Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Mercan Dede'nin 3 farklı tablosu, Arzu Kaprol kaftan, ipek baskılar ve fularlarda hayat buldu. Uzun yıllardır birlikte çalıştığını ve dostluğunu bildiğimiz ikiliyle bu koleksiyonun hikayesini konuştuk.
Arzu Kaprol ve Mercan Dede daha önce birlikte çarpıcı ve özgün işbirliklerine imza atmış iki isim. Her şeyden önce iki iyi dost olan ikili birlikte yepyeni giyilebilir sanat eserleri koleksiyonuna imza attı. İkilli, giyilebilir sanat koleksiyonu için güçlerini birleştirdi. Mercan Dede'nin 3 farklı tablosu, Arzu Kaprol kaftan, ipek baskılar ve fularlarda hayat buldu. Uzun yıllardır birlikte çalıştığını ve dostluğunu bildiğimiz ikiliyle bu koleksiyonun hikayesini konuştuk.
Birlikte yepyeni giyilebilir sanat eserleri koleksiyonuna imza attınız. Uzun yıllardır birlikte çalıştığınızı ve dostluğunuzu biliyoruz. Bu koleksiyonun hikayesini ve projenin başlangıç hikayesini sizden dinlemek isteriz.
Arzu Kaprol: Mercan Dede ile dostluğumuz eskiye dayanıyor, bununla birlikte uzun yıllardır beraber projeler gerçekleştiriyoruz. Son defilelerimizin tamamının müzikleri kendisinin imzasını taşıyor. Bu koleksiyonun hikayesi ise pandemi dönemine dayanıyor. Haftalık olarak, Zeynep Hamedi, Mercan Dede ve benim gerçekleştirdiğimiz dost sohbetlerinde ortaya çıkan bir proje bu. Hem özlem giderdiğimiz hem de ilham veren görüşmelere ev sahipliği yapan bu online buluşmalarda ortaya çıkan projelerden ilki Arzu Kaprol x Mercan Dede Artwear koleksiyonu.
Mercan Dede: Projenin hikayesi aslında bundan 10 yıl öncesine, 2012 yılında Borusan Müzik Evi’nde sevgili Zeynep’in (Zeynep Hamedi) öncülüğü ve Borusan Sanat’ın desteğinde, Carlito (Dalceggio) ile birlikte gerçekleştirdiğimiz Revolution/Revelation sergisine dayanıyor. Yetmiş binden fazla insanın gezdiği, çok güzel dostlukların oluştuğu, bizim için çok değerli ve çılgın anılarla dolu bir deneyimdi. Bu deneyimin üstünden gecen 9 yılın ardından, Zeynep ve Arzu ile bir aradayken Zeynep, bu sergideki benim eserlerimden yapılacak seçkiler üzerinden yaratılacak bir projenin çok güzel olacağı fikrini paylaştı. Fikrin babası değil, anası :)) Zeynep, gerçekleştiren Arzu, keyifle açılışta boy fotoğrafı çektiren de ben oldum :)
Koleksiyon Unique piece olarak sadece 1 adet üretilen kaftanlar ve 99 adet üretilen ipek baskılar özel imzalı sertifikalarıyla satışa sunuluyor. Koleksiyonu nasıl anlatırsınız?
AK: Sıklıkla yüksek adetlerde, özensiz malzeme, desen ve işçilik kullanımıyla karşımıza çıkan bir moda anlayışı var. Bu kapsamda giydiğimiz kıyafetlerle olan ilişkilerimiz çoğu zaman özensiz. Artpiece koleksiyonlarında yer alan parçaların ise ana fikri; giyen kişinin kendini değerli hissedeceği, bedenini saran her parçanın bir noktada bedenin de bir parçası olduğu veya üst kılıfı olduğu. Koleksiyondaki her parçayı değerli kılmak, üretmek ve kullanıcının yaşam yolculuğuna eşlik etmek amacıyla tasarladık. Bu noktada her biri unique piece olarak üretilen kaftanlar ve 99 adet üretilen eşarplar, iki sanatçı tarafından imzalı, numaralı sertifikalarıyla birlikte teslim ediliyor. Koleksiyonda yer alan Mercan Dede eserleri, eşarp ve kaftan olarak kullanılabileceği gibi tablo olarak kullanılmaları da mümkün.
MD: Arzu’nun yarattığı her eserde aslında gönlünün parmak izi vardır, mutlaka her kıyafetinin bir yerine parmağı dokunmuştur, bir yerini dikmiştir. Bu kıyafetleri giyenler bunu bilir hisseder. Bu anlamda aslında Arzu’nun eserleri kişisel ve unique‘dir. Bu koleksiyonda kaftanların sadece bir tane olması, ticari dünyadaki mass production (toplu makina üretiminin) tam tersinde bir duruş.
Ben güzel sanatlar masterimi Montreal’deki Concordia Üniversitesinde baskı uzerine yaptım ve baskının beni en çok çeken özelliklerinden biri sayılı üretim (Limited Edition) anlamında öncü bir sanat formu olmasıydı. Revolution /Revelation kataloğu da sınırlı sayıda baskı olarak yapılmıştı; aynı geleneği devam ettirdik. Benim için bu koleksiyonun en keyifli yani, hayatımda çok değerli yeri olan iki gönül dostumla gerçekleşen bir proje olması. Seçilen eserlerde ise ilk başta farkına varmadığınız, belki yıllarca giyip, bir gün bir anda kendisini fark edeceğiniz güzel hikayeler, biraz sınırlanmış, gizlenmiş bir dünya var. 99 zaten sırlarla dolu güzel bir sayı.
Hazırlık süreci nasıl ilerledi, birlikte çalışmaya dair en çok sevdiğiniz şey nedir?
AK: Bu koleksiyonun hazırlık süreci ve birlikte çalışmaya dair en çok sevdiğim şey, sanıyorum hayatın kattığı en büyük şans ve armağanlardan bir tanesi olan; bir arada olmaktan mutlu olduğum insan ve dostlarla birlikte bir şey üretme lüksüne sahip olmak. Mercan Dede’nin hali hazırda çok beğendiğim desenlerini bu ürünler için seçip, üzerlerinde minik uyarlamalarla ortak iş birliği projesi haline getirdik.
MD: Benim için insanın sevdiği dostlarıyla birlikte gerçekleştirdiği yaratma sureci her şeyden daha değerli. Keyif veren, heyecan veren fikirleri bir odadaki proje toplantısında falan değil, belki mavi yolculuk sırasında, ya da bir after party'de, belki bir aksam üstü çayı, çoğu zaman da tequila shot ve güzel müzik eşliğinde yaratmak, birlikte fikri pişirmek, geliştirmek, hayata geçirmek nadiren olan, samimi ve keyifli bir süreç. Ben collaboration projeleri her zaman solo çalışmalarımdan daha çok seven, tercih eden biriyim. Yaşamlarımızın içinden doğal olarak dostluğumuza sohbetimize yansıyan ilhamları, fikirleri sevdiklerinle birlikte hayata geçirebilmek. Daha ne olsun…
Giyilebilir sanat koleksiyonları, moda tutkunları için de bambaşka anlamlar içeriyor. Son yıllarda önde gelen moda markaları belirli dönemlerde dünyaca ünlü sanatçılar ve tasarımcılar ile işbirliği yaparak ortaya oldukça ilgi çeken ürünler çıkarıyor. Yeni koleksiyonlarını sanatçılar ile olan işbirlikleri ile tanıtarak disiplinler arası desteği ve yaratıcı ruhu ortaya çıkarıyorlar. Giyilebilir sanat koleksiyonlarını siz nasıl yorumlarsınız, sizin en sevdiğiniz yönü nedir?
AK: Endüstri olarak ihtiyacımızın çok üzerinde tekstil ürünü üretiyoruz. Tekstil endüstrisi bugün dünyayı en çok kirleten ikinci sektör. Bu kapsamda, yaratım sürecinde üretim ve tasarım adına büyük bir özen gösterilen, uzun yıllar kullanıcısıyla birlikte olma, yaşayabilme ve hayata eşlik edebilme parametrelerine sahip kıyafetler bence giyilebilir sanat kapsamında sayılabilir. Giyilebilir sanat; kendi içinde desen değeri, yaratıcılık değeri ve az adette üretilmiş olma özelliğinin yanı sıra kendini ayrıştıran, biricik hissettiren ve değer katma özelliklerini içeriyor. Benim en sevdiğim yönü; giydiğim kıyafetin bu parametreler kapsamında uzun yılar bana eşlik edecek olması. Hem üretildiği hammaddeler hem de yaratıcılık değeri olarak bu özellikte olması beni çok heyecanlandırıyor ve kendi gardırobumda bu şekildeki kıyafetleri görmekten mutluluk duruyorum.
MD: Tekrar suç mahalline, Revolution/ Revelation sergisine geri dönmek isterim. Serginin girişindeki duvara “eserlere dokunmamak yasaktır” yazısını koymuştuk. İnsanlar dokunsun istedik, bir resmin üzerindeki boya katmanlarını, kanvasın sert dokusunu hissetsin, yerde duran üzerinde Call Rumi yazan telefonu alıp bir dinlesin; hatta ikinci kattaki, aslında serginin mutfağı olan ve sanat üretmeye devam ettiğimiz stüdyodan bir geçsin, bizimle biraz ellerini boyaya batırsın istedik. Sanat eserini duvardan çıkarıp insan vücudu üzerine yerleştirdiğinizde, aslında yaşayan, organik bir enstalasyona dönüşüyor. Son derece heyecan verici bir deneyim benim için. O eserle olan ilişki sadece bakmak olmaktan çıkıp daha interaktif bir anlam kazanıyor. İnsanlarla eserinizi paylaşma perspektifinden bakarsanız, örneğin 99 adet bastığınız bir eserinizi, dünyanın farklı yerlerindeki üstelik de gezici 99 ayrı galeride sergileme potansiyeline kavuşuyorsunuz. Ve bu giyilebilir eseri taşıyan kişinin hayatı, yaşam tecrübesi, anıları bu eserle belli anlarda buluşuyor, birleşiyor. Herhalde giyilebilir sanat koleksiyonlarının en sevdiğim yönü bu.
Daha geriye gidersek, birlikte bir dijital şov yaptınız, canlı modellerin arasından geçen hologram modeller ve dijital grafiklerle canlı ve sanalı bir arada kullandınız. Her ikiniz de çağı yakalamak konusunda öncü isimlersiniz. Moda, sanat ve günümüzün gerekliliği dijitalleşmenin kol kola yürümesi hakkında neler söylemek istersiniz? Bu konuda kendinizi her daim güncel ve taze tutmak için neler yapıyorsunuz?
AK: Dijital birden fazla showu geride bıraktık Mercan Dede ile. Mercan Dede de ben de teknolojiyi yaşamlarımız içerisinde, bugünün bir gereği olarak görüyoruz. Dolayısıyla şu anda bu dünyada, bu zaman evresinde yaşıyor olmanın bize kattığı tüm teknolojik değerleri kullanmaya ve bunu daha ileriye taşımaya dair büyük bir heyecanımız var. Moda ve sanat, günümüzün doğal gerekliliği olan dijitalleşmeyle beraber, yeni bir değer, yeni bir duygu, yeni bir his katabiliyorsa kıymetli. Bizim de amacımız bu bakış açısını her daim güncel tutarak, bizi de besleyen projelerin içerisinde yer almak. Dolayısıyla bu konuda kendimizi güncel ve taze tutmak her zaman hem teknolojiyi hem de tam zıttı olan daha insani ve el yapımı değerleri de aynı heyecan ve ilgiyle takip ederek, bunların birleştiği noktaları yaratmak ve bütüne ilham verecek projelerde yer almak.
MD: Her gün kendime Mevlana’nın yüzyıllarca önceden gelen nasihatini hatırlatıyorum. “Düne ait söz dünde kaldı, bugün yeni bir söz söylemek lazım.” Yeni bir söz söyleyebilmek için yeni bir insan olmak gerekiyor, yeni insan olabilmek öğrenmeyi, farkındalığın ne olduğunu kavramayı gerektiriyor. Yani kısaca ömür boyu sürecek bir öğrencilik hayatını sevmek gerekiyor. Ben öğrenmekten muazzam mutluluk duyan bir insanım ve sanıyorum beni güncel tutan içimdeki bu öğrenme sevgisi, beni mutlu kılan öğrencilik hali.
Birlikte üretmeye devam edeceğinizi tahmin ediyor ve sabırsızlıkla bekliyoruz. Ufukta ne gibi projeler bekliyor sizleri?
AK: Önümüzdeki kış çıkacak, yeni bir başka grup daha olacak. Dolayısıyla şu anda bunun üzerinde çalışıyoruz. Ancak daha uzun yıllar birlikte üretmeye devam edeceğimizin ipucunu verebilirim.
MD: NFT bizler gibi farklı disiplinlerde çalışmayı ve ortaklaşa projeler yaratmayı seven insanlar için önemli bir platform. NFT dünyasında sevdiğimiz, sanatlarına, tecrübelerine, vizyonlarına inandığımız dostlarla yaratacağımız bir kabilenin, mahallenin hazırlığı içindeyiz.