Beyaz elbisesinin üstüne rafya hasırından sutyen giymiş kadın... Acaba deli mi? 

Fotoğraf: Indigital

Ama bakın tekrar podyumda, bu sefer soluk renklerde normal ve şık bir pantolon takımı giymiş. İşte bütün Céline koleksiyonunun özeti: modern kadının delilikle normallik arasında gidip gelen halleri.  

Fotoğraf: Indigital

Phoebe Philo, sabah erkenden kalkıp kahvaltıyı hazırlaması, çantasına hızlıca tabletini atıp çocukları okula yetiştirdikten sonra işe yetişmesi gereken kadınlara dair bir koleksiyon hazırlamış. 

Podyumun organizasyonu bile verilmek istenen mesajı çok açık bir şekilde yansıtıyordu. Mankenlerin farklı yönlerde yürümeleri, organize bir kaos hissi veriyordu.  

Fotoğraf: Indigital

Mankenler birbirlerini yanından çaprazlamasına geçerken ve bir anlamda "kaos" yaratırken sabit kalan tek şey çantalar ve ayakkabılardı. Sık sık karşımıza çıkan beyaz elbiselerin üstündeki, kadınların mahrem yerlerinde yoğunlaşan desenler ise başına buyruk bir sanatçının gelişigüzel sıçrattığı boya izleriydi sanki.   

Phoebe'nin modern kadının başa çıkması gereken birçok farklı rolü olduğuna dair derin bir anlayışa sahip olmasını, kendisinin de 2 kızı olduğu gerçeğiyle açıklayabiliriz belki. Kızları, podyuma yakın bir yerdeki sütunun kenarında oturuyorlardı. Annelerine tasarımlarıyla ilgili fikir verip vermedikleri bilinmez ama belki de sadece orada bulunarak bile ona ilham oluyorlar.  

Fotoğraf: Indigital

Kısacası, bu sezonun Céline koleksiyonu, hem bir kadına kesinlikle gerekli olan parçalara odaklanıyor hem de tuhaf tasarımlar sunuyordu.  

Bu koleksiyonu, modern kadınların aşırı meşgul hayatlarına hitap eden bir koleksiyon olarak özeteleyebilir miyiz? Eğer öyleyse bile Phoebe Philo, bunu soluk ve canlı renkler arasında gidip gelen bir sanat formuna dönüştürmüş. 

Modanın kaos teorisi demek ki sanatsal ellere bırakılırsa güzel bir şeye dönüşebiliyormuş... 

Céline 2017 İlkbahar/Yaz Koleksiyonu