Zamanda duyusal bir yolculuk

“Le Grand Numero de Chanel zamanda duygu yüklü bir serüvene atılmak gibi” diyor Thomas du Pré de Saint Maur: “Kokunun her katmanını ve her bir katmanın duyularınıza etkisini deneyimlemeye fırsat sunuyor.” Markanın parfüm, güzellik, mücevher ve saat departmanından sorumlu global kreatif kaynaklar direktörü, Fransız maison’un Grand Palais Éphémère, Place Joffre, 75007 Paris adresindeki parfüm sergisini bu sözlerle özetliyor. Zira, geçtiğimiz ay gösterime açılan sergi, görsel, dokunsal, işitsel ve koku dahil tüm duyuları harekete geçirecek, ziyaretçisini içine alacak nitelikte.

Yolculuk, markanın ikonik statüye sahip yaratımı N°5 ile başlıyor. Ziyaretçisini sanal gerçeklik teknolojisiyle 1921 yılına götüren bu atmosferde, Chanel’in koku serüvenini başlatan Ernest Beaux adlı kült parfümörün Gabrielle Chanel ile sohbetlerine tanıklık ediyor, hatta Beaux karakterini bir eldiven gibi giyme ve tıpkı onun yaptığı gibi türlü koku örneklerini Gabrielle Chanel’e sunma fırsatı yakalıyorsunuz. Adını maison’un bir diğer ikonu Chance’ten alan bir sonraki durakta, 1901 yılının Moulins’ında bir kabareye ışınlanıyorsunuz. Gabrielle Chanel’in sahne performanslarını ve Coco unvanını nasıl aldığını keşfettiğiniz bu alanda deneyimlediğiniz parfüme dair, “Chance, size kendi yolunuzdan yürüme özgürlüğü veren, yaşamın size bahşettiği davetiyeyi sevinçle kabul ettiğinizi hissettiren bir mutluluk şansını temsil eder” diyor Thomas du Pré de Saint Maur ve ekliyor: “Bu kompozisyon parfüm literatüründe, harekete, enerjiye, yaşamınızı değiştiren dönüşüm noktalarına ve yeni başlangıçlara eşdeğerdir. Ve sizi, risk almaya, denemeye, anı yakalamaya ve yaşamdan daha fazla haz almaya davet eder.”

Üçüncü durakta Bleu var. Zaman, gökyüzünün aydınlanmaya veya kararmaya yüz tuttuğu sabah veya akşam 6 suları. Parlament mavisine bürülü bir mekanda, kulağınızda caz ve blues tınılarıyla, tüm Paris’i bir nefeste içinize çektiğinizi düşünün. Tüm duyuları ateşleyen bu atmosfer, Bleu yaratımını bütünüyle deneyimlemeniz için tasarlanmış; sizi kalbinizi dinlemeye, karşı koymaktan vazgeçip hislerinize teslim olmaya davet ediyor adeta. “Mavi, elle tutulamayanların, derinliklerin, esrarengiz olguların rengidir” diyor du Pré de Saint Maur. “Ufku, umudu ve berraklığı temsil eder. Her şeyin mümkün kılan bir tür erilliktir. Özgürlüğe giden yolda başkalarının gözden kaçırdığı, sizinse şeffaflıkla görebildiğiniz patikayı resmeder.”

Fransız maison’un sanatla yakın ilişkisini masaya yatıran sergide belki de en büyüleyici durak, kendi karakterinizi keşfe çağıran 18 Les Exclusifs De Chanel. On sekiz farklı Les Exclusifs De Chanel parfüm tasarımı ile yapılan, alter egonuzu açığa çıkarmayı hedefleyen koku testi, burada sizi bekleyen sürprizlerden. Deneyimin ardındaki itici güçse, birbirinden farklı parfüm notaları üzerinden kendinizle, çevrenizdekilerle ve tüm dünyayla yepyeni bağlar kurmanızı sağlamak. Modaevinin usta parfümörü Olivier Polge’un motivasyonu da bu zaten: “Parfüm, tıpkı giyindiğimiz kıyafetler, takındığımız tavırlar gibi karakterimizi yansıtır. Dahası, farklı iletişim yöntemleriyle ifade edemediklerimizi anlatır; kişiliğimizin derin katmanlarını açığa çıkarır.”

Serginin son durağı ise elbette aşka, cazibeye ve romantizme atfedilmiş. Girdiğinizde zaman ve mekan algılarını yerle bir eden ışıltılı bir tünel var merkezinde. Bu tünelde çıktığınız macerada hedefinizse, size verilen duyusal ipuçlarını takip ederek, her yaratımında tutkularından beslenen, aşka aşık olsa da asla bir erkeğin tutkularının önüne geçmesine mahal vermeyen Gabrielle Chanel’i bulmak. “Birçoğu, parfümün bir görünümleri tamamlayıcı bir son dokunuş, bir nevi aksesuar olduğuna inanır” diye giriyor söze du Pré de Saint Maur. “Ancak parfüm tüm bunlardan çok daha fazlasıdır. Hislerimiz, özgüvenimiz, ruh halimiz ve tutkularımızın ta kendisidir aslında. Le Grand Numero de Chanel ile herkesin deneyimlemesini istediğimiz şey de bu zaten.”