Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Peynir, zeytin, reçel çeşitlerinin bolluğuyla göz kamaştıran zengin bir sofrada saatlerce vakit geçirebilirsiniz ya da bir kasede karıştırdığınız sağlıklı besinlerle güne ha f ve hızlı bir başlangıç yapabilirsiniz. Tercihiniz ne olursa olsun, kahvaltı konusunda söyleyecek çok söz var.
“Kahvaltı günün en önemli öğünüdür” diyerek büyüdük. Aklının çalışması için yumurta yemelisin dediler, sütün içine bal döküp içirdiler, güzel kahvaltı yapmayanları balık yağıyla tehdit ettiler. Şimdilerde ise kahvaltının besleyici önemi sorgulanıyor. Hatta ara sıra kahvaltıyı es geçmenin kilo vermeye, gün boyu aldığımız karbonhidratın azalmasına ve insülin dengesine yardım ettiğini; sabah uyanınca görev gibi bir şeyler yemektense bedenimizi dinlemenin daha doğru olduğunu savunanlar var. Yıllardır içimize işleyen kahvaltı alışkanlığının birtakım mısır gevreği markalarının propagandası olduğu bile söyleniyor. Gerçekten, bundan yüz, iki yüz sene önce kahvaltı diye bir şey var mıydı? Hemen hemen tüm kültürlerde önemli bir yeri olan kahvaltı ne zamandan beri bir öğün? Ne zamandan beri sabah uyandıktan sonraki alışkanlığımız kahvaltı yapmak?
Hem ülkemizde hem de dünyada kahvaltının öğün olarak kabul edilmesi Sanayi Devrimine dayanıyor. İnsanların günün belirli saatlerinde dışarıda çalışmaya başlamaları, 12’de verilen öğlen molasına kadar tok kalma ihtiyacıyla ortaya çıkmış. Yoksa Romalılar günde tek öğün yermiş, hatta daha fazlası oburluk sayılırmış. Ortaçağda tamamen acıkmadan yemek yenmez, ilk öğün sabah kahvaltısı yerine işlere ara verilen daha geç bir saatte tüketilirmiş. Osmanlı’da da sadece iki öğün varmış: biri sabah 10-11 arası, diğeri gün batımından önce saat 5 gibi. Kahvaltı, yani “kahve-altı” günün ilk kahvesinden önce atıştırılan birkaç ufak lokmadan ibaretmiş. Kırsal kesimde halk, sıcak çorba ve ekmek ile güne başlar, şehirlerde ise imkanlara göre akşamdan kalan bir yemek, çorba ya da kilerden çıkan peynir ile reçeller yenip günün ilk kahvesi içilirmiş.
Şehirlerde ince kilerde duran peynirler, reçeller günün farklı zamanlarında, bazen ana yemek gibi, bazen yatsılık yani gece kahvaltısında, bazen de içki yanında tüketilirmiş. Düzenli çalışma saatleri gelince bu ürünler sabah kahvaltı sofrasına taşınır olmuş. Türkiye’de kahvaltının olmazsa olmazı çayın yaygınlaşması da aslında bu zamanlara denk geliyor. Yirminci yüzyılın başlarında ülkemize gelen çay, kahvenin pahalılaşması ve gün boyu tüketilebilmesi sayesinde yavaş yavaş kahvenin yerini almış. “Kahve-altı” yenilen kahvaltılıklar artık çay ile tüketilir olmuş.
SAĞLIKLI: Badem sütü, hindistancevizi sütü, chia tohumu, çilek, ay çekirdeği, badem, azıcık bal. Hepsi bir kasede. Bu aralar en revaçta olan kahvaltı trendi kasede servis edilen, içinde bol vitaminli, besin değeri yüksek malzemeler içeren smoothie’ler. Ama bu sefer pipetle içmeyip kaşıkla yiyorsunuz çünkü içinde tohumlar, çekirdekler, kuru ya da taze meyveler de var. Sadece sağlıklı kahvaltı trendi değil, geçen senenin en popüler yemeklerinden biri de üzeri avokadolu kızarmış ekmek. Geçen sene Foursquare’de avokadolu ekmek bahsi bir sene öncesine göre yüzde 270 artmış, Instagram’da 80 binden fazla avokadolu ekmek post'u bulabiliyorsunuz. Bu trendin en güzel yanı da hazırlanışının çok kolay olması. Kıvamında olgunlaşmış avokadoları dilimleyin, hafif ezip ekmeğe sürün. Üzerlerine azıcık limon ya da lime suyu, sızma zeytinyağı gezdirin ve deniz tuzu serpiştirin. Hazır mevsimiyken nar taneleri ya da güzelce kıyılmış maydanoz, nane, dereotu da ekleyebilirsiniz.
SOSYAL: Power breakfast olarak bilinen kahvaltı toplantıları da her zamankinden daha popüler. Restoranların sabah erken saatlerden itibaren açık olmaları, uzun masaların yaygınlaşması ve menülere kahvaltılıkların eklenmesi son yıllarda dışarıda yapılan toplantıların kahvaltıya taşınmasına sebep oldu. Ama esas sebep, kahvaltı toplantıları öğlen yemeğinden daha kısa ve daha hesaplı. Bir de kahvaltı etrafında sosyalleşme var. İstanbul’daki Kolektif House, hafta sonu düzenlediği kahvaltılarda ortak ilgi alanları olan insanları yemek, müzik ve keyifli ortam etrafında bir araya getiriyor. Meyve sularından, uzun kahvaltı büfelerine, bir yandan Pazar kahvaltısı yapıp bir yandan da networking yapabiliyorsunuz. Brooklyn’de ise gazeteci Büşra Erkara evinde Prince Sabahaddin adında bir kahvaltı pop-up’ı işletiyor. İrili ufaklı tabaklarda, kaselerde tipik Türk kahvaltısının sevilen lezzetleriyle donattığı sofranın sıkı müdavimleri var. En sevilen yemek çılbır. Türk kahvaltısı demişken, zenginliği, sağlıklı olması ve otantikliğiyle dikkat çeken kahvaltı kültürümüzün önümüzdeki senelerde yurt dışında daha da bilinir ve popüler olacağını öngörüyoruz.
GÜN BOYU: Brunch, “breakfast” ve “lunch” kelimelerinin birleşimi. Tarihi ondokuzuncu yüzyıl İngiliz av gezilerinin zengin sofralarına dayanıyor. Konsept daha sonra Amerikalılar tarafından iyice geliştiriliyor ve İkinci Dünya Savaşından sonra Pazar günü kiliseye gidenlerin sayısı azalınca daha da yaygınlaşıyor. Bundan on beş yirmi
sene öncesine kadar İstanbul’da dışarıda kahvaltı etmek ancak otellerde mümkündü. Yumurta, tost, simit-peynir
gibi kahvaltılıkların olduğu menüler 90’ların sonunda başlayan kafe akımından sonra ortaya çıktı. Van kahvaltı evleri, akşamüstü saatlerine kadar serpme kahvaltı veren mekanların popülerliği, bazı restoran ve kafelerin gün boyu kahvaltı servis etmeleri günün her saatinde kahvaltı edebileceğimizin göstergesi. Ama 2016’da bunun bir adım öteye gideceği düşünülüyor. Sebebi, sağlıklı kahvaltılıkların artması, kahvaltının hesaplı ve doyurucu olması ve ofis dışı çalışanların esnek çalışma saatleri. Bütün gün kahvaltı servis eden mekanlarda artış olursa, yumurta, tost ve sandviçlerde yaratıcılığın tavan yapacağını düşünebiliriz. Belki de bundan sonra brunch yerine “brinner” demeye başlayacağız.