Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Instagram hesabınız varsa küratör, yoga ve meditasyon yapıyorsanız guru, rafine bir hayat tarzı yakaladığınızı düşünüyorsanız tastemaker olabildiğiniz zamanımızda, meslekler ve unvanlar ne ifade ediyor?
Fotoğraf: Greg Lotus
İki yaşındaki Tyler Huan’ın Instagram’daki takipçi sayısı otuz beş binin üzerinde. “Tarzı” ona markalarla işbirliklerinin kapılarını açmakla kalmıyor, marka temsilcisi olma unvanını dahi kazandırıyor. Dört yaşındaki Olive Elise Abercrombie, retro stiliyle daha şimdiden marka elçisi. Meslek ya da kariyer sahibi olmadan unvan sahibi olmak bu kadar kolay işte. Zor olansa, teknolojinin hızına paralel olarak çeşitlenen unvanların ne anlama geldiğini tahmin etmeye çalışmak! Zaman zaman seçilen alengirli kelimeler yüzünden yapılan işin içeriğine dair fikir yürütmek bile mümkün olmuyor. Kısa süre önce bir kartvizitin üzerinde rastladığım heart opener (kalp açıcı) ya da mind shifter (zihin değiştirici) bunlardan sadece ikisi. Corporate storyteller’a (kurumsal hikaye anlatıcısı) ve creative leader’a (yaratıcı önder) ne demeli? Kişilerin sosyal medya hesaplarında kendilerine yakıştırdıkları unvanların sayısına bakılırsa artık on parmakta on marifetten çok daha fazlası mevcut. Ya da işin aslı, kendimizi bir marka gibi pazarlamak için sayısız sıfata ihtiyaç duymaktan mı ibaret? Pazarlama ve iletişim uzmanı, Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Levent Erden, yeni nesil unvanların çoğunun varlıklarını sosyal medyaya borçlu olduklarını söylüyor. “İnsanlar önemli olmayı, değerli olmaya tercih ettikleri için unvan peşinde koşuyorlar. Teknoloji sayesinde çok sayıda yeni iş kolu doğuyor. Buna bağlı olarak da bu işleri yapacak insanlar aranıyor. Bu ihtiyacın yarattığı iş gereklerine unvan diyemeyiz. Unvanın bir sürekliliği ve on sene sonra söylendiğinde de bir anlamı olması lazım.”
Unvanlarda yaratıcılığın sınırlarının zorlandığı LinkedIn’de, kendine influencer titrini layık görenlerin sayısı azımsanamayacak kadar fazla. Influencer’lar için 90’ların kanaat önderlerinin günümüze uyarlanmış hali diyebiliriz. Bu kişiler, markaların hedef kitlelerinin fikirlerini ve satın alma kararlarını etkileme gücünü ellerinde bulundurmakla kalmıyorlar, sosyal medyada ciddi bir takipçi kitlesini de peşlerinden sürüklüyorlar. Influencer oldukları için tastamaker unvanına sahip olmaları da kaçınılmaz elbette. Bir taşla iki kuş vuruldu bile! Yetenek Akademisi Yönetim Danışmanlık’ın kurucu ortağı Emine Ebru Arslan, “Unvan, dijital dünyada algıyı yönetmenin en belirgin silahlarından biri olmuş durumda. Ancak bu yaratıcı unvanların içerik olarak karşılık bulduğunu söylemek oldukça zor” diyor. Yani, titrlerin zamanın ruhuna göre yaratıldığını ve vadesi dolunca önemini yitireceğini iddia edebiliriz.
İçeriğini kavramakta zorlandığımız unvanların icadında, girişimcilerin ve freelance çalışanların sayısındaki artış da ciddi bir rol oynuyor. Amerika’da, 2020’ye kadar çalışanların yüzde kırkının freelance olacağı tahmin ediliyor. Ülkede 2004’te 42,6 milyon olan freelance çalışan sayısı, bugün 50 milyona ulaşmış durumda. Bu rakamlar, iş olanaklarını artırmak için insanların titrleri daha da çeşitlendirebileceğini akla getiriyor. Erden ise yavaş yavaş 9-6 çalışma sisteminin ortadan kalkmasıyla birlikte unvanların
da bir önem teşkil etmez hale geleceğini düşünüyor. Günümüz titrleri arasında özellikle komik bulduğu sosyal medya uzmanı. “Sosyal medya dediğimiz şeyin ne kadar yeni olduğunu düşünürsek bu alanda bir uzmanlık geliştirilmesinin absürdlüğü ortaya çıkar. Bir konuda uzman olmak için o alanda en az on yıl dirsek çürütmek gerek. Bu kadar hızlı gelişen bir alanda unvan yaratabilmek tabii ki çok kolay ama hiçbir anlamı yok.