Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Evdeki boş vaktimizi nasıl daha iyi değerlendireceğimizle ilgili her gün yeni bir tavsiye alıyoruz. Fakat bu süreçte belki de yeni hobiler edinip dikkatimizi dağıtmak yerine, duygularımızı tanıyıp onlara gerçekten ihtiyaç duyduklarını vermeliyiz.
Fotoğraf: Ekin Özbiçer, Moda editörü: Ece Öğütoğulları
İçinden geçtiğimiz süreç hepimizi zorluyor. Global olarak yaşadığımız anormal duruma, sürekli normal tepkiler vermeye çalışıyoruz. Alıcılarımızın ayarları bozuldu ve kendimizi bir proje haline getirme zorunluluğu hissetmeden iyileştirmemiz gerekiyor.
Her birimizin bu salgının stresine adaptasyon şekli çok farklı oldu. Kimileri düzeninden şaşmayarak sabah altıda uyanıp yogayla güne başlıyor, sporunu yapıyor, gün boyu yiyeceği yemekleri listeleyip en sağlıklı tarifleri deniyor, kimileriyse yataktan çıkıp pijamalarını üzerinden çıkarmakta zorlanıyor. Ancak şu bir gerçek ki, bugün bizlere özellikle de sosyal medya üzerinden verilen mesajların çoğu, evde geçirdiğimiz vakti en iyi nasıl değerlendireceğimizle ilgili. “7/24 evdeysek yeni bir dil öğrenmenin tam sırası!”, “O hep hayal ettiğin bikini vücuduna kavuşmak için egzersize başlamanın tam zamanı!” başlıklı bültenler e-mail kutularımıza düşüyor.
Hep zamansızlıktan şikayet ederiz ve evet, zaman çok kıymetli. Şu anda da yarım bıraktığımız birçok şeyi tamamlamak için bolca vaktimiz var gibi görünse de yaşadığımız sürecin duygusal götürüleri çok fazla. Sürekli bir şeylerle dikkatimizi dağıtıp oyalanmak yerine durup, soluklanıp ne hissettiğimize bakmamız, duygularımızı tanımamız çok mühim. Aksi takdirde kendi duygusal kasırgamız içinde savrulmamız ve sürekli gelgitli ruh halinde olmamız kaçınılmaz.
Fotoğraf: Ekin Özbiçer, Moda editörü: Ece Öğütoğulları
Eğer içinizde korku, endişe, belirsizlik gibi duygular varsa bunların farkına varın ve benliğiniz neye ihtiyaç duyuyorsa, onu vermeye çalışın. Bu kitap okumak, yemek yapmak, müzik dinlemek, dans etmek gibi herhangi bir şey olabilir. Eğer duygularınızla başa çıkmakta zorlanıyorsanız bu durumu mutlaka sevdiklerinizle paylaşın.
Bu süreci daha sağlıklı atlatabilmek için psikolog doktor Çiğdem Yumbul, öncelikle hayatımızda nelerin değişmediğine odaklanmamız gerektiğini söylüyor. “Sevdiklerim ve ben hâlâ sağlıklıyız”, “Evim var, yiyeceğim var” gibi şükredilmesi gereken durumların farkında olmalıyız diyor. Böyle zamanlarda, belirsizlikten kaynaklanan kontrol kaybı hissi ve endişe ön planda olabiliyor. Dr. Yumbul, bunun önüne geçmek için kendimize günlük, basit, esnetilebilir hedefler koymamızı öneriyor. Örneğin; dağınık olan gardırobunuzu düzenlediğinizde, buna yön veren siz oluyorsunuz ve beyninize her şeyin eskisi gibi gittiği, kontrolün hâlâ sizde olduğu mesajını veriyorsunuz.
Fotoğraf: Ekin Özbiçer, Moda editörü: Ece Öğütoğulları
Sosyal izolasyondayken bile “temas” halinde olup birbirimize destek olmanın önemli olduğundan bahseden Yumbul, dayanışma içinde olan toplumların bu tür travmaları aşmasının çok daha hızlı olduğunu belirtiyor.
Şunu da unutmayalım; bu salgın elbet bir gün bitecek ve bizler umarız ki en az hasarla hayatlarımıza devam edeceğiz. Bu sırada üretkenliğimizin sınırlarını zorlayabiliriz, ancak hiçbir şey yapmamanın keyfini çıkarıyorsak, bundan suçluluk duymamalıyız. Aslına bakarsanız şu an hiçbir şey yapmadığımızı sansak da sadece evde kalarak çok şey yapıyoruz!