Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Bensu Soral’ın motto’su bu. Değişiklikten korkmayan ve ruhuna çok iyi geldiğini söyleyen Bensu’nun güzellik sırlarını öğrenmekle kalmıyoruz, anlattığı samimi hikayeler aracılığıyla çok bilinmeyen yanlarını da keşfediyoruz.
Bensu Soral’ın motto’su bu. Değişiklikten korkmayan ve ruhuna çok iyi geldiğini söyleyen Bensu’nun güzellik sırlarını öğrenmekle kalmıyoruz, anlattığı samimi hikayeler aracılığıyla çok bilinmeyen yanlarını da keşfediyoruz.
Bensu’yla yaptığım röportaj, herhalde bugüne kadar en çok eğlendiğim röportajlardan biri. Başından sonuna gülümsemeden edemediğim sohbette anlattığı filtresiz hikayeler öyle yerlere uzanıyor ki: İstanbul’daki öğrenci evlerini ziyarete gelen annesinin yaptığı pişmemiş yemeği afiyetle yiyip, annesinden yemeğin pişmemiş olduğunu öğrendikten sonra damak zevkini sorguladığı hikayeden, yoğun tempoya dayanamayıp kaldırıma çöküp ağladığı ilk oyunculuk deneyimlerine… “Filtresiz olmak en bilinen özelliklerimden biri. Bazen kırıcı olabiliyorum ama bu sayede iyi ya da kötü, yaptığım yorumlarda kimse samimiyetimden şüphe etmiyor” diyor Bensu. Sahiden de öyle. Kendini tanıyor; “Yıllar içinde yaşadığım tecrübelerle ve o tecrübelerin bana hissettirdikleriyle oluşmaya başlayan bir farkındalık bu” diyor. Kendini tanımasından doğan özgüveni söyleyeceğini şüphe etmeden samimice söylemesini sağlıyor. Ben de güzellik sırlarını keşfetmek üzere oturduğum masadan Bensu’nun birkaç hikayesini daha dinlemeden ayrılmamam gerektiğine böylece emin oluyorum.
18 yaşındayken üniversite için İstanbul’a gelmiş Bensu. “Beni en çok zorlayan şey yıllarca dip dibe olduğum annemden ve babamdan ayrı kalmak oldu. Hem özlem hem de sorumluluk dolu yıllardı” diyor. Çocukluğunda babasının kardeşleriyle onu sık sık karşısına alıp yaptığı konuşmaları anımsıyor: “Babam bize aile olmanın önemini anlatır ve iyi - kötü ne yaşarsak yaşayalım omuz omuza olmamızın en değerli şey olduğunu söylerdi. İleride hayat bize bonkör davranırsa, nereden geldiğimizi hiç unutmamamız gerektiğinden; hangi meslekten olursa olsun tüm insanların eşit olduğundan ve herkese aynı saygıyla yaklaşmamız gerektiğinden bahsederdi” diye anlatmaya başlıyor. Böyle öğretilerle geçen sıcacık çocukluğundaki alışkanlıklarını da bırakamamış Bensu: “Çocukluğumda uyandığımızda annem kahvaltıyı hazırlamış olurdu ve masaya otururduk. O zamandan beri uyandığım gibi ilk yaptığım şey kahvaltı oluyor.”
İnegöl’den, ailesinin yanından ayrılıp İstanbul’a gelmek başta zor olsa da yeni hayatına hızlıca uyum sağlamış Bensu; zira kendisi, değişimin gücüne inanıyor. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde Grafik eğitimi alırken o zamanlar “Asla istemiyordum” dediği oyunculuğa yönelmesi de değişime duyduğu inanç sayesinde. İyi ki de öyle: “Yıllar içinde anladım ki bu sektöre girmek kendim için attığım en doğru adımlardan biri. İşimi çok seviyorum” diyor. Elbette oyunculuğun zor yanları da yok değil: Attığı her adımda her ihtimali düşünmek zorunda olması, yoğun çalışma temposu… “İlk setlerimde en çok zorlandığım şey yoğun çalışma temposuydu. Hiç unutmuyorum, Tatlı Küçük Yalancılar dizisini çekerken beş kız sette kaldırıma oturup ağlamıştık, ‘Biz bu tempoyla nasıl başa çıkacağız, yapamayacağız’ diye düşünerek. Tabii o zamanlar küçüktük. Bizim için o tempo şok ediciydi. Zamanla normalimiz oldu. İnsan işini sevince her şeye katlanabiliyor” diyor.
Sektörde performansın düşmesine sebep olduğunu düşündüğü ve değişmesini istediği çok şey var; “Ama mesleğimin getirdiği güzelliklerle tüm zorluklar nötrleniyor” diyor gülümseyerek. Zorlukların karşısındaki en büyük güzellikse sevenleri; “Böylesini asla hayal dahi etmemiştim; hâlâ da alışmış değilim. Takipçilerim, mesleğimin getirdiği en güzel şeylerden biri. Hepsine tek tek sarılmak geliyor içimden. İyi ki varlar” diyor. Söz konusu “iyi ki”ler, son günlerde Bensu’nun çok yakında çıkacak yeni projesini bekliyor. “Private Lesson isimli genç, enerjik ve görsel olarak İstanbul’u şahane anlatan bir proje çektik. Beni bu işle ilgili heyecanlandıran ilk şey yönetmenimizin Kıvanç Baruönü olmasıydı. Onunla çalıştığım için çok mutluyum. Hikayemizin de insanların içini açacak, bu zamanlarda tam da ihtiyacımız olan tatlı bir enerjiye sahip olması beni ayrıca heyecanlandırıyor” diyor. Private Lesson’da canlandırdığı karakter Azra’yı “Her gencin sahip olmak isteyeceği yol arkadaşı” olarak tanımlayınca, merakım daha da artıyor.
Çok çalışıyor Bensu ama hırslı biri değil, kendisini asla bir yarışta gibi hissetmediğini söylüyor. Başarıya giden yolun keyifli ve tadı çıkarılarak geçilmesi önemli onun için. Zaten başarı da mutlulukla eş anlamlı: “Başarı benim için mutluluk demek. Eğer mutluysam, başarının zirvesini yaşıyorum demektir. Şu an olduğum yerden çok memnunum. Hayat karşıma hep güzel kalpli insanlar çıkardı. Gelecek hayalim de bunun her zaman böyle devam etmesi ve yaptığım her işte mutlu olmak” diyor. Çalışırken odağını kaydırmayı pek sevmiyor, iş zamanı tamamen işe odaklanıp onun tadını çıkarıyor. Şarj olmak içinse kalan boş zamanlarını sevdikleriyle geçiriyor. “Çok küçük yaşta çok sevdiğim bir arkadaşımı trafik kazasında kaybettim. Hayatımın en büyük şokunu yaşamıştım ve ölümle ilk kez o gün tanışmıştım. Kendime gelmem haftalar sürdü. O gün sevdiklerimin değerini ve her şeyin bir anda yok olabileceğini anlamıştım” diyor. Her gününü içinde olduğu ânın ve sevdiklerinin kıymetini bilerek geçiriyor. “Ben geleceği çok düşünmüyorum doğrusu. Ânı yaşamak bana daha iyi geliyor. Herkese de ânı yaşamasını tavsiye ediyorum. Ayrıca ne demişler; gelecek de gelecek” diyor gülümseyerek: “İçinde bulunduğumuz zamanın bir tekrarı yok.”
Hayat elbette her andan zevk almaya izin vermiyor; “Bu zamanda bedensel ve ruhsal sağlığımı korumakta gerçekten zorlanıyorum” diyor Bensu biraz da şakayla. “Ruhsal sağlığım pozitif kişiliğim sayesinde korunmaya alınabiliyor. Bedensel sağlığımı da düzenli ve sağlıklı beslenerek, en önemlisi de bol su içerek korumaya çalışıyorum” dedikten sonra günlük rutinini anlatmaya başlıyor: “Olumsuz bir ruh hâli içindeysem kendime özellikle özen gösteririm. Çünkü enerjiyi yükseltmek için insanın kendisini iyi hissedeceği dokunuşlar yapması çok işe yarıyor” diyor. Hem ruh hem beden sağlığı için kendine gösterdiği özen, kötü hissettiği anda başvurduğu değişim ve bakım, evi, ailesi, arkadaşları, kedileri ve köpekleri olmazsa olmazı Bensu’nun.
Konuyu her zaman bakımlı görünen cildinin ve sağlıklı saçlarının sırlarına getirmenin tam sırası olduğunu hissedip kalem kağıdı alıyorum elime. Hiç çekinmeden ve duraksamadan tüm sırlarını paylaşıyor Bensu: “Asla makyajla uyumam; cildimin gün içinde mutlaka nemli olmasını sağlarım. Sabah uyandığımda temiz cildimi güneş koruyucu nemlendirici kremle, gece uyumadan önce de rahatlatıcı ve hafif bir nemlendiriciyle nemlendiririm. Arada bir de yüzüme muhakkak kahve peeling’i yaparım” diyor. Söz konusu saç olduğunda da doğallıktan yana Bensu: “Saçlarımı ihtiyacım olmadığı takdirde asla boyatmam. Doğal rengini çok seviyorum. Mutlaka arada bir saç uçlarıma badem yağı sürerim.”
Kısaltmaktan yana olmadığı uzun saçlarının sebebi değişimden korkması değil; aksine günden güne yapabileceği farklılıkları çok sevmesi: “Uzun saça daha fazla model yapabilme şansım oluyor. Saç kesimi, modeli ve toplama şekli yüzü ve ifadeyi çok değiştiriyor. Bazı modeller insanı daha masum ya da genç gösterirken, bazı modeller daha iddialı ya da olgun gösterebiliyor. Ben tüm bu toplama şekillerinin ve saç modellerinin ifadeye yansıdığını düşünüyorum. Bu da direkt olarak modumuzu etkiliyor. Evde alelade yaptığım bir saç toplama hoşuma gittiğinde o güne program bile koymak istediğim oluyor bazen” diyor gülümseyerek ve ekliyor: “Bence değişimin gücünü kanıtlamak için bu örnekler fazlasıyla açıklayıcı. Her saç modeli başka bir ben oluyor ve bu bana keyif veriyor. O yüzden #DeğiştirDeğiştin diyen değişimin gücüne sonsuz inanıyorum.”
Sohbetimizin sonunda, “Dışarıdan soğuk göründüğümü söyleyen çok insan var. Aksine, ben kendiyle çok dalga geçen ve her şeyle gülüp eğlenen biriyim. İlk kez karşılaştığım birine bile yıllardır tanıyormuş gibi samimiyetle yaklaşırım” diyen Bensu’ya kefilim. Sahiden de gülümseten hikayelerini hiç tereddüt etmeden, tüm samimiyetiyle anlatan; sorularıma verdiği içten cevaplarla onu daha da yakından tanımamı sağlayan, kendine iyi geleni başkasıyla paylaşmadan edemeyen, her yaşanandaki pozitifliği keşfetmeye çalışan, değişmekten ve cesur kararlar almaktan korkmayan filtresiz biri Bensu… Böyle bir kadınla, içine pozitif enerji doldurduğunu söylediği güneşli bir günde tanıştığıma çok memnunum. “Böyle günlerde her şey gözüme daha güzel ve kolay görünüyor. Kendimi daha hafiflemiş hissediyorum” diyor. Ben de sohbetimizden edindiğim güzellik notlarına Bensu’nun pozitifliğinden aldığım dersleri de ekleyip defterimi kapatıyorum. Önümüz yaz. Güneşli günlerde her şey daha kolay; değişmenin, değiştirmenin ve iyileşmenin tam zamanı.
Video: Batuhan Kucam
Fotoğraf: Mert Terliksiz
Moda Editörü: Aydan Sıvacı
Saç: Ferit Belli
Makyaj: Selen Karabulut
Proje Yönetmeni: Melis Akcan
Prodüksiyon: Bihter Neymen
Fotoğraf Asistanı: Emre Yılmaz
Moda Asistanları: İdil Ekinil Kocaaydın, Burcu Ece İlgü
Saç Asistanı: Merve Rüzgar
Makyaj Asistanı: Uğur Özgümüş