Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Haftanın moda haberlerini derledik.
Hailey Bieber, DKNY’nin yeni global yüzü olarak markanın köklü New York ruhunu çağdaş bir estetikle birleştiriyor. Marka, Bieber’ın zamansız ve kendinden emin stilini kolej esintili parçalarla harmanlayarak güçlü bir kampanya sunuyor. Kampanyada siyah blazerlar, beyaz gömlekler, kalın tabanlı loafer’lar ve ikonik denim tasarımlar öne çıkıyor. Neon detaylarla yükseltilmiş ceket ve Glen Plaid blazer gibi parçalar, klasik Amerikan kolej stiline modern bir dokunuş getiriyor. Mikael Jansson’un endüstriyel bir mekânda çektiği görseller, Bieber’ı modern çağın ilham perisi ve özgüvenli bir moda ikonu olarak konumlandırıyor. DKNY, bu kampanya ile markanın köklerine sadık kalırken aynı zamanda genç, enerjik ve şehirli bir dinamizm sunuyor.
Ludovic de Saint Sernin, 2025-26 Sonbahar/Kış koleksiyonunda modern iş dünyasının gücünü ve moda aracılığıyla anlatılan baştan çıkarıcı bir zarafeti ön plana çıkarıyor. Amelia Gray’in başrolde yer aldığı kampanya, klasik ofis giyimini yeniden yorumlayarak özgün bir moda dili yaratıyor. Siyah-beyaz görsellerde dikkat çeken keskin omuzlu ceketler, incelikle işlenmiş kaşmir takımlar, parlak dokular ve şık gömlekler öne çıkıyor. Koleksiyon, iş hayatının ciddiyetini akşam şıklığının zarif detaylarıyla buluştururken; aynı zamanda markanın güç, arzu ve estetik arasındaki ince çizgiye olan ilgisini vurguluyor. Bu sayede tasarımlar, hem profesyonel hem de yaratıcı yaşam tarzına hitap eden çok yönlü bir şıklık sunuyor.
Jonathan Anderson’un Dior’daki yaratıcı vizyonunun ilk marka elçisi olarak seçilen Mikey Madison, markanın yeni dönemine yön veren isim oldu. Madison, Oscar ödülünü Dior Haute Couture imzalı bir tasarımla almış, Vogue Italia kapağında ise Anderson’un ilk Dior erkek koleksiyonunu giymişti. Bu işbirlikleri, Madison’ın Dior ile olan bağını daha da güçlendiriyor. Anderson, Madison’ın duyarlı yaklaşımını ve sanatsal inceliğini markanın yenilikçi çizgisiyle uyumlu bulduğunu söylerken, Madison da Dior’un yeni hikâyesinin bir parçası olmaktan gurur duyduğunu dile getiriyor. Bu dönem, Dior’un köklü şıklığını modern bir yaratıcılıkla buluşturarak markanın geleceğini şekillendiriyor.
Sydney Sweeney, Jimmy Choo’nun 2025-26 Sonbahar/ Kış kampanyasında bir kez daha markanın yüzü olarak karşımıza çıkıyor ve koleksiyonu eşsiz bir hikâye ile canlandırıyor. Kampanya, izleyiciyi gerçeklik ile hayal arasında gidip gelen sürükleyici bir anlatıya davet ediyor. Zebra desenli Isa Slingback ayakkabılar, heykelsi topuğa sahip Scarlett Pump ve modern Tylor Loafer gibi dikkat çekici modeller, markanın güçlü ayakkabı tasarımlarını ortaya koyuyor. Yeni Bar Hobo Bag ise koleksiyonun sofistike aksesuar çizgisini tamamlıyor. Sandra Choi’nin kreatif vizyonuyla hazırlanan bu kampanya, ayakkabı ve aksesuarların bir kadının karakterini nasıl dönüştürebileceğini, zarafetin aslında bir duygu olduğunu vurguluyor.
Naomi Campbell, Pucci’nin 2025-26 Sonbahar/Kış kampanyasında kamera karşısına geçerek markanın ikonik enerjisini yeniden tanımlıyor. Kampanya, gece hayatının temposunu ve eğlenceli dinamizmini yansıtırken, Pucci’nin arşiv desenlerini modern bir bakışla sunuyor. Labirinto, Strisce, Volute ve Hawaii gibi efsanevi desenler, koleksiyona hız ve berraklık katan çağdaş yorumlarla geri dönüyor. Campbell; jersey elbiseler, kadife takımlar, pastel tonlarda elbiseler ve turkuaz plaj görünümleriyle koleksiyonun farklı yüzlerini sergiliyor. Marmo çantalar, kalın topuklu sandaletler, heykelsi takılar ve şık eşarplar koleksiyonun güçlü aksesuar çizgisini destekliyor. Pucci, bu kampanya ile yalnızca moda değil, aynı zamanda yaşam tarzı ürünleriyle de marka kimliğini güçlendiriyor.
H&M Studio, 2025 Sonbahar/Kış sezonunda hem geçmişin izlerini hem de geleceğin estetiğini bir araya getiriyor. Koleksiyon, São Paolo’nun renkli kültürel çeşitliliği ile Stockholm’ün sade ve yalın minimalizmini buluşturuyor. İlhamını brütalizmin ham ve güçlü çizgilerinden, el işçiliğinin nostaljik zarafetinden alıyor. Tasarımlarda bazen yumuşak kıvrımlar, bazen de keskin hatlar öne çıkıyor. Transparan detaylar, görünür dikişler, drapeler, peplum formlar ve fermuar vurguları kıyafetlere modern bir karakter katıyor. Koleksiyonda maskülen blazer-etek takımı, payetli kalem etek, balon formunda hafif ceketler ve rahat denim görünümler dikkat çekiyor. Renk paleti kahverengi, kiremit, lacivert ve beton grisi tonlarından oluşurken; kırmızı ve gökyüzü mavisi gibi canlı renkler koleksiyona enerji ve dinamizm katıyor.
Fotoğraf: Tara Çizmeli
İstanbul merkezli moda ve yaşam tarzı platformu Les Benjamins ile Türkiye’nin ilk modern ve çağdaş sanat müzesi İstanbul Modern, kültürel karşıtlıkları cesur bir tasarımla bir araya getiriyor. Balance in Chaos adlı kapsül koleksiyon, Doğu ve Batı’nın, gelenek ve çağdaşın, kaos ve dengenin çarpışmasından doğan estetik bir dengeyi gözler önüne seriyor.
İstanbul’un çok katmanlı yapısından beslenen bu iş birliği, yalnızca bir giyim serisi olmanın ötesine geçerek kültürel bir anlatı kurmayı hedefliyor. Les Benjamins’in çağdaş tasarım dili ile İstanbul Modern’in sanata odaklanan perspektifi; geçmiş ve bugünü, geleneksel sembollerle modern grafik dili aynı tasarımlarda buluşturuyor.