Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Vogue Ukrayna genel yayın yönetmeni Phillipp Valsov’un Vogue Yunanistan için kaleme aldığı ve Rus işgali sırasında şimdiye kadarki deneyimlerini anlattığı kişisel makalesi…
Vogue Ukrayna’nın Genel Yayın Yönetmeni Philipp Vlasov
Her zaman kendimi, bir anlamda, bir dünya vatandaşı olarak görmüştüm. Sürekli yeni vize almak, giriş pulları için yeterli sayfa olup olmadığından emin olmak bana zaman zaman sorun çıkarsa da, hiçbir zaman Rus pasaportuna sahip olmayı çok umursamamıştım. Çünkü hiçbir zaman ülkeler arası sınırlar kendi hayatımı yaşamama engel olmamıştı. Daha 13 yaşındayken Sovyetler Birliği'ne bağlı çok küçük bir kasabada yaşarken, bir şekilde All-Union Essay yarışmasını kazanmayı ve değişim programıyla Gençlik Elçisi olarak Washington DC'yi ziyaret etmeyi başardım. Mezun olduktan sonra ise Rusya, Norveç, Estonya gibi farklı ülkelerde ve son olarak toplamda neredeyse yedi yıl Ukrayna'da yaşadım, okudum ve çalıştım.
O zamanki Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nde, Kırım'da doğdum. Yarı Rus, çeyrek Ukraynalı ve çeyrek Belarusluyum. SSCB'nin çöküşünden sonra vatandaşlık seçimi benim değil, ailemin seçimiydi. Şimdi bana başka bir seçenek sunulsaydı, Ukraynalı olmayı seçerdim.
Geriye dönüp baktığımda yaşadığım şehirler arasında en çok Kiev'de mutluydum. Güzel bir şehir, rüya gibi bir iş, tatlı ve sevgi dolu bir köpek. 24 Şubat'ta, Rusya Federasyonu'nun Ukrayna'yı işgal ettiği gün, Kiev'deydim ama hiçbir korku hissetmiyordum, sadece şok, öfke ve utanç duyuyordum. Bana pasaport veren ülkem, Ukrayna'da ikamet eden milyonlarca Ukraynalıyı ve yabancıyı mutluluğu arama hakkından mahrum etmişti.
Kırım'ın Rusya Federasyonu tarafından ilhak edildiği 2014 yılından bu yana, nereli olduğum sorulduğunda her zaman Ukrayna kökenimi de ekleyerek Rus olduğumu söylerdim. Sanki bir anlamda özür diliyor ve kendimi bulunduğum ülkeden uzaklaştırıyordum. Birkaç gün önce Varşova'da kaldığım otelde köpeğimi seven bir turist bana bu soruyu yeniden sorduğunda bir an bile tereddüt etmeden Ukraynalı olduğumu söyledim. Hayatımda ilk kez. Tıpkı ilk kez bir yerden kaçmak zorunda kaldığım gibi.
Philipp Vlasov’un köpeği Ari
Ukraynalı arkadaşlarım olduğu için gurur duyuyorum. Onlar gerçek arkadaşlar. Birkaçı muhtemelen benim ve köpeğimin hayatını kurtardı. Yakınlarda patlayan mermi sesleriyle dolu uykusuz bir gecenin ardından 25 Şubat sabahı erkenden beni aradılar. On beş dakika içinde bir taksinin bizi alıp Kiev'in dışındaki evlerine götürmek için orada olacağını söylediler. Belgelerimi, birkaç tişöty ve kazağı, şarj cihazını unutarak elektrikli bir diş fırçasını ve bir sürü köpek mamasını paketledim. Aynı gün öğleden sonra arkadaşlarım, onların arkadaşları, köpeğim ve ben Moldova sınırına doğru yola çıktık. Dört gün sonra Moldova, Romanya ve Macaristan sınırlarında saatlerce bekledikten sonra Polonya'ya ulaştık.
Bazılarımız olduğu yerde kaldı, bazılarımız ise Avrupa Birliği ülkelerine seyahat etti. Arkadaşlarım ve ben, sürgündeki sekiz kişi ve dört köpeğimiz, bir kır evinde ücretsiz kalıyoruz. Büyük bir masada hep birlikte kahvaltılar yapıyor ve akşam yemekleri yiyor, haberleri izliyor ve tartışıyoruz. Ukrayna'da kalan akraba ve arkadaşlarımızı arıyor, çalışıyor ve çaresiz bir utanç duyuyoruz. Onlar ülkelerini, akrabalarını, sevdiklerini ve arkadaşlarını geride bırakmaktan, ben ise bana pasaport veren ülkenin çok sevdiğim ve saygı duyduğum bu büyük millete saldırması ve yok etmesinden utanıyordum. Aramızda en çok köpeklerimiz bu durumla başa çıkabiliyordu. İlk günlerde kendi aralarında kavga ederken kısa sürede içinde bulundukları yeni ortama ve birbirilerine alışmışlardı.
Philipp Vlasov’un kaldığı yer
Yaşadığımız topraklardan uzak kalsak da bir şekilde oradakilere yardım etmek için elimizden geleni yapıyorduk. Ukraynalı arkadaşlarım tüm gün ilişkilerini kullanarak halkın tahliyesine, bulundukları yerde hayatta kalmalarına ve savaşmalarına yardım etmek adına bir yandan çeşitli bağış kampanyaları düzenliyorlar bir yandan ise bu savaşın tüm dünya tarafından kabul edilmesini sağlamaya çalışıyorlar. Ben de şu anda tüm dünyanın farklı noktalarında yaşayan Vogue Ukrayna ekbini yönetmeye devam ediyorum. Tabii ki şu anda basılı bir dergi yayınlamamız imkansız. Bu nedenle dijital dünyadaki varlığımıza odaklanıyor, Ukraynalı okuyucularımıza güç verecek içerikler üretiyoruz. Bazen ilham veren bazen de bilgilendiren. Ayrıca ekibimin birçoğu gündüzleri gönüllü çalışıyor, geceleri ise Vogue Ukrayna için mesai yapıyorlar. Onlarla çok gurur duyuyorum. Tanrı onları korusun.
Bu yazı, aslında içinde bulunduğum karmaşık ruh halinden arınmak için bir girişimim. Hem utancımdan kurtulmaya çalışıyorum hem de benim birlikte aynı evde yaşayan arkadaşlarımın masumiyetini kanıtlamaya... Çünkü bu dünyada bizim yerimize utanması gereken kişiler var. Onlara bunu hatırlatmak gerekiyor.
Ne yazık ki şu anda umudumuzu hiçbir zaman kaybetmeyeceğimizi sık sık dile getirmekten başka söylenecek bir şey yok kalmadı. Adalet bir gün yerini bulacak. Ve herkesin buna inanarak umut etmeye devam etmesi en büyük arzum.
March 13, 2022
P.V.