Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Aynalarla derinlik illüzyonu yaratılmış ve yerlerde kurumuş dore yapraklar kullanılarak karanlık bir sonbahar günü gibi kurgulanmış olan bir mekandayım. Zeynep Tosun’un 2014 sonbahar-kış haute couture defilesini sergilemek için seçtiği Sakıp Sabancı Müzesi’ndeki The Seed’de tamamen dışarıdan soyutlanmış hissediyorum. Gelenleri sadece kıyafetlere odaklamak için akıllıca bir podyum düzeni.
Tosun, 2014 sonbahar-kış haute couture koleksiyonuyla bu kez sokakların sesine kulak verdi. “Street couture” diye tanımladığı koleksiyonunda şov amaçlı parçalardan çok, giyilebilir olanlar vardı. Defilenin ardından “Giymek istediğim kıyafetleri tasarlıyorum. Koleksiyondaki her parçayla sokağa çıkabilirim” demesi de bu yaklaşımını doğruladı.
Koleksiyonun güçlü yanları, tasarımcının imzası haline gelen şeritli kafes elbiseler, iç giyimin dış giyim olarak kullanıldığı parçalar, eteklerde hacimli formlar ve kreasyonlardaki transparan detaylardı. Kadife, organze ve Fransız dantelinin ağırlıkta olduğu 30 parçalık koleksiyonda işlemeler çarpıcıydı. Gençliğin ve sokak ruhunun en çok hissedildiği dönem olan 1960’lara gönderme yapan detaylar gözüme çarptı.
Haute couture’un Kaf Dağı’nın ardındaki imajının yerine daha normalleştiğini günümüzde, Tosun’un da couture’la sokakları buluşturması iyi bir hamleydi. Ancak tasarım lisanının bir parçası olan detaylara daha sıkı sıkıya tutunmasını görmek isterdim. Mesela, aplike çiçeklerle süslü dökümlü etek-ceket ikilisi, tasarımcının tarzının dışındaydı ve avangart Japon tasarımcıların kreasyonlarını çağrıştırıyordu.