Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
İki farklı yüzyıldan 90'lar kadınına, DKNY ve Marchesa'nın Sonbahar/Kış 2016-17 koleksiyonlarının gözünden bakın.
90'lara yönelik iki defile, kadın tarzı üzerine çok farklı bir ışık tutuyor. Yeni DKNY'nin ardındaki tasarımcı ikili, 90'lı yılların erkek fatma stiline odaklanıyor. Marchesa ise 1890'lı yıllara ait tablolardaki doğa betimlemelerine yönelmiş.
Marchesa: Güçlü Feminen
Lila ipekler, altın sarısı danteller ve çiçekli süslemeler ile dolu bir defile izledikten sonra sahne arkasına geçiyorum ve tasarımcılara, "Sizce bu çağda kadınlar feminenliklerini sergilemeli mi?" diye soruyorum.
Georgina Chapman ve Keren Craig, "Umarız," diye yanıtlıyorlar.
Georgina, "Hatta feminenliği kırılganlık olarak görmeyen kadınlara artık çok daha fazla ihtiyacımız var," diye ekliyor.
Fotoğraf: InDigital
Amerika doğumlu Ressam John Singer Sargent'in üst sınıf Avrupalı kadınları resmettiği ve defilenin ilham kaynağı olan tablolarına bakınca bunun doğru olduğunu düşünüyorum. Gerçi, Sargent'in tablolarında açık bir şekilde yansıttığı zenginlik ve abartının bugüne uygun olup olmadığı konusunda şüphelerim vardı ilk başta.
John Singer Sargent'in "Lochnaw'lı Lady Agnew" adlı tablosu.
Fotoğraf: National Gallery of Scotland, Edinburgh
Ama modayı bir hayaller dünyası olarak kabul ederseniz (ve çok yakında gerçekleşecek olan ödül törenlerinde böyle elbiseler giyecek olan ünlüleri de hesaba katarsanız), Marchesa defilesi son derece şirindi.
Kabarık balo kıyafetlerinden beri ilerleme kaydeden siluetler artık daha ince ama kumaşlara ekstra katman olarak eklenen danteller, organza çiçekler veya lila renk çiçekli işlemeler onlara adeta bambaşka bir boyut kazandırmış. Ayrıca, kokteyl partileri düşünülerek kısa, fırfırlı etekler de koleksiyona dahil edilmiş.
Fotoğraf: InDigital
Narin süslemelerin yanında beni etkileyen bir başka şey de 30 elbise içinde sadece tek bir büstiyerli elbisenin olmasıydı. Cüretkar göğüs dekolteli elbiseler olsa bile bunlara uzun kollar eklenerek çıplak ten oranı dengelemişti.
Ben kırmızı halının, milenyumdan beri gittikçe daha kaba ve bayağı olmaya başladığını düşünüyorum. Marchesa defilesi, eski zamanlardan ve sanatçılardan ilham alınsa bile bugüne uyan kıyafetler tasarlanabileceğini bize kanıtlamış oldu.
DKNY: İstediğin Gerçekten Bu mu?
Fotoğraf: InDigital
Tasarımcılar Dao-Yi Chow ve Maxwell Osborne, DKNY defile notlarında cinselliklerini erkek fatma gibi görünerek da ifade edebilen 1990'ların kadın şarkı gruplarından esinlendiklerini belirtmişler.
Doğal olarak ben de Spice Girls'ten ilham almış bir koleksiyon bekledim. Ama tasarımcı ikili sadece "bütün kızlar toplandık" tarzında bir koleksiyon hazırlamamış, aynı zamanda çok iyi kesim ve dikişlere sahip, ince çizgilerin bol bol karşımıza çıktığı bir koleksiyona imza atmış.
Fotoğraf: InDigital
Sonuç olarak agresif bir koleksiyon ortaya çıkmış ama "agresif" sözcüğü illa ki kötü anlama gelmek zorunda değil çünkü tasarımcılar, aksi takdirde "Bayan Sıradan"a hitap edecek türde bir koleksiyonu, çok daha güçlü ve ilgi çekici bir hale getirmişler.
Siluetlerde ve dokuda birçok değişik tarz denenmiş; saten elbiseler, transparan fileler, büstiyer sweater'lar bunlara verebileceğim birkaç örnek. Siyah renkle beraber kullanılarak daha da göze çarpar hale getirilen renkler/desenler arasında mor, kırmızı ve punk tarzı ekose vardı. Bu arada punk ekose deyince aklımıza hemen Rei Kawakubo ve Vivienne Westwood geliyor çünkü bu deseni o kadar çok kullandılar ki neredeyse desenin telif hakkını üzerlerine alacaklar.
Fotoğraf: InDigital
Tasarımcıların markayı nereye taşımaya çalıştığı açıkça görülüyor; tarzlarını, 90'lardan öteye, nötr cinsiyet bölgesine doğru götürmek niyetindeler.
Ama bir kadın olarak, Donna Karan'ın 7 parçalık kadın-dostu kıyafet kombinasyonlarına yakın bir koleksiyon görmeyi daha çok beklerdim açıkçası.