Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Tasarımcı ve trend tahmin uzmanları Grégory Lamaud ve Louis Gérin, moda endüstrisinin geleceğini tartışıyor.
Geçtiğimiz günlerde Vakko ESMOD'da 2017 İlkbahar/Yaz trendleri üzerine konuşan Grégory Lamaud ve Louis Gérin, moda endüstrisinin durum raporu, trend tahmini pratiğinin geleceği ve dahası için Vogue.com.tr'yle bir araya geldi. Şimdiden ekleyelim; 2G2L Trend ve Yaratım Ofisi’nin ve Les Garçons Paris markasının kurucuları ve aynı zamanda birer ESMOD mezunu olan ikili, endüstrinin geleceğine şüpheyle yaklaşıyor, ancak konuşma ilerledikçe karamsarlık, yerini yaratıcılığın her daim galip geleceği bir iyimserliğe bırakıyor.
Dijital zamanda hayat, moda ve diğer disiplinlerde sürpriz etkisi ve yaratıcılığı nasıl etkiliyor?
Gérin: Hayatımızın her anında o kadar fazla yeni bilgiye maruz kalıyoruz ki, bizi gerçekten şaşırtacak bir şeyle karşılaşmamız neredeyse imkansızlaştı. Bundan henüz üç veya beş yıl öncesine kadar iletişim biçimlerimiz oldukça farklıydı. Bilginin etrafta dolaşması da öyle: Eskiden önceden analiz edilmiş ve cilalanmış haberler önümüze sürülürken, şimdi her şey "yolda" meydana geliyor. Tabii ki yaşadığımız çağa tümüyle pesimist bakmıyorum: Aynı fikirlera sahip ancak farklı coğrafyalardaki insanlar, onları kesiştiren noktalarda iletişim teknolojileri sayesinde buluşabiliyor. Merkezine farklılıkları oturtan bu kesişim, moda gibi yaratıcı disiplinler için oldukça değerli.
Lamaud: Şunu açıklığa kavuşturalım: Endüstri aklını kaçırmış vaziyette! İnsanlar yeni ve bir öncekinden daha heyecan verici bir "formül" bulabilmek için uğraşıyor. Bilgi yayılımı, tüketim alışkanlıklarımızı kökten etkiliyor ve Fast Fashion (Hızlı Moda) gibi kavramlar ortaya çıkıyor. İleri zanaat teknikleri gibi fark yaratan faktörler de işte bu noktada kendisini gösteriyor. Modada yaratıcılığı konuşurken, şuanda apaçık varolan bir ikilemi görmezden gelmememiz gerek: Moda gerçekten ne? Fransızca'da moda demek olan ve bir artistik vizyonu temsil eden, toplumları ilerleten ve insanlar için bir yaşama sanatına dönüşen la Mode mu, yoksa tüketime dayalı, ekonomik kaygıları olan bir sistem mi? Bu iki alternatifin kesiştikleri noktalar tabii ki var, ancak ikinci kesimin yaratıcılıktan ilki kadar nasibini almadığı ortada.
Bundan böyle kadın ve erkek tasarımlarını aynı podyumda sunacağını açıklayan Gucci'nin Sonbahar/Kış 2016-17 defilesinden.
Prestijli modaevleri kadın ve erkek koleksiyonlarını tek podyumda sunacağını açıkladı, bir yanda da Gör ve Al (See Now, Buy Now) modelinin hızlı yükselişi var tabii. Bir iş modeli olarak tartıştığımız tüm bu hamleler, aslında birer trendden ibaret olabilir mi?
Gérin: Kesinlikle! Bence bunlar, yeni bir tüketim modelini işaret eden trendler. Teknolojik değişimler ve bunların endüstriyel yansımaları trendleri doğrudan etkiler. "İstediğim şeyin ne olduğunu biliyorum ve istediğim şeye şimdi sahip olmak istiyorum" mottosuna ayak uyduran Gör ve Al modeli, teknolojiyle birlikte kolaylaşan üretim sürecinin kaçınılmaz bir sonucu. Aynı zamanda da hayatın yeni yaşanma biçimine verilmiş bir cevap gibi; kıyafetler giderek daha fazla bir kişilik manifestosuna dönüşüyor, bu da tüketim alışkanlıklarının değişmesindeki bir diğer etken. Yeni dünyada kimsenin altı ay bekleyecek hevesi yok; bu da Ultra Fast Fashion (Ultra Hızlı Moda) kavramının ortaya çıkmasına yol açıyor: Örneğin üç boyutlu baskı makinaları, üç hafta sürecek bir sample üretim sürecini bir saate indirebiliyor. 48 saat sonra da temel fabrika ihtiyaçlarını karşılayabildiğiniz sürece üretime başlayabiliyor ve koleksiyonu eskisinden çok ama çok daha kısa bir sürede piyasaya sürebiliyorsunuz.
Peki bu değişen dengeler sizin trend tahmini sürecinizi farklılaştırdı mı?
Gérin: Tabii ki. Eskiden trendleri ön görürken, ne zaman geleceklerini -diyelim ki önümüzdeki bir yıl içerisinde- tahmin edebilirdik. Ancak şimdi fotoğraflar ansızın internete sızıyor, bilgi neredeyse üretildiği anda yayılmaya başlıyor.
Lamaud: Anında bu trend üzerine çalışmaya başlayabiliyorlar mesela.
Gérin: Aynen öyle! Tabii bu bir çeşit küresel aklın oluşmasına da yardımcı oluyor. Dünyanın farklı noktasından insanlar, farklı tasarımcılar bu ortak bilgiye sahipler. Dolayısıyla bizim için en büyük değişim şu oldu: Eskiden bir trendi öngördüğümüzde bunun hayata geçmesi yaklaşık bir yılı alırdı, şimdi bu süreç maksimum üç veya dört ay sürüyor. Bu doğrultuda trendlerin daha uzun süre etrafta olacağını düşünüyorum. Mesela siyah-beyaz, ekoseli bir gömlek aldınız. Bunu üç ay sonra çöpe mi atacaksınız? Tabii ki hayır! Modanın tüm hızına rağmen giymeye devam edeceksiniz. Çünkü sürdürülebilir bir yaşamın tek yolu bu.
Moda endüstrisine eleştirel bir perspektiften bakan True Cost belgeselinden.
Aklıma takılan bir konu var: Moda sahnesinde bu sıralar sürdürülebilir ve etik bir moda düzeninden sıkça bahsetmemize karşın tüm bu değişen tüketim alışkanlıkları, hiçbir zaman olmadığı kadar çok tüketmeye yöneltmiyor mu?
Gérin: Bugünün dünyasında tüm tasarımcılara yetecek kadar organik pamuk üretmek ne yazık ki mümkün değil. Pamuk üretmek için gerekli alanla giderek artan nüfusu beslemek için üretilen meyve ve sebzelere ayrılan alan arasında bir seçim yapılıyor; özellikle gelişmekte olan ülkelerde. Ya tekstille ticaret yapacaklar, ya da besinlerini üretecekler. İnsanlar pamuğun bir bitki olduğunu biliyor, ancak bunun gerektirdiği tarım mesaisinin farkında değiller. Bence sorunun kaynağı bu. Daha fazla tüketiyoruz, ancak doğal materyallerden daha fazla üretmeye razı değiliz.
Lamaud: İnsanlar 3 Euro'ya etek aldıklarında bunun hem doğaya, hem de insan haklarına karşı olduğunu anlamadıkları sürece hiçbir şey değişemez. Bu sihir değil. Tasarımcılar veya markalar bir anda sihirli bir çekmeceden çıkarmıyor o eteği. Korkunç koşullarda çalıştırılan işçiler, yalnızca doğaya değil insan sağlığına da zararlı materyaller ve çok daha fazlasının bir sonucu olarak o fiyat etiketi ortaya çıkıyor. İnsanlar moda endüstrisinin üretim sürecini unutuyor diye düşünüyorum bazen; belki de endüstri bir noktada bilerek bunu unutmamızı sağlıyor. Ancak hatırlamamız ve bilinçlenmemiz gerek. Bu bilincin yayılması, hızla yayılan bilgiyle mümkün olabilir.