasarımlar arasında 70’lere referans veren fitilli ceketler, püsküllü pelerinler ve yüksek doz kadife hissiyatı vardı.
Marina ve FrancescaMoscone’un moda takviminde 70’li yıllara dönüyoruz. Ünlü ikiliyi alakadar eden bohem desenler ya da spesifik bir trend kattiyen değil; daha çok bir duruştan ibaret. “Angelica Huston ve Jane Forth birlikte gece eğlencesine çıksaydı üzerine ne giyerlerdi?” sorusuyla baş başa kalan Moscone kardeşler, bu soruya maskülen formlar, oturaklı kalıplar ve yer yer büzgülü kıvrımlarla karşılık veriyor.
90’ların Danimarkalı pop grubu Aqua’nın “Roses Are Red” şarkısıyla başlayan “Garden Ho” temalı koleksiyon, tek kelimeyle Hillary Teymour’un sürdürülebilir oyun parkıydı. Gizli bir bahçeyi andıran bu yaşanabilir atmosfer, sadece çevre dostu parçaların ev sahipliğini yapmakla kalmadı; aynı zamanda modayla olan bağlarını esnetip kendini dış dünyaya hazırladı. Yerel alışverişe, Vivienne Westwood’un “Buy Less” çağrısına, daha az tüketime ve daha fazla üretime teşvik eden bir koleksiyona imza atan Hillary Teymour, modada iyimserliğin altını bir kez daha çizdi.
Michael Kors’un konfor gündemine hem gündüz ferahlığı hem de gece şıklığı hakimdi. Battaniye pelerinlerden binici botlarına, payetli parti elbiselerinden boynu sarpa saran balıkçı yakalara kadar yıldız tozuna sahip tasarımların servis edildiği Michael Kors 2020-21 Sonbahar/Kış defilesi New York Moda Haftası’na damgasını vurdu.