Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Dolce&Gabbana'nın süper zenginlere hitap ettiği yüksek moda koleksiyonu, ilhamını Verdi operalarından alıyor.
Dolce & Gabbana’da aşırılığın sınırı yok. Milano’da Alta Moda ve Alta Sartoria defilelerini izlediğimiz o uzun haftasonunda, lüks operadan ve dramadan hiç uzaklaşmadık.
Önce La Scala’nın devasa atölyesinde düzenlenen kadın giyim defilesi gerçekleşti. Metal podyumla, eski tarihi kostümlerle, cansız mankenlerle ve şaşaalı mobilyalarla süslenmiş defile mekanı, ziyaretçilerin önünde selfie çekebileceği birçok göz alıcı alana sahipti. Sonra defile başladı: çiçeklerle süslenmiş merdiven şeklindeki podyumdan yürüyen mankenlerin üstünde sweatshirt’ler, elle boyanmış kot pantolonlar ve gül desenleriyle zenginleştirilmiş gece elbiseleri bulunuyordu. Defile öncesinde, ziyaretçiler bu elbiseleri en yakından görebilmek için sandalye kapmaya çalışıyorlardı.
Fotoğraf: Dolce & Gabbana
Kadın giyimi, erkek giyimive mücevher koleksiyonlarını görme şansı bulduğumuz bu haftasonu için tasarımcı ikilinin ilham kaynağı Milano’daki Verdi arşivleriydi.
Fotoğraf: Dolce & Gabbana
La Scala’nın opera sahnesinde düzenlenen erkek giyimi defilesi, operalara özgü şaşaayı gözler önüne seriyordu. Erkek modellerin taşıdığı kıyafetler de kadın giyim koleksiyonunu andırıyordu: sportif ihtişam.
Ah! Guiseppe Verdi! Stefano ve Domenico’nun ve genel olarak bütün şehrin kahramanı… Milano’daki Grand Hotel’de bana onun yaşadığı odayı gösteriyorlar. O zamanlarda at arabaları o kadar çok ses çıkarırmış ki Milanolular atların ayak sesleri çok çıkmasın diye yollara saman sererlermiş.
Fotoğraf: DOLCE & GABBANA
“Puccini’yi de seviyoruz ama Verdi, gerçek İtalyan ruhunun neşelerini ve kederlerini; acıklı hallerini ve gülücüklerini en iyi şekilde yansıtan isim,” diyor tasarımcılar, “Verdi arşivlerinde bir hazine yatıyor. Eski zamanlarda çalışan İtalyan sanatçılarının seküler eserleri yıllarca göz ardı edildi ama şimdi onların çalışmalarının yeniden canlanmaya başladığını görüyoruz.”
Eğer Stefano ve Domenico yeni koleksiyonlarında operanın yükselen seslerini, canlı renklerini ve yoğun duygularını yansıtmaya çalışmışlarsa başarılı olduklarını söyleyebilirim. İki defile de bu anlamda büyük bir başarıydı.
Fotoğraf: DOLCE & GABBANA
Erkek giyim koleksiyonu, geçmişin iki düğmeli ceketlerindeki terzi ustalığını yansıtıyor ama kesimde ve işçilikte modern bir sadelik sunuyordu. D&G’nin sabahlıklara duyduğu sempati bu defilede de kendini gösteriyordu. Bazı parçaların üstünde Verdi’nin portresi basılmıştı. Defilenin ritmi, operalardaki kreşendoları andırır bir biçimde gittikçe artıyordu.
Modayı duyguların bir dışavurumu olarak yansıtmak, başarılı ve güçlü tasarımcıların iyi biçimde kotardığı bir beceri. Ama bunun yanında, kıyafetlerdeki modernite ve gençlik de ağırlığını hissettiriyordu. El boyama kot pantolonlar, zengin bir ailenin kızlarına hediye edebilecekleri ilk couture parça olmaya aday.
Fotoğraf: DOLCE & GABBANA
Peki, bunca şaşaalı yaldızlı elbise abartı mıydı? Belki de… Ama bu parçalar aynı zamanda terzilikte sadeliğin ve ustalığın birer örneğiydiler.
Mücevherlerin gösterildiği gün, bu zengin yüzde birlik kesimi daha fazla gözlemleme şansım oldu. Kadınlar, mücevherlere bakıp iç geçiriyorlar ve mücevherlerdeki işçiliğe ölüp bittiklerini heyecanla birbirlerine anlatıyorlardı.
Fotoğraf: @SuzyMenkesVogue
Daha sonra D&G’nın Milano’daki merkezinin camdan çatısına çıkıldı. Mücevherler güneş ışığı yansıdığı için pırıl pırıl parlıyorlardı. Bir yandan da köşedeki piyanodan Verdi’nin operaları çalınıyordu.
Dünya kötüye gidiyor olabilir, olumsuz politik gelişmeler kötü bir geleceği işaret ediyor olabilir. Ama prestijli tabakadan 300 kişi, Dolce & Gabbana’yla geçen bu haftasonunda oldukça eğlendiler.