Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Durmadan hayat statünüz “meşgul” mü? Bitmeyen çalışma saatleri versus alarmı çalmakta olan tükenmişlik sendromu mu? Hiçbir şey yapmama sanatı "Niksen" ile tanışın!
Eric Rohmer'in 1967 yapımı La Collectionneuse filminden
Yaz miskinliğimizi üzerimizden atmaya, bir yandan da yeni çalışma sezonun temposunu yakalamaya çalıştığımız şu günlerde, tatilin taze anıları hala zihinlerde mi? Peki o günlere geriye dönüp baktığınızda hiçbir şey yapmadan geçirdiğiniz kaç gün, kaç saat ya da kaç dakikayı sayabilirsiniz? Tüm yaz boş anlarınızda okumak istediğiniz kitaplar, izlemek istediğiniz filmler ve sadece kendinize ayırdığınız vakitte bile sizin de sonu gelmeyen “yapmak istediklerim” listeniz yok muydu? Benim vardı, tüm yazı olabildiğince "verimli", boş vaktimi güzelce "planlanmış" geçirmeye çalıştım, sonra işlerimi erteleyip tembellik yaptığım için vicdan azabı çektim ve hatta kendime bunun için bazen kızdım bile. Oysa tek yaptığım tatilde hiçbir şey yapmamaktı…Belki de yazın en güzel hatıraları tembellik yaptığınız o anlarda saklı, kitap okurken bırakıp düşüncelere daldığınız, yüzmek yerine denizi izlediğiniz ya da tatilde yataktan hızla çıkıp “tatilde” yapılacakları yapmak yerine saatlerce yatakta boş vakit geçirmeniz gibi… İşte mesele tam da bu. Aslında vücudunuz, zihniniz ve ruhunuz size durup nefes almanın tam vakti olduğunu hatırlatıyor!
Son dönemin popüler hayat stili trendi Niksen ile tanışın! Hiçbir şey yapmama sanatı olarak özetleyebileceğimiz Niksen tam olarak nedir ve neden günümüzde Niksen’e fazlasıyla ihtiyacımız var? Bu iki temel soruya birazdan geleceğim, ama önce hiçbir şey yapmama meselesinin tarihine gelin hızlıca göz atalım.
La Collectionneuse
Hiçbir şey yapmama sanatının tarihi tahmin ettiğinizden de çok eskiye dayanıyor; Antik Yunan sitelerinde “okul” ( σχολείο / skhole) boş zaman anlamına geliyordu. (Latinler ise “otium” diyordu.) Antik Yunan’da saygıdeğer vatandaşın için en önemli şey skhole’ye sahip olmaktı. “Hiçbir şey yapmama” sorunsalı daha sonra tarihte; tembellik ve aylaklık tartışmasına neden oldu. Günümüzde lanetlenen, utanılan boşluk ve hiçbir şey yapmama meselesi aslında antik çağlardan beri estetik, felsefik ve düşünsel yaratımın özünde yer alıyor.
Fransız yazar/düşünür Marcel Proust’un meşhur odası ve yatak örneği bu durumu en iyi anlatan temsillerden; Proust odasında saatlerce yalnız vakit geçiriyor, hiçbir aktivite yapmıyor gibi görünse de aslında koltukta dinlediği zaman zihninde yeni fikirler doğuyor, yani bu boşluk durumu sadece aktif bir eylem yapmadan düşünmesine izin veriyor diyebiliriz. Bu noktada aylaklığın filozofik bir iş olan düşünmenin ön koşulu olduğu kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor.
Fransız siyasetçi düşünür Jean-Jacques Rousseau hiçbir şey yapmama durumunu, doğa içinde yalnızlık ve kendine dönme eyleminin önemini altını çizerken bu sırada kurulan gündüz düşlerinin insan var oluşunun özü olduğunu da belirtiyor. Tabi tarihte de bu hiçbir şey yapmama sorunsalının uçları da tehlikeli noktalara götürdü, mutluluğu ve hayatın amacını ararken melankoli tarafından ele geçirilmek, varoluşsal krizlere ve depresyona girmek, bir sanatçı açısından en kötüsü de çok düşünüp üretmemeye kadar vardığı da olmuştur.
Modern şehir hayatına döndüğümüzdeyse Fransızca “avare gezinen” anlamına gelen flâneur figürüyle tanışıyoruz. İlk olarak Fransız şair Charles Baudelaire tarafından 1863’te, Le Figaro’da yayımlanan “Le Peintre de la vie moderne” (Modern Hayatın Ressamı) yazısında kullanılan flâneur terimi ardından Alman düşünür Walter Benjamin tarafından teorileştiriliyor. Benjamin'e göre işsiz bir insanın sokaklarda gezinmesi, aslında modern zamanlardaki çalışma ve iş kavramına yapılan bir protesto. Tıpkı modern edebiyatın en meşhur repliklerinden biri: “Yapmamayı tercih ederim” diyen Hermine Melville’in meşhur Bartheby karakteri ve onun pasif direniş örneği gibi. Ama flâneur'ün Bartheby'den farkı; yaya olarak dolaşırken düşünce üretmesi.
Hiçbir şey yapmamak konusuyla ilgili; film, sanat, edebiyat tarihinde sayısız açılım yapıldı, bu konu bambaşka pencerelerden işlendi. Hiçbir şey yapmama sanatının en tanıdık birkaç kahramanıysa; sözlüğe "Oblomovluk yapmak" kavramını kazandıran Rus edebiyatının meşhur karakteri Oblomov, Coen kardeşlerin sinemasının kült örneği Big Lebowski ve tabi ki edebiyatımızın klasiklerinden Yusuf Atılgan’ın Aylak Adam’ı, örneklerden yalnızca birkaçı…Edebiyat, felsefe, sanat tarihinde tartışalan bu konunun güncel yorumu Niksen’e dönecek olursak, bu yeni hayat stili trendi nereden çıktı sorusunun cevabını çok da uzakta aramamak lazım çünkü Niksen tamamen ihtiyaçtan doğdu.
Yeni Dalga’nın usta yönetmenlerinden Rohmer’in La Collectionneuse (Koleksiyoncu Kadın) filmi, Fransız Riviera’sında hiçbir şey yapmadan geçen bir yazın ortasındaki aşk entrikasını konu alıyor.
Durmadan hayat statünüz “meşgul” mü? Bitmeyen çalışma saatleri vs alarmı çalan tükenmişlik sendromu mu? Belki de durmanın zamanı gelmiştir. Bu delilikten çıkmanın bir yolu var, farkındalık… Hiçbir şey yapmamak, Hollandalıların deyimiyle Niksen! Uykumuzda bile rüya gördüğümüzü ve bir şeyler yaptığımızı düşününce hiçbir şey yapmamak kulağa neredeyse imkansız geliyor. Akıllı Yaşam bölümünde Niksen’i mercek altına alan New York Times'da Niksen "motoru çalışan ama bir yere gitmeyen araba" olarak tanımlanıyor. Niksen kısaca bilincinizi serbest bırakarak, az ve neredeyse hiç enerji harcamadığınız ve yalnızca "boş" zaman geçirdiğiniz aktiviteler; hareketsiz uzanmak, duvarı izlemek ya da pencereden dışarı bakmak gibi. Kısaca günümüzde zamanını boşa harcamak, tembellik ve aylaklık yapma gibi tanımladığımız aktiviteler..
Niksen’in ne olduğunu anladıysak ikinci soruya, asıl sorumuza gelelim; günümüzde Niksen’e neden fazlasıyla ihtiyaç duyuyoruz? Çünkü daha çok çalışıp, daha çok kazanmanın övüldüğü, iş ve çalışkanlığın toplumsal rollerimizi tanımladığı kapitalist kültürümüzde “durmak” kelimesi sözlüklerimizden yıllar önce çıkarıldı. Durup nefes almak, çalışmamak, aylaklık ya da tembellik yapmak, çağımızın en büyük günahlarında sayılıyor. Teknoloji de bu durumu daha kötü bir hale getirdi, akıllı telefonlarımız yüzünden dünyadan kopmak ve tembelliği kucaklamak neredeyse imkansız. Ama aslında bu tembellik ve ardından takip eden sıkıntı, bizi gündüz düşlerine yönlendiriyor ve daha yaratıcı, problem çözmede daha başarılı oluyoruz. İşte bu yüzden Jean-Jacques Rousseau’nun ve onun gibi diğer düşünürlerin ortak fikri olan tembelliğin gerekliliğini Niksen ile günümüze uyarlayabilir ve verimlilik aracına dönüştürebiliriz. Niksen'in amacı yalnızca durup beyni dinlendirmeye ve farkındalık kazanmaya değil, daha yaratıcı bir hayata, verimli bir enerjiye ve problem çözme yeteneğini geliştirmeye dayanıyor.
Eric Rohmer'in La Collectionneuse filminden
Ve sonuncu ama son derece önemli sorumuz da; hiçbir şey yapmadığınızda tam olarak ne yapacaksınız? New York Times, uzmanlara sordu ve hiçbir şey yapmama sanatı Niksen'ın hilelerini paylaştı. Gelin bu ipuçlardan birkaçına birlikte göz atalım...
Hiçbir şey yapmama amacıyla yola çıkın ki beyninizi kapatın. Flaneur gibi avare avare dolaşın ya da Rousseau'nun dediği gibi doğada uzun, yalnız yürüyüşlere çıkın ve gündüz düşlerine dalın. Sizin için önemli olan ve size keyif veren şeyleri önceliklendirin. Gerçekten hayatın belirgin parçalarına odaklanmak, yoğun programınızın boşalmasına ve boş zamanı daha kolay yaratmanıza neden olacak. Ve tembellik yapabileceğiniz fırsatlardan faydalanın, mesela bekleme eylemi gibi. Bekleme eyleminde küçük işler sıkıştırmak yerine hiçbir şey yapmayın...
Birisi size ne yaptığınızı sorduğunuzu hiçbir şey yapmamaktan utanmayın. Mola vermek, tatile gitmek, “tembel” aktiviteler yüzünden suçlu hissetmeyin, Niksen tembelliğin bir işareti değil, önemli bir hayat becerisi. Niksen’in başlangıçta hissettirdiği rahatsızlığı, artık çok iyi tanıdığınız meşgul olma hissine tercih edin.
Boşlukta kalmamamızın bir başka nedeni günümüzde hayatın buna izin vermemesi, çoğu zaman mavi ekranlarımız bizi beynimizi hiçbir şey yapmamaktan alıkoyuyor. Farkındalığı engelleyen ve olası yaratıcı fikirleri öldüren bu duruma karşı önerimiz ise hayat stilinizi güncellemeniz. Niksen’e şans vermek için birkaç saat akıllı cihazlarınız ve ekranlardan uzaklaşmanız gerekiyor. İhtiyacınız olan şey ise rahat bir koltuk ya da sandalyeyi televizyona değil de pencereye ya da boş bir duvara yönlendirmek yeterli...