Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
İsveçli aktris Alicia Vikander'i, önümüzdeki bir yıl içinde tam dokuz filmde izleyeceksiniz. Bu filmlerden biri, 28 Ağustos'ta gösterime girecek Guy Ritchie imzalı The Man From U.N.C.L.E., onunla tanışmak için harika bir fırsat.
Alicia Vikander iddialı: “Eğer her şey yolunda giderse, bu yıl rol aldığım üç film birden gelecek yıl Oscar için yarışacak.” Adını bile bilmediğiniz, 26 yaşında, İsveçli bir oyuncu böyle bir cümle kuruyorsa, dikkatinizi ona verseniz iyi olur. Üstelik haksız değil. Bütün işaretler, Vikander’in sinemanın yeni Jessica Chastain’i olacağı yönünde.
Jessica Chastain’in 2011’i nasıl geçirdiğini hatırlıyor musunuz? Hani bir yıl içinde tam beş kayda değer filmle dünyamıza girmiş; biriyle (The Help) Oscar’a aday olmuş, bir diğer filmi (The Tree of Life) Cannes’da Altın Palmiye’yi kapmıştı. Çok değil, dört yıl öncesinden bahsediyoruz. Ne oldu da, Jessica Chastain herkesin emekleyerek çıktığı basamakları koşar adımlarla tırmandı? Biz buna “zamanlama” diyoruz. Alicia Vikander’in sırrı da tam olarak bu: Zamanlama.
Herkesin düne kadar “A Royal Affair’deki kız” olarak tanıdığı bu genç hanımefendi, 2014-2015 arasında çok konuşulacak tam dokuz filmde rol almayı başarmış durumda. Üstelik bu filmlerde, Ewan McGregor, Michael Fassbender, Eddie Redmayne, Bradley Cooper, Oscar Isaac, Jamie Dornan, Kit Harington gibi aktörlerle birlikte oynuyor; Guy Ritchie, Tom Hooper, Derek Cianfrance gibi yönetmenlerle çalışıyor. Yeteneği zaten tartışılmaz. Ana dilinde oynamadığı halde, asla filmin “yabancı”sı konumuna düşmemesi de takdire şayan. Bir Danimarka filmi olan A Royal Affair’in başrolünü Danca bilmediği halde kaptığını ve daha sonra bu film için Danca öğrendiğini eklersek, belki resim tamamlanır.
Kod Adı: U.N.C.L.E.
Son iki yılda rol aldığı tüm filmlerin birbirine çok yakın tarihlerde gösterime girmesi, Vikander’in umduğundan çok daha gösterişli bir çıkış yapmasını sağladı elbette. Her şey bir yana, “Michael Fassbender’in sevgilisi” etiketini bile üzerine yapışmadan ait olduğu yere iade ettiği için biz onu çok sevdik.
Henüz kendisiyle tanışmadıysanız, bu açığı kapayabileceğiniz oldukça çekici bir film: The Man From U.N.C.L.E. / Kod Adı: U.N.C.L.E. 60’ların aynı adlı TV dizisinden uyarlanan bu casus/aksiyon filmi, Vikander’in kariyerindeki en yüksek bütçeli yapımlardan biri olarak Hollywood’a dikey geçiş yapmasına da vesile olacak. Hatta oldu bile diyebiliriz. Kısa süre önce Bourne serisinin yeni filminde Matt Damon ile başrolleri paylaşacağının kesinleşmesi, buna delalet...
The Danish Girl
Kod Adı: U.N.C.L.E.’a dönersek, filmde Vikander’i Henry Cavill ve Armie Hammer’ın canlandırdığı ajanlara yardım eden Gaby Teller rolünde izleyeceğiz. Gaby Teller rolü için, Emilia Clarke, Felicity Jones, Sarah Gadon ve Mia Wasikowska gibi popülerlikte kendisinden fersah fersah ileride olan oyuncularla kapışan Vikander, 60’larda geçen artistik bir aksiyonun kariyeri için bir ilk olduğunu söylüyor. Ve tahmin edersiniz, her zaman ilklerden yana.
Bu satırları bir yere not edin: Yıl 2015. Alicia Vikander, dokuz sıra dışı filmin kadrosunda, üstelik Louis Vuitton’un yeni yüzü. 2016’nın Oscar dönemine girdiğimizde, özellikle The Danish Girl ve The Light Between Oceans adlı filmleriyle öne çıkmak için tetikte bekliyor olacak. Sonrası mı? Sonrası, bir kez daha “zamanlama”.